“Adım Zeytin.”


...


“Evet, evet, bildiğimiz zeytin.”



“Nasıl mı olmuş? Babam gözlerimi görür görmez “Yahu, bu zeytin.” demiş ve tüm aileye karşı gelerek adımı Zeytin koymuş.”



“İsmimle ilgili ne mi düşünüyorum? İlk aklıma gelen, babamın abim duyup da kıskanmasın diye kısık sesle “Zeytin’im” demesidir. Bu sevgi karşısında gururlanırdım fakat ismimi sorgulamadan da edemezdim. Bir zeytini avcumun içine alıp ayna karşısına geçerdim. Gözlerim gerçekten benziyor mu diye bir zeytine bir gözlerime bakıp dururdum. Ta ki, babamın gözleri bir daha açılmamak üzere kapanıp, ondan kalan tek şey ismim olana kadar.”



“Bu isim çocukluğumu nasıl mı etkiledi? Çocuklar henüz canlarını acıtacak şeyler yaşamadıklarından acımasızdırlar. İşte, ben de bu acımasızlıktan nasibimi fazlasıyla aldım. Kalem kutumdan çıkan zeytinler, defterimin sayfaları arasına sürülen zeytin ezmeleri, okulun bahçesinde yürürken sınıf penceresinden nişan alınıp hedefini çoğunlukla bulan irice zeytinler…”



“Bunlara nasıl mı tepki verirdim? Utanırdım. Bunların beni etkilemediğinin altını çizercesine yaptığım işe devam edecek kadar çok utanırdım. İçimde kopan fırtınaların boğazımı düğümlediği fark edilmesin diye de yutkunup dururdum. Ancak yalnız kalınca gözlerimden iki damlanın düşmesine izin verirdim. Birisi bu yaşadıklarım, diğeri ise babamın gökyüzünden bunları görme ihtimali içindi.”


...


“O çocuklarla ilgili şu an ne mi düşünüyorum? O çocuklardan biri Tahsin’di. Yıllar sonra beni bulup, yaptıkları için defalarca utanarak özür dilemişti. Hata tek taraflı değildir; benim dik başlılığım o yıllarda her şeyi daha da kötüleştirmişti. O günleri konuşurken biraz gülmüş, biraz utanmış, biraz da özlem duymuştuk. Bundan 6 ay sonra, hayatımın en zorlu günlerinden birinde yardımıma koştu Tahsin. Artık o, annemi yatalak olmaktan kurtaran doktorumuzdu. Bu olay her aklıma geldiğinde, içimden ona teşekkür ederim. Fakat bir yandan da, beni bulduğu gün çocukluğumdaki o dik başlı halimle onu karşılasaydım annem ne durumda olurdu diye düşünürüm.”



“Bir erkekle tanışırken ismimi söylemekten çekinir miyim? Yıllarca gördüğüm terapilerin bana gösterdiği en önemli şey; erkeklerde babamı arıyor olmamdır. Bu nedenle ismimi söylerken karşımdaki insanın gözlerimin içine bakıp “Ama cidden zeytinsin.” demesini beklerim.”



“İş hayatı için ciddiyetsiz bir isim midir? Orta yaş üzerindeki erkek yöneticiler şefkat gösterilmesi gereken biriymişim gibi davranırlar. Orta yaşlı kadınlar, kuşaklarının o burnu yukarıda özelliklerinin hakkını verecek şekilde, ismimi her duyduklarında bana küçümsemeyle bakarlar. İş arkadaşlarım için en sevimsiz günde bile ortamı neşelendirecek malzemedir ismim. Çaycımız, temizlikçi teyzemiz ise nedenini açıklayamadıkları bir yakınlık hissederler bana karşı. Sanırım zeytinin fakirlik simgesi olmasından dolayıdır bu. ”.



“Bana sorulsaydı ismimi ne mi koyardım? Sevgi olurdu ismim. Babam bana saklı gizli “Zeytin’im” demek yerine “Sevgi” diye haykırabilirdi. Çocukken hep sevgiyi arardım acaba ona benziyor muyum diye. Arkadaşlarım sevgi koymak zorunda kalırlardı eşyalarımın arasına. Gözlerimden düşen damlalar acı yerine sevgi yüklü olurdu. Bir erkekte hiçbir zaman bulamayacağım babamın bakışlarını aramak yerine, onun kalbine bakardım sevgimle hızlanıyor mu diye. Ciddiyetsiz fakat mutlu olduğum bir iş tercih ederdim belki.”



“Bununla ilgili söylemek istediğim başka bir şey var mı? Benim adım Zeytin’dir. Ve Zeytin, seçemediğim ama sahiplenmeye çalıştığım şeylerden sadece biridir.



Naciye Kavas

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Her gezdiğimiz yer bir yeni başlangıç yeni insanlar yeni hayatlar mutluluk demek .. çok güzel olmuş canım yazın ellerine sağlık
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.