Eşim narsist

Merhaba Yeşim Hanım,


Her hafta Salı ve Cuma günleri (arada fark gösterebiliyor tabi ki) yayınladığınız yazılarınızı düzenli takip ediyorum. Hep kendi kendime "Benimki de dert mi?" diyorum. İyi kötü 15 yıllık evliyim. Eşim çok ciddi iletişim sorunları olan biri. Sadece benimle değil; çocuklarımızla, iş arkadaşlarıyla, kendi ailesiyle, bakkalla, kasapla, manavla, uçan kuşla, kaçan kediyle, daldaki elma ile her şeyle, herkesle bir derdi var. Üzüm yemek değil bu derdi, bağcıyı (genelde ben oluyorum bu bağcı) dövmek. Anlatamıyorum kendisine bunu bir türlü. Bana iltifat etmesini geçtim; beni yermesin yeter diyorum. O da olmuyor. Yapamıyor, beni başkalarının yanında küçük düşürmeden duramıyor. İlişkimiz ben iyiysem, takmıyorsam iyi gidiyor; benim canım enikonu sıkılmışsa kötü gidiyor. Ben kolay kolay kafaya takan biri değilim ama bazen gerçekten ağır laflar ediyor. O ise 15 yıldır gayet stabil. Kendi aile ziyaretlerimi onsuz yapıyorum. Ailecek görüştüğümüz sadece bir arkadaşımız var. Diğer her arkadaşımın ya kendileriyle ya da eşleriyle sorunlu. Çok sevdiğim bir yazar terapiste gönderdim zorla, yoksa boşanacağız diye tehdit ettim. Gitti bir kaç seans. Narsisizm teşhisi konuldu. İlaç aldı biraz. Çok pahalıydı psikoterapi, çok devam ettiremedik maalesef. Bilsem ki fayda görecek, paraya da acımazdım ya neyse... 45 yıllık sorun kaç seans ile aşılır ki? Başka da hiçbir sorunumuz yok. Bana karşı sesini yükseltmişliği yoktur; amma velakin laflarının balyoz etkisi var. Ben mi büyütüyorum acaba Yeşim Hanım? Kaprisli miyim acaba? Terapiye benim mi ihtiyacım var? Selamlar & Sevgiler...


Yeşim Tijen'in yanıtı;


Yaşamanın kesik bir yerinde uzun uzun


Deli bir adam savruk bir kız


Bir duruma bağlarlardı kendilerini


Var bilinen sürüp gidecek sanılan


Merhaba sevgili okurlar,


Sanmak .. Öyle olacağına inanmak. İnanmak... Bu kelimede hem umut hem umutsuzluk var. Siz de sanıyorsunuz ki bu evlilik böyle sürer gider, kaderimse çekerim. Bir yere kadardır çekmek. Aklı çalışanın aklının yanına vicdanını da katanın ömür boyu çekmesi pek doğal değildir sevgili okurum. Sonunda "yeter" noktasına hayat insanı getirir. Yazdıklarınızda yaşamınızın, önceliğinin eşiniz olduğunu gördüm. "Bu durum karşılıklı olarak yaşanıyorsa sorun teşkil etmez ama karşılıklı değilse bir taraf diğer tarafı her şekilde sömürüyorsa, kendini size yük gibi taşıtıyorsa geride sağlıklı bir insan kalabilir mi?" diye sormak istiyorum. Bu "Yoksa benim mi tarapiye ihtiyacım var?" sorunuza bir yanıt olsun. Hani siz böyle sürüp gider bu evlilik sanıyorsunuz diye başladım ya sözlerime, siz aynı kadın olarak kaldığınızı ve kalacağınızı mı sanıyorsunuz? Değişim içindesiniz. Bana yazmanız değişimin sancıları. Daha da değişeceksiniz; düşünceleriniz, duygularınız değişecek. Herkesin kendine yaşadıklarına uyandığı bir an vardır. İnsan yaşamdan geçtikçe sandığından farklı; kendiyle karşılaşabiliyor. Yaşananlar, öğrenilenler acılardan çıkarılanlar, algılamalar kişisel ruhsal gelişimler veya eksilmeler, beklentiler, kabul etmemeler, umutsuzluklar, yeniden umuda sarılmalar insanı olduğu noktadan alarak farklı noktalara getirebiliyor. İşte siz de böyle bir sürecin içinden geçerken ama erken ama geç, yaşadıklarınıza uyanacaksınız.


Benim yazılarımı okudumuş ve okuduğunuz sorunlar karşısında "benimki de dert mi?" demişsiniz. Sizinki hiç azımsanmayacak bir dert yavrum. Eşiniz Narsist. "ben ben" diye diye yaşayan, hayatın kendi etrafında, kendi istediği şekilde dönmesini isteyen her şeyin hakkı olduğunu düşünen, kendini herkesten üstün gören, daha düşük statüdeki kişileri küçük gören, agresif eleştiriye karşı tahammülsüz olan, empati duygusu olmayan bir adam. Siz de böylesi bencil bir adama katlanıyorsunuz. Eşinizle ilgili mücadelede yalnızsınız. Etrafınızdaki insanları yok ettiği, hep sorunlar çıkarttığı için yalnızsınız ve eşiniz kendisinden memnun ki yarattığı sorunları çözmek konusunda on beş yıldır bir gıdım yol alamamış. Sizd e bugüne kadar o sorunların içinde kartopunun yuvarlanarak çığa dönüşmesi gibi yuvarlanmaktasınız. Kartopu küçücük değil mi ama yuvarlanırken topladığı karlar onu çığa dönüştürüyor. On beş senede yüreğinizde ne çok şey toplanmıştır.


O ruhunuzda birikenlerle eşinizin geçimsizliklerini, huysuzluklarını taşımaktan, yaşadığı sorunları yok saymaktan yorulmuş bir kadın var mailinizde. Kendine bile itiraf etmekte zorlanan bir kadın. Bu var olan ve sizin yok saymaya çalışarak örttüğünüz sorunları daha ne kadar halının altına süpürebileceğinizi sanıyorsunuz? Bunları siz esprili bir dille dile getirmiş olsanız da oldukça ciddi sorunlar ve mailinizi okurken anlatımınızla beni bayağı bir güldürdünüz. Böylesi bir yaşamın içinde böylesi bir kadın olarak kalabilmeniz büyük marifet doğrusu. İnsan bazen mutlu olduğu için gülmüyor espri yapmıyor espri yaparak ya da gülerek mutlu olmayı öğreniyor, sizinki de öyle bir şey olmalı. Eşiniz için çocuklarımızla, iş arkadaşlarıyla, kendi ailesiyle, bakkalla, kasapla, manavla, uçan kuşla, kaçan kediyle, daldaki elma ile her şeyle, herkesle bir derdi var (Bu kadar güzel ifade edilir, harikasınız) Ağır laflar ediyor beni küçük düşürüyor başkada bir sorunumuz yok demişsiniz. Daha ne olsun? Bunların gerginliği size yeter zaten. Hayattan soyutlandığınızı göremiyor musunuz?Tabi ki bunları yine kendi içinizde öteleyebilir, yok saymaya devam edebilirsiniz. Unutmayın ki yok saydığınız kendinizsiniz. Bunu bugün değilse yarın anlayacaksınızdır. Her şeyin bir zamanı oluyor. Ben bu söze çok inanıyorum. Dayanma gücüne, yaşananları algılamaya, duyulan sevgiye ya da sevgisizliğe, umuda ya da umutsuzluğa dayalı olarak er yada geç bir sonuca ulaşılıyor. Tabi ki evlilikler kutsal. Bunca vermiş olduğu sıkıntıya rağmen eşinizi seviyor, hala bu evlilikle ilgili umut duyuyorsanız size pahalı da gelse eşinizi terapiye göndermelisiniz. Bu terapiler ve yanında ilaç desteği onun kendi sorunlarını fark etmesini sağlayabilirler. Bunu evliliğinize borçlusunuz. Böylece içinizde bir umudunuz varsa o umut ya yeşerir ya da solar. İfade ettiğiniz sorunlar dolayısıyla güzel sözler edemesem de sonunu güzel bitirmek istiyorum. Kırkbeş yaşındaki adam değişir mi demişsiniz ya; hayat insanların kendi yarattığı mucizelerle dolu. Doktorlarımız da bu mucizeleri gerçekleştiren, mucizelerin başkalarında oluşmasına yardımcı olan kişiler. Ben eşinizin terapi alması gerektiğine inanıyorum. Para bir kağıt parçası. Köpeğe versen yemez derler ya. Bir insanın ruhunu onarmak o kağıt parçasından önemli olmamalı yavrum. Sonrası dilerim iyilik, güzellik ve sizin gerçekten mutlu olarak kurduğunuz güzel cümlelerle dolu olsun.


Sevgiler sevgili okurlarıma...


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.


İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com






Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Eşiniz mutlaka psikiyatriste, sizler de bir evlilik terapistine gitmelisiniz. Zamanla değişimi çok iyi fark edeceksiniz.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.