Neden acı çekmeyi bu kadar çok seviyoruz biz?

Neden etrafımızdaki güzel şeyleri bastırmakta bu kadar ustayız?


Halbuki güzel şeylerin varlığı, kötü olaylardan çok daha fazla. Ama biz nedense bu olaylara takılır kalırız. Kurarız kafamızda. Küçük bir karıncayı, kocaman bir dev yapana kadar uğraşırız. En sonunda da kendi yarattığımız bu dev karşısında ezilip kalırız. Bazen kavga etmeye çalışırız bu devle. Her bir kavgamızda bu dev biraz daha büyüyor halbuki. O devi oluşturan da, büyüten de biziz.


Ben bardağın boş tarafını gören kısımdandım. Her şeyin en kötüsünü düşünür sonra da bunları kafamda büyütür, büyütür dururdum.


Sonra da bu kurduklarıma kendim inanır biraz daha üzülürdüm.

Birçok konuda elim ayağım uyuşur, hatta beynim karışırdı benim.

Her hamileliğimde biraz stresliydim ben.


"Ya bir şey olursa" sorusu benim 9 ayımı benden çaldı aslında hiç farkında olmadan. Ben de korkularıma altın tepsiyle sundum kaygılarımı.


Ve bir gün benim başıma o hep korktuğum şey geldi. Karnımda ağrılar vardı. Olacakları fark ettim hep de, anlamamazlıktan geldim. O düşündüğüm olumsuzluk ve o acı benim de kapımı çalmıştı ama inkar ettim. Benim başıma neden gelsindi ki? Neden bebeklerimi kaybedeyim?


Bundan önceki hamileliklerimde evham yapmıştım ben. Gerçek olamazdı bu sefer. Yani bu gerçek beni bulamazdı. Gayet sağlıklı bebekler doğurmuştum ben.



Ama iki gün sonra hafiften kanamam da başlamıştı. İkizlerim beni bırakıp gidemezdi. Ama gittiler! İkizlerim gitti. İster cenin deyin, ister başka bir şey. Onlar benim canımdı.


Gittikleri zaman benden de kocaman iki parça götürmüşlerdi. Canımdan parçalardı bunlar. Ve ben bu acıyı devleştirdikçe devleştirdim.


En sonunda yanımdaki üç çocuğumu bile görmez oldum. Bu devin altında o kadar çok ezildim ki, etrafımdaki güzelliklerin farkına bile varamadım. Nefes alamadım.


En sonunda bir hamleyle bu devi yenmeye karar verdim.


İşte o zaman anladım ki, aslında benimle olan güzelliklerin sayısı acılarımdan daha fazlaymış.



Yeni kararlar almaya başladım. Öyle büyük radikal kararlar da değildi bunlar. Basit kararlar. Arada zorlanmıyorum dersem kendimi kandırmış olurum. İlk önce bardağın diğer tarafından bakmaya başladım.


Bardağın diğer tarafında üç harika çocuğum ve eşim vardı. Bu tarafı bana daha da mutluluk veren tarafıydı. Daha sonradan Meera da eklendi bu mutluluğumuza.


Artık devleştireceğim şeyler de değişti. Etrafımdaki güzellikleri devleştirmeye başladım. Basit şeylerden mutluluk duymaya başladım. Ben tarafımı değiştirince etrafımdakilere yansıdı bu, ilişkilerime de.



Üzerine bir de Nil Karaibrahimgil’in Bir Kelebeğin Hayat Sırları kitabını başucu kitabım haline getirince değmeyin keyfime.


Ben artık farklı bir benim. Tabii ki acılarım var… Tabii ki ütopyada yaşamıyorum. Ama benim bir tek hayatım var. Ve ben bunu boşuna harcamak istemiyorum. Etrafımdaki güzellikleri, mutlulukları abartmaya ve küçük şeylerden mutlu olmayı hayatımın felsefesi haline getirdim.


Ben kendi devlerimi değiştirmeye başladım. Birçok şey de bununla beraber değişmeye başladı.


Devlerinizi değiştirmeye ne dersiniz?




Tuba David


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Harika bir yazi.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.