Derinden gelen ses, sizi iş görüşmesine davet ediyor. Bir heves, günlerce mülakata hazırlanıyorsunuz. Size kalırsa görüşme gayet yolunda geçiyor. Elinizde telefon haber bekliyorsunuz... Sonuç: “Başka fırsatlarda sizi mutlaka arayacağız!”


İşin yokuşa sürülmesi için aklınıza binbir türlü şey gelmiş olabilir ama sebep ne yeteneksiz oluşunuz, ne de başka bir şey... Fazlalıklarınız! Tabii eğer bir kadınsanız.


Öncelikle gelin şunu bir kabul edelim, çoğu iş yerinde cinsiyet ayrımcılığının olduğu gerçeğini sanki kanıksadık. Erkeklerle aynı kulvarda yarışmıyoruz... Üstelik durum azgelişmiş, gelişmekte ya da gelişmiş bir ülkede ikamet edip etmediğinizle de alakalı değil. Kadınsanız, istediğiniz kadar başarılı ve yetenekli olun, karşı cinsten rakiplerinizi devirip üst düzey görevlere getirilme ihtimaliniz düşük ki bu yüzden hayatımız boyunca erkeklerin kazandığının anca yüzde 77’sini kazanabiliyoruz.


Oysa yazar Michael Gurian ve Barbara Annis, kadın yöneticilerin şirketin kârlılığını artırdığı konusunda ısrarcı. “Çünkü kadınlar detaycı, erkekler kuralcı” diyor. İş ortamında kadınlar sorunu tamamen çözmekten yanayken erkekler anlık çözümlerden yana. Üstelik kadın yöneticiler, çalışanların moralinin nasıl olduğu ve ihtiyaçları konusunda da daha hassas.


Her neyse... Dönelim ofisteki fazla kilolar meselesine. Son yıllarda evliliktekine benzer bir durum iş hayatında gözlemleniyor. Evlenene, belki cicim aylarının bitimine dek formuna düşkün olanlara sonrasında bir haller oluyor malum... İşe girerken fit, giyimi kuşamı özenli olanları da bu hallere benzer bir durum sarıyor olmalı ki biraz zaman geçince ipin ucu kaçıyor. Yavaş yavaş kilo alınıyor, ‘konforlu hissetmek’ adı altında adeta spora gider gibi giyinerek ofisin yolu tutuluyor. Gerçi önceki yıllara kıyasla çalışanlar, formuna daha özenli. Spor salonu sayısındaki artışın da bunda payı büyük olsa gerek. Ama yine de kilolarla başımız hep belada. Dahası bu durum sizi sandığınızdan daha çok etkiliyor. İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nden Prof. Tim Faryling, “Kilonuz yaşamınız boyunca kazancınızı ve sosyoekonomik durumunuzu kuşkusuz etkiliyor” diyor. Michigan Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi bölümünden Doç. Dr. Mark Roehling, fazla kiloların yol açtığı ayrımcılığın insanları ömrü boyunca ciddi biçimde etkilediğini savunuyor.


Irksal ayrımcılıktan beter!

İşin ilginç yanı şu ki araştırmalar kadınların fazla kilolarının iş hayatını kâbusa çevirebileceği, erkeklereyse avantaj sağlayabileceği üzerine yoğunlaşmış durumda. ABD’deki Connecticut Üniversitesi’nden Prof. Rebecca Puhl, “İşyerinde kilolarınızdan dolayı mağduru olduğunuz ayrımcılık, profesyonel yaşamda en sık rastlanan ayrımcılıklardan” diyor ve ekliyor: “Bazı araştırmalar, özellikle ABD’de kadınların maruz kaldığı kilo bazlı ayrımcılığın ırksal ayrımcılıktan bile beter durumda olduğunu gösteriyor!”


Sebeplerine gelince, epey çarpıcı... İlki “Beden sağlığı eşittir akıl sağlığı” inanışı. Kişi kiloluysa ruhsal bozuklukları, tatminsizlikleri olabileceğine inanılıyor. Ancak işverenler erkeklerin bundan kadınlar kadar etkilenmeyeceği, işi takıntıya çevirme ihtimalinin düşük olduğunu savunuyor. Elbette zayıf olmak zihin ve beden sağlığının yerinde olduğunu garanti edemez ama genel kanı bu yönde. Dahası kilolu kadının rakiplerine kıyasla daha az üretken ve yaratıcı olabileceği de düşünülüyor.


Bir diğer sebep işverenler, müşterileri ya da işbirliği içerisinde olan kişilerin de fit olan kadın çalışanlarla daha çok diyalog içerisinde olmak isteyebileceğini göz önünde bulunduruyor. Yani bu bir nevi strateji... Öte yandan patronlarda disiplin endişesi de doğuyor. ABD’deki Wayne State University’den araştırmacı Cort W. Rudolph, işverenin ön yargılarının işe alım sürecinde etkisi bulunduğuna, bunlardan birinin de kilolu çalışanın tembel olabileceği inancı olduğuna dikkat çekiyor. Çünkü işveren, kiloluysanız tembel; zayıfsanız daha aktif bir yaşamınız olabileceğini düşünüyor. Her işe koşturma, az rahatsızlanma potansiyeli olanı da kadrosuna alıveriyor. Zira rahatsızlanması iş gücü kaybı ve şirket masraflarının artması demek! Bir diğer sebebi de işverenlerin çoğunlukla erkekler olması. Geçen yıl İngiltere’deki University of Aberdeen’de yapılan araştırmaya göre erkekler zayıf kadınları daha çok tercih ediyor ve çekici buluyor. Sebebine gelince... Kadınların zayıf olması karşı cinslerinin gözünde sağlık, gençlik, uzun yaşam ve doğurganlıkla eşdeğer. Diğer yandan uzmanlara göre, kadın çalışan zayıfsa doğru orantılı olarak daha özgüvenlidir ki bu mülakatta kendini daha iyi ifade etmesi anlamına gelir ve işe alınma olasılığı artar. Patronların bir diğer korkusu, kilolu kadın çalışanın irade sahibi ve akıllı olmayabileceği, çünkü “Akıllı olsa kilo verebilir” kanısı hâkim. Son olarak durumu medya dayatması olarak açıklayanlar da var. Malum, göze sokulan ideal kadınlar hep zayıf!


Erkeklerin kilosu değil boyu mesele...

Az önce de sözünü ettiğimiz gibi kadınların başına bela ama iş erkeklere gelince fazlalıklar çoğu zaman göz ardı ediliyor. Hatta bu bir avantaja bile çevrilebiliyor. Yeni Zelanda’nın en köklü üniversitesi olan University of Otago’dan bir grup bilim insanının yaptığı araştırmaya göre, kilolu erkekler daha fazla kazanç elde ediyor. Florida Üniversitesi’nden Timothy A. Judge ve London Business School’dan Daniel M. Cable de kilo ve kazanç ilişkisini hem kadınlar hem de erkekler üzerinde geniş çaplı araştırmada, ortalamanın üzerindeki kilodaki erkeklerin daha fazla kazanabileceği sonucu çıktı. Oysa araştırmalara göre çok zayıf kadınlar diğerlerine kıyasla 22 bin dolar, zayıf olanlarsa 7 bin dolar fazla kazanırken kilolu kadın 9 bin dolar, çok kilolu kadın 19 bin dolar kaybediyor. Ama gelin görün ki erkeklerin fazla kilosu avantaj sağlayabiliyorken onlarda da boy uzunluğu başa bela.




Sema Ereren

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.