Dünyada ve ülkemizde hızla yaygınlaşan akciğer kanseri erkeklerde prostat, kadınlarda ise meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türü olarak tanımlanıyor. En önemli nedeninin sigara olarak gösterildiği akciğer kanseri; özellikle nefes darlığı, hırıltı, ani kilo kaybı ya da çeşitli ağrılarla kendini gösterebiliyor. En korkutucu kanser türleri arasında ilk sıralarda yer alan bu kanser, gelişen tıbbi ve teknolojik imkanlar sayesinde başarıyla tedavi edilerek yaşam süresi uzatılabiliyor.


Akciğer kanseri belirtileri nelerdir?


Memorial Şişli Hastanesi Onkoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Serkan Keskin, akciğer kanseri belirtileri hakkında bilgi verdi.


Kişinin yaşamını sürdürmesini sağlayan en önemli organlardan birisi olan akciğer, vücuda oksijen alımı ve yaşamsal faaliyetler sırasında oluşan karbondioksitin vücuttan atılmasını sağlamaktır. Ancak akciğerlerdeki kötü huylu hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması akciğer kanserine neden olmaktadır. Akciğer kanserinin en önemli nedeni, her ne kadar sigara olsa da tüm akciğer kanserleri vakaları incelendiğinde %15’lik dilimini de hiç sigara içmemiş kişilerin oluşturmaktadır. Sigara kaynaklı akciğer kanseri riski altında bulunanlar sigara, pipo, puro, nargile ve bu ürünlerin tüketildiği ortamlardan uzak durarak bu riski çok büyük oranda azaltabilir. Genetik faktörler, asbest, radon gazı, hava kirliliği, içme sularında bulunan yüksek düzeydeki arsenik madde nedeniyle risk altında bulunan kişiler ise hayat şartlarını düzelterek bu riski en aza indirebilir.


Geçmeyen öksürük akciğer kanseri belirtisi olabilir

Hem erkeklerde hem de kadınlarda en sık ölüm nedeni olan akciğer kanseri sinsi bir şekilde ilerleyerek çoğu zaman hiçbir belirti vermemektedir. Birçok kişi akciğer kanseri olduğunu, başka bir hastalık sebebiyle akciğer röntgeni çektirdiğinde öğrenmektedir. Bu belirtilere özellikle dikkat edilmelidir:

  • Sürekli nefes darlığı ve hırıltılı solunum
  • Geçmeyen ve giderek artan öksürük, kanlı balgam
  • İştah kaybı ve kilo kaybı
  • Göğüs, sırt, omuz, kürek kemiği, kol ve bacak ağrısı
  • Ses kısıklığı
  • Yutma güçlüğü
  • Göz kapağında düşme
  • Tekrarlayan enfeksiyonlar
  • Parmaklarda çomaklaşma

Akciğer taramasını ihmal etmeyin

Akciğer kanserinin sinsi bir şekilde ilerleyerek ileri evrelerde ortaya çıkması, hastalığın erken evrede tanı almasının önemini ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle yapılan araştırmalar başta sigara kullananlar olmak üzere akciğer kanseri riski altında olanların 50 yaş ve üzerinde mutlaka tarama yaptırmasının gerekliliğine işaret etmektedir. Bu taramalar sonucu erken evrede tanısı konulabilen akciğer kanseri, uygulanan tedavilerle tamamen ortadan kaldırılabilmektedir.


Hastaya özel tanı ve tedavi uygulanıyor

Yapılan araştırmalar akciğer kanserinin de diğer kanser türlerinde olduğu gibi tek bir çeşit hastalık olmadığı ve farklı türlerinin bulunduğunu ortaya çıkardı. Bu nedenle akciğer kanseri tanısı konulan hastalara tedaviye başlamadan önce genetik doku analizi yapılmaktadır. Hastaya analiz sonucuna göre akciğer kanser türü teşhisi konularak ya kemoterapi ya da akıllı ilaçlar veya immünoterapi ile devam edilmesine karar verilmektedir. Akciğer kanseri tedavisinde yaygın olarak kullanılan kemoterapi büyük oranda olumlu yanıt vermektedir. Bu oranın daha yukarı çekilmesi için çalışmalar yapılmaktadır. Bunlardan biri olan immünoterapi, insan vücudundaki kanser ile savaşan hücrelerin oranını kat kat artırarak vücudun kanser ile savaşma kapasitesini güçlendirmek amaçlanmaktadır. Sağlıklı bir insanın vücudu sürekli olarak kanser hücreleri ile savaş halindedir. Ancak kanser ortaya çıktığı zaman kişinin vücudu bu savaşta yetersiz kalmaktadır. İmmünoterapi bu zayıflığı düzenleyerek etkili bir tedavi sağlamaktadır.


İmmünoterapi ileri evre akciğer kanserini ortadan kaldırıyor

Bugüne kadar ileri evre akciğer kanserinde hastalığın uzun süreli kontrolü neredeyse mümkün değildi. Ancak immünoterapi ile artık hastalığın uzun süreli kontrolü mümkün olabilmektedir. Hatta kimi hastalar ileri evrelerde bile olsa hastalığın tamamen yok olma ihtimali olmaktadır. İmmünoterapi 2 veya 3 haftada bir serum ile uygulanmaktadır. Alanında uzman hekimler ve uzman merkezler tarafından yapılması gereken immünoterapi ülkemizde başarılı bir şekilde uygulanarak hastaların yaşam kalitelerini artırmaktadır.



Akciğer kanserini doğru beslenmeyle yenin!


Emsey Hospital’dan Tıbbi Onkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erkan Topuz, konuyla ilgili bilgiler verdi.


Akciğer kanserinde en önemli faktör sigaradır. Fazla içenlerde ölüm sıklığı az içmeyenlere oranla belirgin olarak artmaktadır. Sigara bırakıldıktan sonra risk 15 yılda sigara içmeyenlerle aynı düzeye inmektedir. Türkiye de akciğer kanserinde sigaradan başka rol oynayan en önemli faktör asbest ile temastır. Özellikle sigara içenlerde asbest ile temas kanser riskini 90 kat artırmaktadır. Krom, arsenik, nikel de diğer risk faktörlerindendir. Radyasyona maruz kalanlarda da küçük hücreli akciğer kanseri riski artmaktadır.


Radon, akciğer kanseri riskinde rol oynayan diğer bir radyoaktif maddedir. Değişik bölgelerde yüksek oranda bulunabilmektedir. Kronik akciğer hastalıklarında, özellikle tüberkülozda kanser gelişimi daha fazladır. Baş-boyun kanseri olan kişilerde de akciğer kanseri daha sık görülmektedir.


Akciğer kanserleri genel olarak iki grupta toplanır:

  1. Küçük hücreli akciğer kanseri
  2. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri

Küçük hücreli dışı akciğer kanseri yassı epitel hücreli histolojik grubunun yüzde otuz ila ellisini oluşturur, akciğer kanserlerinin yüzde 30 ila 50’sini oluşturur. Adeno kanser ise son zamanlarda artış göstermiş, akciğer kanserlerinin yüzde 50’sine yaklaşmıştır. Adeno kanserlerinin en büyük özelliği sigara içmeyenlerde ve kadınlarda en sık görülen kanser tipi olmasıdır. Ancak gene de hastaların çoğunda sigara içme hikayesi bulunur.


Küçük hücreli akciğer kanseri ise akciğer kanserlerinin yaklaşık yüzde 20si’ni meydana getirir. Son yıllarda görülme sıklığında biraz azalma olduğu bildirilmiştir. Metastaz özelliği en fazla olan akciğer kanseridir. Beyin, kemik iliği ve karaciğere metastaz yapar. Erken gribal enfeksiyonlarla başlar. Vücutta kırgınlık, ateş, halsizlik en önemli belirtileridir.


Akciğer kanserlerinde nadir görülen tümör olan mezothelioma Türkiye’de nadir görülen bir tümördür. Aspes ile temasla ortaya çıkabilir. Akciğerde, peritonda, plevra da bulunabilir. Adeno kanserle karıştırılır. Hastalık plevra da yayılabilir. Uzak metastaz yapabilir. Karaciğer, beyini kemik metastazı yapabilir. Erken evrede cerrahi ile tedavi edilir. Gerekirse kemoterapi ve radyoterapi yapılır.


Akciğer kanserinde teşhis nasıl konulur?

  • Akciğer grafisi en önemli teşhis aracıdır.
  • Bilgisayarlı tomografi
  • Daha az rutin kullanılan MR (manyatik rezonans)
  • PET
  • Beyin emarı başlangıçta yapılacak en önemli klinik ve radyolojik tanı kriterleridir.

Histolojik tanı ve filmlerdeki duruma göre çeşitli şekillerde sıvıdan alınan histopatolojik incelemeler, en önemlisi bronkoskopi ile yapılan incelemeler, gerekirse tümöre girilerek biyopsi hastalığın gidişi bakımında büyük önem kazanır. Histopatolojiye göre tedavi yönlendirilecektir.

Akciğer kanserinde tedavi yöntemleri nelerdir?

En önemli tedavi erken evrelerde cerrahidir. Erken evrelerde 2 cm.’nin altında tümör olup lenf bezlerine atlamamış olanlarda cerrahi temelli şifa sağlayabilir. Biraz daha gelişmiş evrelerde kemoterapi veya kemoterapi ve radyoterapi devreye girebilir. Metastazik olanlarda cerrahi kullanılmaz. Kemoterapi ve radyoterapide daha farklı yaklaşımlar uygulanır. Ancak küçük hücreli dışı akciğer kanserinin en büyük grubunu oluşturan adeno kanserler de tedavi yaklaşımı biraz daha farklı olup özellikle metastazik olan beyin tümörlerinde lezyon küçük ve sayısı azsa cerrahi olarak çıkartılabilir. Böbrek üstü metastazlarında da cerrahi düşünülebilir. Genellikle kemoterapi yaklaşımı bakımında da diğer küçük hücreli dışı akciğer kanserlerinde ilaç tedavilerinden de farklı bir fayda görülür. Bu tür tedavilerde yeni çıkan, yeni jenerasyon ilaçlar ile tedavide yüzde 4-8 arasında bir artış sağlamıştır. Tabii ki kemoterapi hastanın performans durumu iyi olduğu sırada verilmelidir. Yanıt veren olgularda tedaviye devam edilir veya tedavi değiştirilir. Mezothelioma tedavisinde kullanılan yeni bir seçim olabilir. Yine kullandığımız hedefe yönelik ilaç kemoterapiye dirençli hastalarda başarılı sonuçlar almamızı sağlamıştır ancak sigara içmeyenlerde ve adeno kanserlerde çok daha etkilidir.


Akciğer kanserinden korunma yolları nelerdir?

  • Sigara ve alkolden uzak durmak
  • Aşırı miktarda karaturp yemek
  • E vitamini az tüketenlerde daha fazla kanser görülmektedir
  • Katı yağlar, koruyucu madde içerenler tüketilmemeli
  • Sarı-turuncu sebze meyve az tüketenlerde kanser görülüyor
  • Tere akciğer kanserini azaltır
  • Çiğ veya az pişmiş balık tüketimi özellikle adenom kanseri riskini azaltıyor
  • Omega-3 adenomlarda riski azaltıyor
  • Salam, sosis, tuzlama, bira, sert içkiler kanser riskini artırıyor
  • C vitamini korunmada etkili
  • E vitamini ve selenyum ile ilgili çalışmalar kanser riskini azalttığını gösteriyor
  • Sigara içip de E vitamini almayanlarda kanser riski 21 kat artmış oluyor.
  • Yüksek yağlı besinler, kuyruk yağı, domuz yağı, pişirme yöntemleri, yağı kızartmak, yakmak kanseri artırıyor
  • Aşırı kırmızı et tüketimini riski artırır
  • Kolesterol ve diyabet öyküsü olanlarda akciğer kanserinde artış,
  • Bunlardan sarı-turuncu sebze tüketenlerde ise azalma gösterilmiştir.


Akciğer kanserinde yeni tedaviler umut veriyor!


Acıbadem Altunizade Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, “Akciğer kanserinin tedavisinde kaydedilen gelişmeler hastalıkla birlikte yaşama oranını artırıyor ve bu hastalığı kronik bir hastalık haline dönüştürebiliyor. Ancak tedaviden başarılı sonuç elde edilmesinde kanserin erken dönemde tespit edilmesi büyük önem taşıyor” diyor.


Akciğer kanseri dünyada ve ülkemizde en sık görülen kanserler arasında 3. sırada yer alıyor. Kansere bağlı ölümlerde de ilk sırayı akciğer kanseri alıyor. Dünyada 1.5 milyon, Türkiye’de her yıl yaklaşık 20-25 bin kişi akciğer kanserinden dolayı hayatını kaybediyor. Bu rakamlar akciğer kanserinin oldukça ölümcül bir hastalık olduğunu net olarak ortaya koyuyor. İyi haber ise günümüzde geliştirilen hedefe yönelik tedaviler, bir başka deyişle akıllı ilaçlar ile dünyada “Küba aşısı” olarak bilinen ilacın akciğer kanseri tedavisindeki başarıyı oldukça arttırmaları.


İmmünoterapi: Yaşam süresini 2 katına kadar uzatabiliyor

Günümüzde akıllı ilaçlarla akciğer kanserinin tedavisinde umut veren sonuçlar elde ediliyor. Akıllı ilaçlar için uygun olan hastalar, klasik kemoterapi yerine, ağızdan alınan ilaçlarla tedavi edildiklerinde, yaşam süresi 2 katına yakın uzuyor. “Üstelik yan etkileri kemoterapiye göre daha az oluyor” diyen Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar bu ilaçlar için uygun olmayan hastalara da immünoterapi veya kemoterapi verilebildiğini belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “İmmünoterapi akciğer kanserinde hem birinci hem de ikinci seri tedavide kullanılabiliyor. Yapılan çalışmalara göre; akciğer kanserinin ileri evresinde, immünoterapi yönteminde kemoterapi tedavisinden 2 kat daha fazla başarılı sonuçlar elde edilebiliyor. Ayrıca hastaların immünoterapinin yan etkilerine karşı toleransları da daha iyi oluyor.”


Küba aşısı umut veriyor

Akciğer kanserinin tedavisinde bir başka umut veren gelişme ise dünyada “Küba aşısı” olarak bilinen ilaç. Küba aşısı immünoterapötik bir ajan. Racotumomab 3.ve 4. “küçük hücreli dışı” akciğer kanserinde etkili oluyor. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri, akciğer kanserlerinin yüzde 80-85 gibi büyük bir oranını oluşturuyor. Küba'da yapılan bir çalışmada birinci yılın sonunda, aşı verilen grup aşı verilmeyenlerle karşılaştırıldığında hayatta kalanların oranı yüzde 20 ve 2. yılın sonunda yüzde 14 daha fazla bulunmuş. Aşının son zamanlarda küçük hücreli akciğer kanserinde de etkili olabildiği, yapılan küçük çaplı çalışmalarda bildirildi. Faz II (ilacın akciğer kanserinde etkili olup olmadığının test edildiği ve genellikle hasta sayıları 40-50 düzeylerinde olan) çalışmada etkinliği gösterildikten sonra birçok ülkede kullanılmaya başlandı. Ancak faz III (ilacın akciğer kanserinde standart tedavi ile karşılaştırıldığı ve daha fazla hastanın dahil edildiği) çalışma sonuçlanmadığı için henüz FDA onayı almadı.


Etkili ve yan etkisi oldukça az

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar aşının ileri evre akciğer kanserinde kemoterapi sonrasında tümörü gerileyen veya stabil kalan hastalara verildiğinde daha fazla yarar sağladığını belirterek “Aşı verildiğinde vücuttaki tümör miktarı ne kadar az olursa başarı oranı da o kadar artıyor” diyor. Aşının akciğer kanserinde etkili olması ve yan etkisinin oldukça az olması nedeniyle oldukça önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Aziz Yazar, “Aşı ileri evre akciğer kanserinde hastalığı tümüyle iyileştirmese de yaşam süresini ortalama olarak aylarla ifade edilen bir süre uzatabiliyor. Bu haliyle aşının standart tedavinin yerini alması beklenmemeli, ancak akciğer kanseri tedavisinde yeni bir yöntem olarak kabul edilmeli” diyor.


Kanser hücrelerini yok eden antikorlar oluşturuyor

Kanserin insan vücudunda gelişme nedeni, kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden kaçması. Küba aşısı olarak bilinen ilaç bağışıklık sistemini uyararak NeuGcGM içeren kanser hücrelerini tanıyıp yok eden antikorlar oluşturuyor. NeuGcGM normal hücrelerde bulunmazken, küçük hücreli dışındaki akciğer kanseri hücrelerinde yüzde 90 oranında bulunuyor. Acıbadem Sağlık Grubu’nun da dahil olduğu Türkiye’de, “ileri evre küçük hücreli dışı” akciğer kanserinde 35 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada; akciğer kanserli hastalarının serumlarında NeuGcGM gangliosid’e karşı olan antikorlar ölçüldü ve aşısı uygulandıktan sonra bu ganglioside karşı hastaların serumunda aşının etkisiyle antikor artışı saptandı. Aşı sonrası hastaların serumunda oluşan bu antikor artışının sağ kalımla paralellik gösterdiği belirlendi.


Yılda bir kez tarama hayat kurtarıyor

Akciğer kanseri tanısı konan tüm hastalar ele alındığında, hastaların ancak yüzde 15’i 5 yıl üzerinde yaşayabiliyor. 5. evrede beş yıl üzerinde yaşama şansı yüzde 5 düzeyine iniyor. Bu düşük yaşam oranının nedeni ise hastalığın tanısının ileri evrede konması. Öyle ki hastaların yaklaşık yüzde 75’inde tanı ancak 3.ve 4. evrede konabiliyor. Oysa 3. evrede tedavinin başarı oranı yüzde 25’ iken, hastalık erken yakalandığında bu oran 70-80’lere yükseliyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar bu nedenle akciğer kanserini erken evrede yakalayabilmek için risk altındaki kişilerin (54 yaşından büyük, yılda otuz paket sigara içmiş olanlar) yılda bir kez düşük doz bilgisayarlı tomografiyle taranması gerektiğine dikkat çekiyor.



Akciğer hastalıkları akciğer kanseri riskini artırıyor


Bezmialem Vakıf Üniversitesi Dragos Hastanesi Göğüs Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Sedat Ziyade, “Daha önce akciğerden hastalık geçiren ve akciğerde nedbe dokusu oluşan kişilerde akciğer kanseri riski artmaktadır” dedi.


Prof. Dr. Sedat Ziyade, “Daha önce akciğerden hastalık geçiren ve akciğerde nedbe dokusu gelişen kişilerde akciğer kanseri riski artmaktadır” diyerek konuşmasına şöyle devam etti: “Asbestos denen tozlarla uğraşan işlerde çalışan kişiler ile çeşitli kimyasal maddelerle ilgili işlerde çalışanların yanı sıra ailede akciğer kanseri olan kişilerin akciğer kanserine yakalanma riski yüksektir.”


Akciğer kanseri kansere bağlı ölümlerde birinci sırada yer alıyor

Prof. Dr. Sedat Ziyade “Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Akciğer kanseri hem kadın hem de erkeklerde kansere bağlı ölümlerde birinci sırada yer almaktadır. İspatlanmış en önemli ve tek risk faktörü sigaradır, uzun süre sigara içenlerin yaklaşık yüzde 15’inde akciğer kanseri gelişir. Akciğer kanseri hastalarının yaklaşık yüzde 90’ı sigara kullanmaktadır. Akciğer kanseri görülme riski sigara kullananlarda 24-36 kat daha fazladır” dedi.


Akciğer kanserinin görülme sıklığı yaşla birlikte artıyor

“Akciğer kanserinin görülme sıklığı yaşla birlikte artar” diyen Prof. Dr. Sedat Ziyade, “Hastaların çoğu 50-70 yaş grubundadır. Ortalama tanı yaşı ise 60 civarındadır. Ancak yüzde 3’ü 40 yaşın altındaki genç hastalardır. Türkiye’deki olguların yaş ortalaması 58,4’tür. Hastalık, erkeklerde daha sık görülür. Avrupa Birliği ülkelerinde erkeklerdeki kanserlerin %21’i, kadınlardaki kanserlerin %5’i akciğer kanseridir. Kadın ve erkek oranları arasındaki bu fark, sigara alışkanlıklarındaki farktan kaynaklanmaktadır. Akciğer kanseri erkeklerde ölüme yol açan birinci sıradaki kanserdir. Kadınlarda da son yıllarda meme kanserini geçerek birinci sıraya yerleşmiştir” açıklamasını yaptı.


Ses kısıklığına dikkat!

Ses kısıklığının altında yatan nedenin de akciğer kanseri olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Sedat Ziyade, “Hastalık oldukça ileri aşamalara gelene kadar önemli şikâyete yol açmayabilir. Akciğer kanserinin ne zaman ve ne şekilde belirti vereceği, ilk oluştuğu bölgeye göre ve kişiden kişiye değişebilir. Eğer kanser, ana hava yollarında değil de akciğerin daha derin bölgelerinde bulunuyorsa, çok büyük boyutlara ulaşmadan hiçbir belirti vermeyebilir. Belirti verdiğinde de sıklıkla son evredir. En sık görülen belirtileri ise uzun süre devam eden öksürük, nefes darlığı, kanlı balgam, ses kısıklığı, hırıltılı solunum, yutma güçlüğü, kilo kaybı, iştahsızlık veya halsizlik, tekrarlayan bronşit ve akciğer enfeksiyonları, göğüs, omuz, kol ve sırt ağrısı, yüzde ve boyunda şişliktir” diye konuştu.


Akciğer kanseri tanısı alan her 5 hastadan ancak 1’inin ameliyat şansı bulunuyor

Prof. Dr. Sedat Ziyade, “Tedavi hastalığın evresine göre değişmektedir. Akciğer kanserinin tipi ve evresine göre cerrahi, kemoterapi (ilaçla tedavi), radyoterapi (ışın tedavisi) seçeneklerinin bazıları ya da hepsi hastanın ve hastalığın özelliğine göre farklı sıralamalarla uygulanmaktadır. Hastalığın erken evrelerinde (evre I ve II, bazı evre III hastalar) ameliyatla tümörlü doku, etraftan bir miktar sağlam doku çıkarılarak, bazen tüm bir akciğer lobu alınarak temizlenebilir. Genel olarak ameliyatla tamamen çıkarıldığı ve çevrede hiç hastalık kalmadığı durumlarda başka tedaviye gerek yoktur. Ameliyat sonrası çıkan patoloji sonucuna göre kemoterapi veya radyoterapi gerekli olabilir. Akciğer kanseri tanısı alan her beş hastadan ancak birinin ameliyat şansı bulunmaktadır. Genellikle ileri evrede hastalık teşhis edilmektedir. Bu yüzden check-up programları bu hastalığın erken teşhisi için önem arz etmektedir” dedi ve konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Kanser tedavisinde amaç hastalığı mümkünse yok etmek, değilse sınırlamak, sağ kalımı uzatmak ve hastanın yaşam kalitesini arttırmaktır. Akciğer kanserinin en iyi şekilde tedavi edilebilmesi için multidisipliner yaklaşım çok önemlidir.”


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Kayinvalidemde uckitlevar
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.