Çocukluk kitaplarımın peşinde koşma maceramın ilk adımında, hikâyelerin aklımda kalan ufak tefek ayrıntılarını Google’a yazmayı denedim. Yazarları kim, kitapların adı ne anlayayım diye... Türkçe işe yaramayınca İngilizce... “Issız bir adada tek başına kalan kız sağ kalmayı başarıyor ve aradan geçen yıllarda türlü maceralar yaşıyor. Önce avlanmayı öğreniyor, sonra kendine yeni bir ev inşa ediyor, kıyafetlerini bile kendi yapıyor...” Adını hatırlamamam ayıp, nihayetinde bu, hayatta okuduğum ilk gerçek roman çünkü. Neyse, zaten buldum, yaşasın! Scott O’Dell imzalı “The Island of Blue Dolphins”... Kobo Books’tan orijinalini indirip okumaya başlayınca yüzümdeki mutluluğu görmeliydiniz. Derken Epsilon Yayınları’nın “Mavi Yunuslar Adası” olarak yeniden bastığını fark edip onu da aldım. Yine de galiba aslında en çok Milliyet Çocuk Kitapları serisinden çıkan mavi ciltli minik baskısını istiyordum.


İkinci adım... Karlarla kaplı bir yerde geçiyor. Tüm zamanların en soğuk kışlarından biriymiş ve dağlardaki aç kurtlar yiyecek bulmak için köylere inmiş. Ama esas tehlike bu değilmiş, insanlar arasında o vahşi kurtlardan daha tehlikeli kurtlar varmış. Her neyse, küçük Bonnie ve adını hatırlamadığım kuzeni de o kötü kalplilerden biri olan mürebbiyeleri yüzünden çok fena şeyler yaşıyorlar hatta sonunda yetimhaneye düşüyorlardı. Ama sonra Simon geliyordu yardıma; Bonnie’nin babasının malikânesine yakın bir mağarada yaşayan kaz çobanı çocuk... Kestaneleri ezip un haline getirdikten sonra nefis kekler yaptığı kalmış aklımda. Bulmam zor olmuyor, Joan Aiken’ın “The Wolves of Willoughby Chase” adlı romanıymış ve 13 kitaplık bir serinin ilkiymiş. Yeniden okuyunca aklımda kaldığı halinden çok daha güzel olduğunu fark ediyorum, yetinmeyip Kobo Books’tan diğer 12 kitabı da alıyorum. Bu serinin dilimize çevrilmemesi ne fena! (Benim çocukken okuduğum “Issız Dere’nin Kurtları”ndan yıllar sonra Günışığı Kitaplığı, serinin ikinci cildini “Kaptan, Balina ve Çocuklar” adıyla yayınlamış. Bir gün diğerlerini de yayınlarlar belki.)


Derken dünyanın öteki ucundaki bir dağın tepesinde yetişen ve sadece gün doğumunda birkaç dakikalığına açan, sonra da hemen solan çiçekleri arayan kızın masalını hatırlıyorum. Garip yaratıklar, içinde elmasların, zümrütlerin olduğu bir bataklık ve büyücüler falan da vardı. Bir parça “Binbir Gece Masalları”nı andırıyordu. Hmmm, zor oldu ama onu da buldum. Ebba LangenskiöldHoffmann diye bir yazarın kitabıymış ve 100 küsur yıl önce “Hinter den Blauen Bergen” adıyla İsveç’te basılmış.


Bir de E. Bilbaşar’ın Eleanor H. Porter’ın “Pollyanna”sından uyarladığı “Gülenay” vardı. Benim adımı taşıyan bir kitap sonuçta, unutmam elbette ama hiçbir sahafta bulamadım bugüne kadar.


Ben kitapların konularını yazarak umutsuzca İngilizcelerini ararken, Ece Ulusum yetişti imdadıma. Sahaflar internet üzerinden de satış yapıyorlarmış ve aradığın bir kitabı bu şekilde bulmak çok kolaymış. Nasıl diye sordum, anlattı. Nadir Kitap ve Gitti Gidiyor adlı siteler bu iş için idealmiş. “Eh madem öyle arayalım” dedim. Açtık Gitti Gidiyor’u ve arama çubuğuna Ebba Langenskiöld-Hoffmann yazdık. Ve hemen bulduk aylardır deli gibi aradığım kitabı. 1956 basımı “Şafak Çiçekleri”nin ben çocukken bizim eve nereden geldiğininse bir cevabı yok. Tabii hemen ayırtıyor ve devam ediyoruz... Scott O’Dell’in yayınlandığı sene tüm ödülleri toplayan kitabı “Kız Robenson”, Joan Aiken’ın fevkaladenin fevkinde “Issız Dere’nin Kurtları”, Szigmond Moricz’in tatlı mı tatlı “Mişi”, Nevil Shute’nin 2. Dünya Savaşı’nda Naziler’den kaçan çocukları anlattığı “Sonsuz Kaçış” romanları da yeniden benim oluyor. Hem de tam hatırladığım o eski halleriyle...


Gitti Gidiyor’u tüketince Nadir Kitap’a geçiyoruz. James Curwood’un “Kurt Avcıları” ve “Altın Avcıları” adlı iki kitabını kapıyorum önce, sonra Louisa May Alcott’un bana bütün baskılardan daha güzel gelen ilk “Küçük Kadınlar”ını... Milliyet ve Varlık Çocuk Klasikleri, Doğan Kardeş Yayınları, Arkadaş Kitaplığı; hepsi öyle güzel ki... “Pollyanna” uyarlaması iki ciltlik “Gülenay” da meğer orada beni bekliyormuş... Alıyorum da alıyorum... “Deniz Altı Keçileri”, “Kelebek Okulu”, “Örümcek Dede”, “Mercan Adası”, “Arı Maya”... İşin güzel yanı, başta hatırlamadıklarım da yavaş yavaş aklıma geliyor. Şimdi sanki zaman hiç geçmemiş gibi. Artık dilediğimce çocukluğuma dönebilirim.




Mary Poppins ve Pippi Uzunçorap kitapları

Dünyanın en şahane dadısının maceralarını herhalde biliyorsunuzdur. Şahane dediysem aksi ve huysuz olduğunu da eklemem lazım tabii. Geçtiğimiz yıllarda bir Hollywood filminin kahramanı olan yazar P.L. Travers’ın 50’lerde yarattığı benzersiz Mary Poppins o kadar nevi şahsına münhasır bir karakter ki. Ve onunla geçer her an bir macera. Kelime Yayınları 6 kitaplık bu seriyi çok güzel kapaklarla yeniden yayınlıyor.


Anarşist ruh Pippi Uzunçorap’ın maceralarıyla tanınan ama benim özellikle “Şamatalı Köy” serisine bayıldığım İsveçli yazar Astrid Lindgren’in kitaplarını İthaki Yayınları ciltli olarak basıyor. (Yine de Varlık Çocuk Kitapları’ndan çıkan “Biz Köy Çocukları”nı bulursanız, lütfen bana haber verin, onu bir türlü bulamıyorum çünkü.)


Gülenay Börekçi

gborekci@cyh.com.tr

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.