2017 yılında eline küçük ve yuvarlak bir kitle geldiğini ve hemen doktora başvurduğunu anlatan Cahide Kulaç, “Hemen ameliyat oldum. Sağ memem temizlendi, tümör lenf bezlerime de sıçramış. Tanı konması ve benim ameliyata girmem bir hafta içerisinde oldu. Ben bir şey düşünemedim bile. Sadece orada bir rahatsızlık, bir yayılım var ve o temizlenecek, benim işim bitecek diye düşündüm. Kanser olduğumu aklımdan geçirmedim, konduramadım. O kadar rahat bir ameliyat süreci geçirdim ki... Ameliyat sonrası doktorum ‘Benimle işiniz bitti, bundan sonra onkoloji bölümüyle devam edeceksiniz’ dediği an ben kanser olduğumu anladım. İlk öğrendiğimde tokat gibi geldi” dedi.
Kanser olmadan önce çevresindeki meme kanseri olan arkadaşlarına “Ameliyatını, tedavini oluyorsun, geçiyor” diyerek moral vermeye çalıştığını söyleyen Cahide Kulaç, “Meğer bir hasta bu tarz laflar duymak istemiyormuş. Empati kurarak hastalarla konuşmak lazım. Maalesef bizim toplumumuzda ya acıyarak insanlara yaklaşırlar ya da önemsemiyor gibi davranırlar. İkisi de kırıcı. Kanser tanısı almak, hayatla yüzleşmek gibi bir şey. Çok zor bir süreç. Ancak ben ağlayamadım, hep güldüm. Ailem bana hep yardımcı oldu, yanımdaydı. Beni hiç mutsuz etmediler. İyi ki ailem anlayışlı diye düşündüm. Beni daha iyi anlayabilmek ve yanlış bir şey yapmamak için onlar bile psikolojik destek almaya karar vermişti mesela. Bu tür hastalıklarda destek çok önemli. Çocuklarım, kardeşlerim ve akrabalarım çok destek oldu. Ben çok verici bir insanım, herkes de bana verici olarak döndü, ektiğimi biçtim, hiç yalnız kalmadım. İki yol vardı; mutlu olmak veya mutsuz olmak. Ben mutlu olmayı seçtim” açıklamasında bulundu.
“Peruk bile takmadım; saklayacak, utanacak hiçbir şeyim yok çünkü”
Hiç peruk takmadığını ve kendini saklamadığını anlatan Cahide Kulaç, “Bunlar çok zor duygular. Saçlarımı evde kestik, neredeyse sıfıra vurdurdum. ‘Babama benzedim’ diye düşündüm, çok sevindim. Bir gün dışarı çıkmak istedim, çocuklarım bana peruk almıştı. Peruğu taktım ve yüzümdeki ifade çok değişik geldi bana. Kanser tedavisi gördüğünüz aslında yüzünüzden belli oluyor. Yüzünüz yuvarlaklaşıyor, renginiz değişiyor. Peruğu takınca bana bakan, benim kanser olduğumu anlar diye düşündüm ve çok mutsuz oldum. Sonra psikolojik tedavi gördüm ve mutsuzluğun bana bir şey getirmeyeceğini anladım. Bir daha da peruk takmadım, kendimi kabul ettim ve o halimle sevdim” dedi.
“Türkiye’de bazı hastalıkları yaşamak çok zor”
Türkiye’de bazı hastalıkları yaşamanın çok zor olduğunu belirten Cahide Kulaç, “Kimisi ‘Ben de bunu yaşadım, şunu içtim, bunu yedim’ diyor, kimisi de ‘vah vah’ diyerek acıyor. Konuşurken ses tonları değişiyor, ağlamaklı oluyorlar. Tüm bunlar bir hastanın canını çok sıkıyor. Sokaklarda rahat gezemiyorsunuz, farklı bakıyorlar size. Ancak ben bu insanlara kulağımı tıkamayı ve mutlu olmayı tercih ettim. ‘Ben kanser hastasıyım’ dediğim an mutlu oldum. Hastalığımı kabul ettim ve tedavisi neyse oldum. Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şeref Kömürcü bana hep moral verdi. Ona ne kadar teşekkür etsem az, o benim için büyük bir şans. Doktorumun sözünden hiç çıkmadım. Bana hayatıma her zaman olduğu gibi devam etmemi söyledi. Arkadaşlarımla gezmelere gidiyordum, yine devam ettim. Torunuma bakıyordum. Kemoterapiden çıkıp bakmaya devam et dedi doktorum. Gerçekten de bu yaşam tarzım, özellikle de torunum beni hayata bağladı...” şeklinde konuştu.
Kemoterapi döneminde iyileşemeyeceğimi düşündüm
Her ne kadar pozitif olmaya çalışsa da zaman zaman canının sıkıldığını anlatan, özellikle de kemoterapi döneminde bir an iyileşemeyeceğini düşündüğünü anlatan Cahide Kulaç, “6 kür kemoterapi, 1 ay da radyoterapi gördüm. Bu hastalık herkesin başına gelebilir. Seneler önce, ben 10 yaşındayken ailede ilk halamda gördüm kanseri. O dönemde bile kanseri atlattı ve senelerce çok sağlıklı yaşadı. Çok pozitif biriydi. İyileşeceğimize inanmamız lazım” dedi.
Duygular bu hastalıkta çok fazla ortaya çıkıyor
Cahide Kulaç, kanser hastalarına şu önerilerde bulundu: “Tedavi süresince torunlarımla birlikte oldum, ailemleydim, arkadaşlarımla telefonda görüştüm. Sonra dedim ki bu hastalığı ben istemedim. Saçlarım döküldü çok önemli bir şey değil dedim. Şükretmek için çok neden var aslında. Sevdiklerimize ‘Seni seviyorum’ demekten çekinmemeliyiz. Artık ben duygularımı dile getiriyorum. Peruk takmak isteyen taksın, istemeyen takmasın. Destek alsınlar sevdiklerinden. Özellikle ailesinden destek alamayan hastalar maalesef süreci zor geçiriyorlar. Kanser bana kendimi ve insanları daha çok sevmeyi öğretti. Daha fazla şükretmeyi ve ufak tefek şeyleri kafaya takmamayı öğretti. Başka insanların söylediklerine ve isteklerine göre yaşayamayız. Ne istiyorsanız onu yapın, kimseyi dinlemeyin. Duygular bu hastalıkta çok fazla ortaya çıkıyor, duygularınızı baskılamayın. Mümkün oldukça gezin. Şu an çok iyiyim. Geçenlerde arkadaşlarımla Artvin’deydim. Öyle yüksek dağlara, tepelere tırmandım ki, ben bile şaşırdım kendime...”
Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şeref Kömürcü, konu hakkında bilgiler verdi.
Cahide Kulaç, yaklaşık iki buçuk yıl önce meme kanseri tanısı konmuş ve ameliyat olmuş olarak geldi. Orta düzeyde bir evrede olan hastalığı için yeterli ve emniyetli bir cerrahi işlem yapılmış olduğunu gördüm. Oldukça endişeli olarak tedavi programına başlamıştı. Sonra bu olumsuz duyguları bıraktı ve çok yoğun bir kemoterapi programı almasına rağmen tedavi süresince endişesi devam etmedi, oldukça güçlü ve çok iyi bir uyumla, ayrıca iyi bir aile desteği ile tedaviyi tamamladı. Kemoterapilerden sonra radyoterapi ve hormon tedavisi aldı. Tedavilerin hepsini ciddi bir sorun yaşamadan götürdü. Şu an durumu çok iyi ve problemsiz olarak takipte. Cahide Hanımın takibi süresince, böyle bir ciddi hastalıkla baş etmede çok gerekli olan hasta, hasta yakını ve sağlık çalışanının tam bir uyum içinde çalışılmasının güzel bir örneğini gördük.
YORUMLAR