Evet, maalesef bugün son gün. Kaç film izleyebildiniz? Festivalin 33., Türk sinemasının 100., Akbank’ın festivale verdiği desteğin de 10. senesiydi. Bu vesileyle Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı Genel Müdürü ve Avrupa Kültür Vakfı Başkanı Görgün Taner’le buluştuk. Atlas Sineması’nın canım kırmızı koltuklarında yaptık röportajı. “Yıkılmasın” diye uğraştığımız diğer sinemaları anarak.

- 10’uncu seneye özel bir çalışma yapıldı Akbank Galaları’nda...

Hakan Binbaşgil: İzlediğimiz filmlerden çok etkileniyoruz. Bu yüzden bu sene sinemaseverlerin nabzını tutmak istedik. Akbank Galaları’nda izleyicilere teknolojik bir alet bağlayarak kalp atışlarının hızını ölçtük. Bu çok yenilikçi bir çalışma.

- Sizin hayatınızı etkileyen filmler hangileri?

H.B.: Guguk Kuşu, Jack Nicholson’ın.

Görgün Taner: Bir tahminde bulunayım mı? Muhtemelen Amarcord filminden de çok etkilenmişsindir.

H.B.: Doğru, o çok etkileyiciydi. Sayabileceğim çok film var.

G.T.: Benim de çok ama biraz daha yönetmen filmleri olarak ayırabilirim. Mesela Fellini filmleri, Woody Allen filmleri beni çok etkiler. Zamanında Tarkovsky’nin filmlerinden çok etkilenmiştim. Ama “En çok” dersen “Amarcord” derim nedense...

- Film festivalinde ilk gittiğiniz filmi hatırlıyor musunuz?

G.T.: İlk film festivalinde, 33 sene önce, Kent Sineması Koordinatörü olarak işe başlamıştım. O yıldan Basileus Dörtlüsü’nü hiç unutmam.

- İKSV ve Akbank işbirliği nasıl başladı?

H.B.: Türkiye’nin kültür-sanat anlamında zenginleşmesinde İKSV’nin önemli bir rolü var.

Akbank, kültür-sanata çok önem veren bir kurum, biliyorsunuz. 10 yıldır Uluslararası İstanbul Film

Festivali’ne destek veriyoruz ama İKSV ile ortak başka çalışmalarımız da var.

G.T. : Akbank, İKSV’nin ilk kuruluşundan beri destekçisi. Kültür ve sanat sektöründe bu şekilde kaynak ayırmak, takdir edilecek bir şey.

H.B: Bu sene, Türk sinemasının 100. yılı olması sebebiyle iki kurum için ayrıca önemli bir sene.

- Geçtiğimiz 10 yılda özel sektörün kültür- sanata desteği nasıl gelişti?

G.T.: Özel sektörün yanı sıra kamu tarafından da desteklenmesi çok önemli. Türkiye tabii ki 10 sene evvelki Türkiye değil. Gittikçe gelişiyor. Kültür-sanat anlamında çeşitlilik ve hareketlilik artıyor. Dolayısıyla kamunun bu alanda ayırdığı kaynakların da artması gerekiyor.

H.B.: Akbank özelinde, yatırımlarımız artıyor. Mümkün olduğunca kültür ve sanatı tabana, özellikle genç kesime yayma gayretindeyiz. Örneğin geçtiğimiz sene 24. Akbank Caz Festivali’ni 11 şehre ve 19 üniversiteye götürdük. İstanbul dışına çıkmak önemli.

- Festivalde rekorunuz kaç film?

G.T.: İlk festivalde bütün filmleri izledim, bana sorma. Yakın zamanda tabii ki zaman açısından kısıtlandığım için daha az izliyorum ama 14-15 film izlediğim oldu.

H.B.: Biz ailecek 12 kadar filme gitmeye çalışıyoruz.

Festivalle ilgili bir rutininiz var mı?

G.T.: Azize (Tan) ve Kerem’den (Ayan) kopya çekip filmleri seçiyorum. Bir de müzik ve yemekle ilgili filmleri seçmeye çalışıyorum. Beyoğlu’na film için geldiğimde, daha çok tadını çıkarıyorum. Gezegen Sahaf’ın cumartesi müzayedelerine gidiyorum. Esnaf lokantalarında yemek yemek tabii değişmez bir şey.

H.B.: Eşim kitapçık geldiği gibi çalışıyor, iyi de bir sinema izleyicisi. Tabii Beyoğlu’ndan keyif almak da vazgeçilmez bir rutin.

- Festival filmlerine eskiden burun kıvrılırdı. “Anlaşılmayan filmler” gözüyle bakılırdı. Şimdi bilet bulamıyoruz.

H.B.: Her sene yaklaşık 150 bin seyirci oluyor. Herhangi bir sanat faaliyetinde rekor sayılabilecek bir rakam bu. Bilet bulunmuyor. İKSV’nin güzel, kaliteli filmler seçmesinin sonucu bu.

G.T.: Film festivali ekibinin, Azize Tan’ın, Kerem Ayan’ın, Berna Özdemir’in ve geri kalan arkadaşlarımızım başarısı bu tabii.

Röportaj: Heja Bozyel