Bazı insanlar doğuştan delidir. Çocuksulukları içlerindeki serseriyle en yakın arkadaştır. Bazen çok ciddi dururlar ama bir anda espriyi de patlatırlar. Hem çok basit hem de çok karmaşıktırlar. İşte Erdal Beşikçioğlu böyle biri. O bir sınır tanımaz... Zaten bunu hem dizideki Behzat Ç. karakteriyle hem de Ankara Devlet Tiyatrosu’nda ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ oyunundaki performansıyla fazlasıyla kanıtlıyor. Ama ona bunlar yetmiyor. Göbek adı inat... Kafaya bir şeyi taktıysa, aksine onu ikna etmeniz çok zor.





Son günlerde en büyük inadı ise CerModern’in içinde açtığı Stüdyo Cer’le bambaşka bir tiyatro anlayışını seyirciye göstermek. Gözüne bakarsanız zaten anlarsınız, bunu kesinlikle başaracak. Çünkü onun yaşaması için çalışması, yani oynaması lazım. İçindeki çocuk onu sürekli yaramazlık yapmaya çağırıyor. Bana kalırsa hiç yaşlanmayacak. Zira, içindeki çocuğa itaat ediyor, onu kızdırmıyor. “En büyük mal varlığınız nedir?” sorusuna da bir an bile düşünmeden, “Kızım” cevabını veriyor. Ankaralı olmak onun için büyük onur. İşine sırılsıklam âşık ve durmayacak. O nedenle önümüzdeki yıllarda ben daha çok Erdal Beşikçioğlu röportajı yapacağım, siz de okuyacaksınız. Ve her röportajda bize anlatacak başka bir hikâyesi olacak. İlk bölüm yeni heyecanı Stüdyo Cer üzerine oldu. Buyurun röportaja...




Robin Hood zenginden alıp fakire veren bir kahramandı. Sizde diziden kazanıp tiyatroya yatıran bir kahraman olmayamı soyunuyorsunuz?

Yıllar önce Dib Sahne’yi kurduğumda hiç kimse ne yapmak istediğimi anlamadı. Ben bir mekân tiyatrosu yapmak istedim. Seyirci gerçek bir mekânın içinde gelişen bir olay örgüsünü tanıklık ederek izliyordu. Ancak seyircinin biraz cesaretli olması gerekiyordu. Çünkü hiç bilmediği bir gece kulübüne girip başına ne geleceğini bilmeden o oyunu seyrede cekti. Tabii ki devlet tiyatroları disiplinine alışmış Ankara seyircisi bu cesareti gösteremedi. O nedenle bu defa ben tiyatro açmadım.


Peki, Stüdyo Cer’le bağlantınız ne?

Ben Dib Sahne’den zarar edip kapattıktan sonra uslanmadım. Ama bu sefer kendime ne kadar az zarar verebilirim diye düşündüm. Sonra Ankara Cer, yani lokomotif tren tamir atölyelerinin restore edildiğini ve sanat merkezi yapılacağını duydum. Tüm gelişmeleri yakından takip etmeye başladım. Bir gün icra kurulundaki arkadaşlara gelip “Siz ne yapıyorsunuz ve niye beni aramıyorsunuz?” dedim. Onlarda şaşırdılar. Ardından “Biz burada gençlerle tiyatro yapacağız. Buna sponsor bulun ve beni arayın” dedim. Yaklaşık 4 ay sonra telefon geldi ve “Halkbank bizi destekliyor. Bizimle beraber olur musunuz?” dediler. Şartları konuşmamız ise 1.5 yıl sürdü.


‘Varoluşçuluğu sorgulayacağım’


Pes, neden bu kadar uzadı?

Çünkü sanata vergi, rakamlar girdiği zaman başka türlü düşünmeye başlıyorsunuz. Ben de o düşünce sistematiğini hiç sevmiyorum. Ben Stüdyo Cer’in genel sanat yönetmeniyim. Bizim işimiz repertu varımızı seyirciyle buluşturmak. Oya, gençlerin mezun olur olmaz, staj yapma şansı olmaksızın profesyonel hayata atılması çok can sıkıcı. Oyuncu dediğiniz kişi moral değerleriyle var olan bir kişidir. Ben bu gençlerin hepsine imkân verecek bir sahnemiz olsun istedim. Seçmeleri yaptık ve 17 Ekim’ de ilk oyunları olan George Orwell’in ‘Hayvan Çiftliği ’ oyunuyla perde diyecekler. Ben de Sartre’ın ‘Mezarsız Ölüler’ oyununu sahneleyeceğim. ‘Mezarsız Ölüler’ varoluşçu akımın en önemli örneklerinden bir tanesi. 1962’den beri ülke varoluşu sorgulamamış. Artık zamanı geldi.




İstanbul Büyük şehir Belediyesi Meclis Komisyonu’nda İstanbul Şehir Tiyatroları yönetiminin sanatçılardan alınarak belediyenin bürokratlarına devredilmesi kararını siz nasıl yorumluyorsunuz?

Aptallık ve cehalet. Bu şu demek; ben jinekologum ama açık kalp ameliyatını da yaparım. Sen neyi yapıyorsun, önce kendi işini yapacaksın. Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni’ Ayşenil Şamlıoğlu’nun sanata olan yeterliliği sorgulanamaz. Sorgulayacak adamın alnını karışlarlar. Onun yerine kim geçecek? Tiyatro fuar düzenlemeye benzemez. Ama niyet seyirciyi tiyatrodan uzaklaştırıp soğutmaksa bu çok iyi bir politika.


Yani, tiyatro ölüyor mu?

Ben buna hiçbir zaman inanmadım ve inanmayacağım. Bugün en kötü oyuncu bile tiyatroyu şu an da şehir tiyatrolarında başa gelecek adamdan daha iyi yönetir. Bir de genel etik kurallardan bahsediyorlar. Cinselliği sorgulamak nasıl etik bir kural olamaz? Sorgulayacaksın ki sağlıklı bir nesil yetişsin.


‘Yeldeğirmenlerine karşı savaşacağım’


Bu bakış açısına siz de Stüdyo Cer’le edepsizlik mi yapıyorsunuz?

Edepsizlik yapmıyorum. Sadece sistemi eleştirmeye çalışıyorum. Devleti demiyorum. Çünkü devletin işleyişi için kurulan sistemi eleştirip doğruları ve yanlışları göstermeye çalışıyorum. Doğru ve çağdaş yaşayabilmek için sadece duygu olarak, insan olarak neyin olması gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. O yüzden Stüdyo Cer’i kurduk ve gençlerle çalışacağız. O zaman Oya, biz dizi yapmayalım. Seyirci de bizi seyretmeye gelmez. Zaten “Dizide görüp geliyor” diyorlar. Böylece tiyatroya gelmezler ve meseleyi kökten çözmüş oluruz. Ama ben cemaat mi, kitlemi, topluluk mu olur adı bilmiyorum ama onun önünde konuşmak isterim. Fikirlerimide söylerim. Başbakanda sanırım buna “Hayır” demez. Çünkü o da düşünce yüzünden içeri alınmıştır. Düşünce özgürlüğünü savunan bir başbakanımız var diye düşünüyorum.

Sanat siyasallaşıyor mu?

Ben propaganda tiyatrosu yapmam. Ayrıca sanatçının taraf olması taraftarı değilim. Sanat siyasallaşamaz.




Robin Hood dedim ama siz Don Kişot’luğa mı soyunuyorsunuz?

Don Kişot’luk mu bilmiyorum ama mücadele edecek yeldeğirmenleri var ve onlara karşı savaşacağım.





'3. Sezon muhteşem geliyor'


Behzat Ç. bu sezon izleyicilerin beklentisinineden karşılamadı?

İlk sezon giriş bölümüydü, ikinci sezon gelişme bölümü. Zaman zaman hepimiz sıkıldık. Üçüncü sezon da sonuç, yani final olacak. Oya, inanılmaz bir üçüncü sezon hikâyesi geliyor. Ben “Vay anasını” dedim.

Yaz geliyor, yeni film var mı?

Cer Edebiyat’ın edebiyatçılarıyla çok acayip bir şey yapacağız. Onlar edebiyat uyarlamaları üzerinden senaryo yazımı yapıyorlar. Bir metin yazacaklar. Burası bir enstitü. Çok enteresan işlerimiz var. Yine bana bakıp "eşek" diyeceksin.





'Kadınlar için arıza tipler daha çekicidir'

“Aşk tanımı ve anlayışı herkes için farklıdır” diyor Erdal Beşikçioğlu. Beh zat Ç. karakterinin “Seninle mutsuzluğa da varım” diyen Savcı Esra’yı seçmesini ise şuna bağlıyor: “Behzat gibilerin anlayışına göre bu cümleyi kurabilen kadınla olmak önemli.” Behzat Ç., bir anti -kahraman olmasına rağmen özellikle kadınlar onu çok seviyor. “Behzat’ı bu kadar çekici kılan dengesiz olması mı?” diye soruyorum. Beşikçioğlu, “Her zaman arıza tipler popülerdir ve daha çekicidir. Ama Behzat’ı çekici kılan, kadınları sahiplenme ve koruma dürtüsü. Ayrıca kadınlarına çok sorumluluk yüklemiyor” cevabını veriyor.


‘Samimi, içten ve yalansızım’

Stüdyo Cer’in genel sanat yönetmeni Erdal Beşikçioğlu ve Cer Modern’in icra kurulu üyesi Helün Fırat, “Şu an da bir maceraya başlıyoruz. Avrupa’da ki tiyatrolarla iş birliği içerisine girip elimizden geldiğince seyirciye tiyatronun başka bir şey olduğunu anlatmaya çalışacağız” diyorlar. Beşikçioğlu, kendi oyunculuk biçimini ise şöyle tarif ediyor: “Ben sadece o gün oynamak istemiyorsam oynamıyorum ama ortaya başka türlü bir şey çıkıyor. Samimi, içten, yalandan uzak kalmaya çalışan biriyim.”






Röportaj: Oya Doğan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.