Annelik, yüzyıllardır kutsal bir rol olarak yüceltilse de, kadınların bu rolü üstlenirken yaşadığı zorluklar çoğu zaman görünmez kılınıyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar, annelerin ruh sağlığında dikkat çekici bir bozulma olduğunu ortaya koyuyor. Bu bozulma sadece bireysel veya biyolojik nedenlerle değil, sistematik ve toplumsal koşullarla da ilişkili. Düzenli destek, bakım emeğinin paylaşımı ve ruh sağlığı hizmetlerine erişim olmadan, anneler yalnızlaşıyor ve tükeniyor.


2025 yılında JAMA Internal Medicine dergisinde yayımlanan bir araştırma, 2016’dan 2023’e kadar ABD’deki annelerin “mükemmel” ruh sağlığı bildirme oranının %38,4’ten %25,8’e gerilediğini gösterdi. Aynı dönemde “orta veya kötü” ruh sağlığı bildirenlerin oranı ise %5,5’ten %8,5’e yükseldi.


Bu eğilim tüm sosyoekonomik gruplarda gözlense de, en büyük düşüş düşük gelirli, eğitimsiz, bekâr veya sigortasız çocuk sahibi annelerde görüldü.


Çalışmanın yazarları, bulguların hamile ve üreme çağındaki kadınlarda ve genel ABD yetişkin nüfusunda depresyon ve anksiyete oranlarında belgelenen artışlarla tutarlı olduğunu belirtiyor: "Bulgularımız, bazı bilim insanlarının, anne ölümlerinin kadın sağlığı açısından genel anlamda bir tehlike arz edebileceği yönündeki iddiasını destekliyor."


Yazarlar, ruh sağlığındaki bozulmanın kesin nedenlerini ortaya koymak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Ancak öne çıkan teorilere göre, ruh sağlığı hizmetlerine erişimin kısıtlı olması, sosyal izolasyon, madde kullanım bozukluklarında artış ve enflasyondan ırkçılığa, silahlı şiddetten iklim krizine uzanan geniş çaplı stres etkenleri bu durumun başlıca nedenleri arasında yer alıyor.



Türkiye’de de anneler mutsuz

Türkiye’de yapılan kapsamlı bir derleme ve meta-analiz çalışması, doğum sonrası depresyonun (postpartum depresyon) ülkede ne kadar yaygın ve derin bir sorun olduğunu gözler önüne seriyor. 2017–2023 yılları arasında yürütülen 34 araştırmanın bir araya getirildiği çalışmaya göre, Türkiye’de doğum sonrası depresyon riski taşıyan annelerin oranı %17,8. Pandemi öncesinde bu oran %16,3 iken, COVID-19 pandemisi sırasında %20,2’ye yükseldi. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmasa da artış dikkat çekici.


Araştırmada öne çıkan çarpıcı bir başka nokta ise, depresyonun sadece bireysel ya da biyolojik değil, çok sayıda toplumsal ve yapısal faktörle ilişkili olduğu. Depresyon riski; düşük gelir, sosyal destek eksikliği, şiddet öyküsü, eş ile sorunlar, istenmeyen gebelik, emzirme güçlükleri, pandemi dönemindeki yalnızlık gibi birçok etkenle artıyor. Kadınlar çoğu zaman hem bedenlerine hem de duygularına yabancılaştıkları bir süreçte, yeterli desteğe erişemeden yalnız bırakılıyor.


Araştırmacılar, özellikle doğum sonrası dönemde kadınların ruh sağlığını korumaya yönelik hizmetlerin yaygınlaştırılması ve risk altındaki gruplar için erken tanı, destek ve bakım mekanizmalarının geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Türkiye’de annelerin “iyilik hali” hâlâ yeterince konuşulmayan, ancak toplumsal sağlığı doğrudan etkileyen bir mesele.


Eş desteği yoksa depresyon riski üç kat artıyor

Manisa’da yapılan bir saha araştırmasında her dört anneden birinde doğum sonrası depresif belirti saptandı. Bu belirtiler en çok düşük eğitim, geniş ailede yaşama, geçmiş depresyon öyküsü ve eş desteğinin azlığı ile ilişkiliydi. Özellikle “eş desteği yok” diyen annelerde depresyon riskinin neredeyse üç kat arttığı belirlendi. Başka bir çalışmada ise, annelerin yüzde 24’ü bebek bakımında kendini yalnız hissettiğini, yüzde 14’e yakını ise tamamen yalnız olduğunu belirtti. Bu yalnızlık duygusu, annenin kendini güvende hissetmesini doğrudan etkiliyor ve depresyon riskini artırıyor.


Bir diğer önemli bulgu, geniş ailenin her zaman koruyucu etki göstermediği. Bazı durumlarda kalabalık hanelerde yaşamak, destekten çok çatışma ve baskı yaratabiliyor. Özellikle genç yaşta evlilikler, istem dışı gebelikler ve fiziksel şiddet öyküsü, annelerin ruhsal kırılganlığını artıran önemli faktörler arasında yer alıyor.


Pandeminin global etkisi: Ruhsal çöküş

COVID-19 pandemisi, anneler için yalnızca bir sağlık riski değil, aynı zamanda yoğun bir yalnızlık ve stres dönemiydi. Pandemi sırasında Türkiye’de yapılan bazı çalışmalarda postpartum depresyon oranı yüzde 56’ya kadar çıktığı görüldü. Aynı dönemde annelerde travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin yaygınlaştığı, uyku sorunları ve suçluluk duygusunun arttığı belirlendi. Özellikle çalışan anneler, evden çalışma ile çocuk bakımını aynı anda yürütmeye çalışırken tükenmişlik yaşadı.


Türkiye’de yapılan tüm araştırmaların ortak noktasına bakıldığında, annelerin ruh sağlığını bozan şeyin annelik deneyiminin kendisi değil, sistematik yalnızlaştırma, destek eksikliği ve sosyoekonomik baskılar olduğu görülüyor. Ücretsiz ruh sağlığı desteğinin yaygınlaşmaması, doğum sonrası takiplerin yetersizliği ve annelerin yükünün görmezden gelinmesi bu süreci ağırlaştırıyor.


Oysa uzmanlara göre erken tanı, yeterli sosyal destek ve bakım emeğinin paylaşımı, annelerin ruh sağlığını korumada hayati rol oynuyor. Ruh sağlığı, bir lüks değil; anne-bebek sağlığı kadar temel bir ihtiyaç. Anneliğin kutsallığına atıf yapmak yeterli değil, kadınlara yüklenen bu kutsallığın karşılığında gerçek destek mekanizmalarının olması şart.



Kaynaklar: Sara Moniuszko. "Moms in the U.S. report large decline in mental health in recent years, study finds". Şuradan alındı: https://www.cbsnews.com/news/moms-decline-mental-health-study/. (27.05.2025).

"Pandemide doğum sonrası depresyon oranı arttı". Şuradan alındı: https://gelisim.edu.tr/tr/gelisim-haber-pandemide-dogum-sonrasi-depresyon-orani-artti.(09.11.2021).

Semiha Baykal, Ayşe Karakoç. "Doğum Sonrası Dönemde Depresyona Yatkınlığın Güvenlik His Düzeyi ile İlişkisi". Şuradan alındı: https://dergipark.org.tr/tr/pub/johesam/issue/68740/981026. (30.09.2021).






YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.