Oyuncu, yönetmen ve DOT’un kurucusu Murat Daltaban, Edinburgh’ta Gergedanlar (Rhinoceros) oyununu yönetti. Sezon programında büyük ilgi gören oyun, başta tiyatro çevresi ve tüm eleştirmenlerden de övgüler topladı. Oyun, İskoçya’nın tiyatro ödülleri CATSCritics Awards For Theatre in Scotland 2018’e 7 dalda aday oldu. Daltaban, bugün Perht Theatre’de yapılacak törene katılacak. Daltaban’ı Edinburgh öncesinde yakaladık ve tiyatro adına çok önemli bu gelişmeyi konuştuk.


Gergedanlar’ın başarısı ortada, tebrikler. İskoçya - Türkiye ortak yapımı oyunun size gelmesiyle nasıl bir süreç geçti?

Edinburgh, dünyanın en büyük tiyatro festivallerinden biri. 13 senedir Edinburgh’a gidip geldiğimiz için neredeyse oralı olduk. Projeyi başlatan, İskoçya’nın en parlak kadın yazarlarından Zinnie Haris ile Royal Lyceum Theatre’ın sanat yönetmeni David Graig oldu. Zinnie oyunlarını DOT’ta sahnelediğim yazarlardan. David ile tanıştıktan 2 ay sonra “Eunesco’nun Gergedanlar’ını sahneler misin?” teklifi geldi, sonra “Bunu ana festivale yapmayı düşünür müsün?” diye sordu. “Düşünürüm ama 9 ay kaldı; kabul edilmesi zor değil mi?” dedim. Fakat festivalin sanat yönetmeni tarafından parlak bir proje olarak görüldü. Çok hızlı çalıştık. Geçen seneki EIF’te oyun gösterilmeye başladı ve büyük başarı kazandı. İskoç oyuncular ve tasarımcılarla çalıştım.


Bir Türk oyuncu vardı...

İki Türk oyuncu vardı, müzikleri de Oğuz Kaplangı yaptı. Sonra sezon içi Lyceum ana programda yer aldı. O da ayrı bir başarı. Çünkü yabancı bir yönetmenin sezon içi programda yer alması çok görülen bir şey değil. Kapalı gişe oynadı. CATS ödüllerinde (Critics Awards For Theatre in Scotland) 7 dalda ödüle aday oldu.


Çok güzel bir ilgi...

Ayın 10’unda ödüller verilecek. Buraya kadar başarılı bir sonuç aldık. İstanbul’da son yıllarda çok verimli olan genç tiyatro hareketini iyi temsil ettiğimizi düşünüyorum.


Oyun dekor, kostüm ve müzikleriyle de ilgi çekmiş...

Evet, müzikler için muazzam şeyler yazıldı. Oğuz Kaplangı albüm olarak da yayınladı.


Hikâyesinden bahsedecek olursak...

‘Gergedanlar’, absürt tiyatronun klasiklerinden... Bir şaheser. Karanlık, distopya hikâyesi. Küçük bir şehirde insanlar gergedana dönüşmeye başlar. Koca bir gergedan sürüsü şehri ele geçirir. Hikâyenin kahramanı Berrenger; son insan ve kalıp mücadele etmeye karar verir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Eunesco’nun faşizm ve kitle bireyi olmak üzerine yazdığı bir oyun. Hikâyenin bugünle çok bağlantıları var. Amerika’daki Trump yönetimi, Brexit ile benzeşmeleri, Avrupa’daki sağ, faşist hareketlerin güçlenmesi, bizdeki koyu sağ muhafazakâr hareketin şiddetlenmesiyle ilişkili. Enteresan olan 1956’da yazılmış oyunun hâlâ güncel olması. Bir hikâyeyi klasik yapan şey bu ama ders alınmamış olması da düşündürücü. İnsanın doğasıyla, kitle bireyi olmanın getirdiği konforla ve sıradan kötülük üzerine yazılmış bir oyun. Etkileyici.





Bu projenin size yurt dışında yönetmenlik kapılarını açtığını söyleyebilir miyiz?

Gelecek senenin projeleri üzerine konuşuyoruz ama ben yurt içi veya yurt dışı diye ayrım yapmanın eskide kaldığını düşünüyorum. Coğrafi ve politik olarak bütüncül bir tiyatro fikrine inanıyorum. Hep arzumuz sınırsız bir tiyatro alanında hareket etmekti. Onu becerdiğimizi görüyorum. Kendi hikâyelerimizi anlatmadan ve başka hikâyeler dinlemeden sağlıklı bir dünya kurmamız mümkün değil. Bunun için tiyatro önemli bir araç, insan ilişkilerinde dinamik bir sanat.


‘Ortak kaygılar bizi birbirimize bağlıyor'


Yeni projeler neler?

Her şey o kadar karışık ki... Günden güne insanların soru ve aradıkları cevaplar değişiyor. Gelecek sezona neyi öne çıkarmamız gerektiğini gözlüyoruz. Edinburgh’a bir tiyatro açtık, ofis-stüdyo... En büyük arzumuz İstanbul’la Edinburgh arasındaki ilişkiyi güçlendirmek. Bir şekilde sanatçıların birlikte üretmelerini sağlamak. Buna yönelik projeler hayal ediyoruz. Gelecek kaygısı herkes için çok yoğun ve bu ortak kaygılar bizi birbirimize bağlıyor.


Bunu görmek önemli...

Herkes çok ağır bir dönemden geçiyor, 2-3 nesli etkileyecek. Elimizdeki en önemli kaynak, felsefe, bilim. Bugünü anlamak için 100 yıl öncesine bakıyoruz. Bunun yöntemlerinden biri de sanat; tiyatro insana yaşamın kıymetini tekrar tartıştığımız bir alan. Antik Yunan’da tiyatro bir çeşit forum alanıydı. Seyirciyle seyir alanının birbirine yabancı olmadığı, forum alanı gibi fikirlerin tartışıldığı bir sanat alanı haline dönüştü. O yüzden uluslarüstü tiyatro fikri beni heyecanlandırıyor.


‘Gergedanlar’ Türkiye’de gösterilecek mi?

Gelmesi üzerine çok konuşuldu, projelendirildi ama dolar arttıkça Türk Lirası değer kaybettikçe imkânsızlaştı. Belki başka projeler olur.


Röportajlar: Ekin Türkantos

Fotoğraflar: Ece Oğultürk

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.