Aşkı ve ilişkileri çok erken çocukluk yıllarında öğreniyoruz. Bebekken ve çocukken, bizimle ilgilenen kişilerle kurduğumuz bağlar bize aşkı, sevgiyi ve ilişkileri öğretir. Herkes insan olmayı ve sevmeyi bir başkasından öğrenir.


Yaşamımızın ilk yıllarında bize yönetilen ya da mahrum kaldığımız sevgi dünya ile ilgili güven hissimizin de temelini oluşturur. Bazen sevginin her engeli aşacağına bazen de kimseye güven olmayacağına inanan yetişkinlere dönüşür çocuklar. Terk edilmekten korktuğu için ilişkilerden uzak duran da kendini ancak bir başkası tarafından sevilip pohpohlandığı sürece değerli hisseden insan da hep çocukluğunun izlerini takip eder.





Amerikalı bilim yazarı Peg Streep'in yeterince sevilmemiş kız çocuklarının bu eksikliğin izlerinden kurtulması ve temiz bir hayat sayfası açabilmeleri ile ilgili bir kitabını okudum. Kitabın orjinal adı: "Daughter Detox: Recovering from an Unloving Mother and Reclaiming Your Life"


Streep, özellikle duygusal olarak olgunlaşmamış annelerle büyüyen kız çocuklarının yetişkin yaşamdaki ikili ilişkilerinden bahsediyor ve şöyle diyor: "Bazı sevilmemiş kız çocukları annelerinin etkisinden kurtulurlarsa geçmişi unutabileceklerini düşünürler. Annelerinin davranışlarımı da bir mantığa uydurmaya çalışırlar ve bir gün annelerinin sevgisini kazanacaklarına inanırlar. En azından her şey normal olacakmış gibi yaşarlar. Diğerleri ise yardım lazım olduğunu düşünür ve terapiye giderler. Yaşantılarının onları nasıl etkilediğini anlamaya çalışırlar."


Kitapta çocukluğunda yeterince sevgi görmemiş kadınların eş olarak hep yanlış kişileri seçtiğini ve bunun da bazı sebepleri olduğunu anlatılıyor. Bu sebeplerden bazıları şöyle özetlenebilir:

Benzer olana çekilmek

Herkes kendine en çok benzeyene çekilir. Araştırmalara göre anne babamıza benzeyen insanlarla evlenmeye meyilliyiz. Eğer size dünyanın güzel ve güvenli bir yer olduğunu hissettiren bir aileniz varsa, böyle bir eş ararsınız. Aynı duyguları hissetmeyi sağlayacak o kişi size yakın gelir. Aynı mantıkla tam tersi olan kişi de tanıdık negatif duyguları hissettiren kişiye çekilir.


Dramla tutkuyu karıştırmak

Sevilmemiş kişi açısından düşünüldüğünde, çocukluğu boyunca sevgiyle ilgili vardığı kanı sevgi için çalışmak, savaşmak gerektiği bunun kolayca elde edilmeyeceğidir. Böylece kişi öfke, acı, korku gibi duyguları kolaylıkla tutkuyla karıştırabilir..


Normalleştirmek

Hepimiz tecrübelerimizi normalleştirmek isteriz ve yaşadıklarımızı daha az acı verici olarak nitelendirmek isteriz. Sürekli aşağılanma ve kabul görmeme duygularıyla yetişen biri de bu yaşantıyı normalleştirme eğilimindedir. Bundan sonra yaşadığı ilişkide istek ve ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulmadığını fark etmeyecektir.


Kendini suçlamak



Problemlerde asla hatayı karşı tarafta aramaz ve öncelikle kendini suçlar. Örneğin, eşle bir kavga eder ve eş derhal suçlamalara başlar. Sevilmemiş kişi derhal suçu kendinde bulur, yanlış zamanda konuyu açtığı için, yorgun olduğunu bile bile konuşmak istediği için mesela. Suçlanmaya alışık olduğu için kendini suçlayacak partnerler bulmakta hiç zorlanmaz.


Kendi fikirlerine güvenmez

Kontrolcü ve duygusal olarak uzak duran annelerin çocukları her şeyin en iyisini bilenin anne-baba olduğunu zannederek büyürler. Böylece ileride de kendi duygularına ve hislerine güvenmezler.


Muhtaçlığının kaynağını göremez

Geçmişinin onun şu anki hareketlerini ne denli etkilediğini ve onun davranışlarını kontrol altına aldığını anlayana kadar ilişkilerinde sağlıksız davranışlar sergilemeye devam eder. Hiç yaşayamadığı sevgiyi aramaktan vazgeçmez.


Sağlıklı bir ilişki modelinden yoksundur

İkili bir ilişkide sağlıklı rutinlerin nasıl olduğunu bilmemesi ve dolayısıyla da hayal edememesi durumundan dolayı bu noktada eksik kalır. Sağlıklı bir ilişkinin nasıl olması gerektiğine dair bir rol modeli bulunmadığı için bunu yaratacak becerisi de eksik kalır.


Son olarak

Streep'in yazdığı yukarıdaki belirtiler ile ilgili umutsuzluğa düşmeye gerek yok. Çünkü bu, her ne kadar insana ferahlık veren bir kitap değilse de dönüşümün mümkün olduğunu ve kişinin yetişkinlik hayatında göstereceği bilinçli bir gayretle sevilmemiş çocukluğunun izlerinden kurtulabileceğini de öğütlüyor... Böyle bir arayış içinde olanlar için de mükemmel bir çağdayız aslına bakılırsa; birazcık araştırmayla kişisel gelişimin bin bir yolundan birini seçmek mümkün...


Yazı: Damla Çeliktaban

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.