Köşedeki çiçekçi

Bizim sokağın caddeyle birleştiği köşede bir çiçekçi durur. Şehrin diğer birçok sokağında da olduğu gibi. Yaz kış dizer çiçeklerini iki basamaklı platforma, bekler başında...


Çiçekler nasıl mevsimlere göre değişirse çiçekçi de değişir onlarla birlikte. Hatırlıyorum bundan çok yıllar önce, ben daha küçük bir çocukken dişleri dökük, kavruk tenli, başı yazmalı bir teyzeydi çiçekçi…


O zamanlar annem hayattaydı… Çiçekçi kadın iki oğlunu getirirdi yanında bazen. Kar kış, güneş, sıcak demeden otururdu köşesinde. Bazen piknik tüpte çaydanlık olurdu. Hava soğuksa bir tenekenin içinde çalı çırpı yanardı.


Günde birkaç buket çiçek satar; o da pazarlık kıyamet… Nedense insanlar Çingene çiçekçilerin söylediği fiyata inanmaz, hep daha azını vermeye çalışırlar… Dört lira dese ikiye, iki lira dese 50 kuruşa almak isterler çiçekleri… Ne de olsa Allah’ın çiçeği; bu kadar etmez diye düşünür herhalde alanlar… Oysa o para sadece o çiçeğin değil o çiçekçinin beklemesinin bedelidir.


Ben daha küçüktüm annemi kaybettiğimde. Dişsiz çiçekçi başsağlığı dilemişti bana… Annem tüm esnafla olduğu gibi onunla da arkadaşlık ederdi. Annem gittikten sonra çiçekçi kadın da çok durmadı… Depremde Yalova’daymış, göçük altında kalmış.


Sonra büyük oğlu ve gelini sürdürdüler çiçekçilik geleneğini. Tepesinde damı, kapanacak kapısı olmasa da onları dükkânı sayılırdı o köşe. Anne gidince çocuklar devralmıştı işyerini.


Yaşça benden daha küçük olduğunu bildiğim oğlu ortada gözükmedi senelerce. Geçen günlerden birinde baktım gelmiş, oturmuş köşesine sessizce. “Sen eskiden de buradaydın değil mi?” dedim. “Ben çocukluğumdan beri buradayım” dedi. Sonra bir dal zambak verdi oğluma. “Al” dedi, “Sana sabah hediyesi.”


Uzay da, abi ona bir şey verdi diye sevindi ama o güzelim zambakla yerleri süpürmeyi seçti…


Dişsiz çiçekçi ve büyük oğlu ve gelini ve küçük oğlu… Onlar o köşede duruyorlar. Duvarları yok, rahatça oturacak bir yerleri yok, kışın kalorifer, yazın klimaları yok, önlerinde bilgisayar yok, masa yok. Çiçeklerin saplarını kesiyor, sularını yeniliyorlarsa da onları tüm gün meşgul edecek bir eylemleri yok… Önlerinde gürültülü bir cadde akıp geçiyor. Sadece duruyorlar.



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.