Metro hattını uzatacaklarmış, bölge halkı iki durak için altı ay tartışmış. Caddeye yama yapmadan iki hafta önce binaların kapılarına duyuru asıyorlarmış. Çiftçilerin sokakları samana boğmaya, Avrupa Parlamentosu’nun iç avlusunda oturumlar sürerken herkesin dilediği şeyi protesto etmeye hakkı var. Dünyanın belki de en kritik hak davalarının görüldüğü mahkeme burada. Avrupa siyasetine yön verenleri ağırlayan kentte olağanüstü güvenlik önlemi yok. İçinde yaşayanların iki yüz metre arayla yan yana iki polis gördüklerinde “Ne çok polis var ortada” demeleri, üst üste iki gün iki meczubun insanların canına kast etmesinden ileri geliyor. Strasbourg’un Noel sebebiyle turist yüklenmesinden değil. Noel Pazarı’ndaki çöp kutularının metal kovaları çıkarılıp yerine naylon poşetler takılmış, o kadar.




1000. yaşını kutlayan Notre Dame Katedrali




Büyük caddelerdeki binalar, ara sokaklardaki iki ya da üç katlı evler ışıklı hortumlar dolanmadan zarifçe süslenmiş. Kent merkezinden nereye nasıl gideceğini planlayabilmek için bir Noel broşürü edinmek yeterli. Hangi noktadaki tuvaletin hangi saatler arası açık olduğu bile yazıyor. Noel geldiği için insanlar mutlular. 2 Ocak’a kadar bu mutluluk hali sürecek. “Noel sonrası depresyona girmiyorlar mı?” diye sorunca arkadaş gülüyor. “Yok” diyor, “sonra bahar için hazırlık yapacaklar. Sonbahara yakın bağbozumu var. Sürekli kutlayacak, mutlu olacak bir şey var.”




Yaşadığın yerden binlerce kilometre uzaklaşmak, okyanusta bir damla olduğunu hatırlatıyor. Yeryüzünde seninkinden farklı hayatlar yaşandığını ve dünyanın senin etrafında dönmediğini bir kez daha idrak ediyorsun.




Altına yoksullar için hediyeler bırakılan Kléber Meydanı'ndaki dev Noel ağacı


Hava soğuk. Gün içinde 1-7 derece arasında değişiyor. Noel tezgahlarında döneme özel bardaklara doldurulan sıcak şarap, ısınmak için en iyi alternatif. Neredeyse en yüksek yapı 1000. yaşını kutlayan Notre Dame Katedrali. Başını kaldırınca gökyüzünü görebiliyorsun. Kléber Meydanı’ndaki dev Noel ağacının altına yoksullar için hediyeler bırakılıyormuş. İsmini matbaayı icat eden Gutenberg’den alan meydan da her yer gibi kalabalık ama burada da hiç korna sesi duyulmuyor. Petite France’ta Ren üzerindeki restoranlarda oturmak da, nehrin kıyısında güneşi kovalamak da bir seçenek.


Her şeyin fotoğrafı çekilebiliyor. Oysa iyi hisleri ancak hafızanda saklayabiliyorsun. Tezgahlardan seçtiğin tatların sana hediye ettiği de bu hislerden işte.


24 Aralık akşamına kadar her yer kalabalık. Ertesi gün her yer kapalı. Orangerie Park’ta ve Robertsau Ormanı’nda bisiklet binen ya da yürüyüş yapanlar ise turist. Ren Nehri’nin karşı kıyısındaki Kehl’de açık bir kafe bulmak şans. Alışveriş için Almanya’ya geçmek günlük rutinin bir parçası Strasbourg’da ve Kehl de bu amaçla gidilen küçük bir sınır kasabası. Orta yerindeyken cep telefonunuza ülke değiştirdiğiniz mesajı gelen Avrupa Köprüsü’nden yürüyerek varabiliyorsunuz. Kehl’de ikamet edip Strasbourg’da çalışmanın yaygın bir durum olduğunu dinlerken insan kendi yaşadığı coğrayayı düşünüp tebessüm ediyor. En son yetmiş yıl önce savaşmış iki ülke söz konusu.


Noel’den iki gün sonra biraz daha hareketli sokaklar. Fransa’nın en güzel köyü seçilmekle gurur duyan, bağbozumu ve şaraplarıyla ünlü Riquewihr Köyü şaşırtıcı derecede canlı. Hemen hemen bütün dükkanlar açık ve köyün adının yazdığı hediyelik eşyalar da peynirler, kurabiyeler, kekler kadar çeşitli. Oysa yarım saat mesafedeki Kaysersberg’de sadece birkaç dükkan açık. Köyün ismi Almanya’ya geçtiğinizi düşündürüyor, ama tabelalara bakınca Fransa sınırları içinde kaldığınızı anlıyorsunuz.




Fransa'nın en güzel köyü seçilen Riquewihr'deki Noel Pazarı'nda bir peynir tezgahı


Alsace bölgesindeki kasaba, cadde, isimleri de eskilerin hala konuştuğu dil gibi melez.


Melez kasabalardan biri de Selestat ve burayı ilginç kılan, yakınlarındaki Koenigsbourg Şatosu. Eğitimci Ali Ekber Başaran, 1917’de Mustafa Kemal Atatürk'ün Şehzade Vahdettin’in beraberindeki heyetle Almanya’ya geldiğinde burada kaldığını söylüyor. Fakat henüz kayıtlarla kesinleştirilmemiş bu bilgi.




Heidelberg'de Noel Pazarı'nın uzaktan bir görünümü


Alsace bölgesinin en etkileyici yeri Colmar dense abartılı olmaz. Kanallardan ötürü Küçük Venedik benzetmesi yapıldığı için değil. Colmar tam olarak şöyle hissettiriyor: Sanki gözlerinizi kapatmışsınız ve açtığınızda kendinizi birkaç yüzyıl önceyi yaşayan bir kasabada bulmuşsunuz. Nasıl yapıldıysa öyle kalmış, makyajla sıvanmamış ama fazla köhnememiş de. Colmar “Alsace’ın şarap başkenti” olarak anılagelmiş ama şimdi bu mevzuya fazla giremiyoruz.


Şaraba dair basit birkaç laf edememek düşük yoğunluklu bir tutsaklık hissi uyandırıyor. Fakat bu his, Almanya’ya uzanıp Heidelberg’de bir birahaneye çöküp taze bira çeşitlerinden denemenizi tavsiye etmeye de engel değil.


Yazı: Perihan Özcan - pozcan@hthayat.com

Fotoğraflar: Alper Tunga Çatal










Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir ataturk'un alman-prust imparatoru wilhems kayzer'in daveti ile 17 aralik 1917'de haut-koenigsbourg satosunda bulunan osmanli heyeti içinde yer aldigi kesin. satonun onur defteri belirtilen tarihte ataturk tarafindan imzalanmis. bu bilgileri fotograf ve film çekimi ile tesbit ederek kamuoyunun bilgisine sundum. ayrica heyette 6 ay sonra padisah olacak vahdeddin de yer aliyor. ali ekber basaran
    CEVAPLA
  • Misafir bu yazı bana orta okuldaki türkçe derslerini hatırlattı okuduğu gezi yazıları beni o diyarlara götürürdü bu yazıda da bana bunu hissettirdiğiniz için teşekkür ederim.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.