Evlenip yuva kurmak birçok insanın en büyük hayali... Eş seçimi ise hayatımızdaki belki de en önemli karar... Evlilik kararı vermeden önce "Partnerimi nasıl iyi tanırım? Evlenmeden önce nelere dikkat etmeliyim?" şeklindeki sorularınız için evlilik ve çift terapisti, Psikiyatrist Dr. Gülcan Özer, şunlara dikkat etmenizi öneriyor.


Yurt dışında birçok çift evlenmeden önce terapiste gidiyor... Bu durum bizde de artık yavaş yavaş yaygınlaşıyor. Benim şahsen evlenmeden önce “Ne dersiniz, biz evliğe uygun muyuz?" ya da "Evlendiğimiz zaman ortaya çıkabilecek dertler nedir? Ne gibi sorunlarla karşılaşırız” diye soran çiftler görmüşlüğüm var. Bu sorunun ne yazık ki çok keskin bir cevabı yok. Bir tek şey söyleniyor bununla ilgili: "Karşınızdakini değiştirme ve dönüştürme fanteziniz varsa ilişkinizin başı beladadır."


Ezcümle partneri dondurun ve eğer istiyorsanız alın istemiyorsanız almayın. Bu, evlenmek üzere olduğunuz kişi değişmeyecektir, yedisinde neyse yetmişinde de o olacaktır demek değil. Fiziksel, ruhsal, davranışsal, duygusal değişiyoruz, dönüşüyoruz, iyi yahut kötü... Mutlak bir biçimde herkes değişir, dönüşür fakat bu sizin zihninizdeki proje kıvamında olmayabilir. Yani evlenme arzusu ya da hayali içinde olduğunuz kişi aynı zamanda sizin bir projeniz ise evlenmeyin. Bu çok kıymetli bir mesele. Olabildiğince kendi biçimiyle dondurun, sevin, alın. Ne kadar az değiştirme hayalinizin olduğu malzeme var ise o kadar doğru demektir hikâye...


Bir diğer mevzu ise değişim talebi bünyenin kendisinden gelmedikçe temkinle karşılayıp yabancı kabul buyuruşudur... İnsan canlısı kendi yolculuğunu yaşarken kabul edilmek, onaylanmak istiyor. En çok da partnerden istiyor. Tam da bu noktada partner değiş diyor; yoksa sevmem, onaylamam, takdir hiç etmem... İşte gümbürtü burada kopuyor, bir grup ahali "Uyum her şeydir" diyor, kimliğinden vazgeçmeye oynuyor; diğer grup ise direniyor olağan evrilme sürecini bloke ediyor. İkisi de fena...


Evlenme nedenimiz boşanma nedenimiz olabiliyor…


Evliliğe uygunluk… Zor soru... Hem birbirinden ayrıksı evlilikler var hem de insanların öncelikleri değişiyor. Dert burada aslında... Bir zamanlar evliliği birbiri için çok uygun olan iki insan bir zaman sonra çok uygun olmaz bir hale gelebiliyor. Yani kendisi için daha önceleri anne-kadın isteyen, kendini daha derleyip toplayan bir kadın isteyen adam bir süre sonra diyor ki "Ben kadın gibi bir kadın istiyorum." Ya da çok canlı, çok hareketli bir adamla hayatını daha iyi sürdürebileceğini düşünen bir kadın bir süre sonra diyor ki; "Hiç eve girmiyor." Çok geleneksel söylemlerden biri de şudur: "Sıklıkla evleniş nedenimiz bir süre sonra boşanma nedenimiz olur" yani adam hareketli diye evlenirsin sonra eve girmiyor diye boşanırsın... Önceliğiniz değişmiştir, ihtiyacınız azalmıştır. Hikâyenin bir diğer ayağında evliliğin sosyal bir kontrat olduğunu da fark etmek gerekiyor.


Bu coğrafyada insanlar aynı zamanda birbirlerinin aileleriyle de evlenirler. Bu sadece fiziksel olarak bir arada olma hali değildir. Aile dinamiği ve kültürüyle de evlenirsiniz. Buradaki denklemi doğru okumak lazım. Belki evliliğe uygun olmak konusunda sadece partnerlerin hazır olmak mevzusuna, partnerlerin birbirine uyumuna değil aynı zamanda da bu bilginin özümsenmiş oluşuna da bakmak gerekir.


Evlilik; analı, babalı, dayılı, amcalı, halalı kocaman bir koloni halidir. Böyle bir hikayedir. Bu coğrafyada hangi sosyal grupta olursanız olun bu alandaki dertler duygusal olarak evliliğin önündeki önemli engellerdendir. Hepimizin içinde köken ailemiz tarafından onaylanma ve sevilme isteği vardır ve bu neredeyse bizim sevilişimizin ispatıdır.







Bu coğrafyada 10 yıldır sevgili olmakla ondan sonra evlenmek arasındaki iddialı farklar vardır. 10 yıldır aynı evde de yaşıyor olabilirsiniz. Gelip şunu diyor çift: "Biz 5 yıldır sevgiliyiz, 3 yıldır aynı evde yaşıyoruz, 6 ay önce evlendik ve her şey darmadağın oldu." Evlilik insanın kendi alt kültüründeki bilgileri çıkarır. Şunu der mesela: "Sevgilim evlenmeden önce annesini hiç aramıyordu şimdi annesi çok önemli bir kimlik haline geldi." Evlendiğiniz vakit artık başka bir ailenin adamı olursunuz ve köken ailenizden ayrılmışsınızdır, bir sürü suçluluk ve ilişkisel derdiniz güncellenir.


Dolayısıyla anneyle ya da diğer ebeveynle kurulan ilişkiyi daha önemsemeye başlarsınız. Bunların hepsi fena değil, sağlıklı da aynı zamanda... Fakat bu coğrafyadaki evliliğin tarifinin iyi okunması gerekiyor. Her evlenenin partnerinin ailesiyle can ciğer kuzu sarması olması gerekmiyor. Ama bu coğrafyada evliliğin bir alt dinamiği var ve bu dinamik köken aileleri de içerir, bunlarla kurulan ilişkileri yönetme becerisine sahip olmak evliliğe hazır olmaktaki en önemli unsurlardan biridir. Bir minik dip not partnerinizin köken ailesi ile ondan bağımsız ayrı ilişki kurun.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.