Emzirme başarısı için kısa notlar

Gebelik dönemi, bir kadının yaşamında diğer dönemlerden oldukça farklı duygu ve düşüncelere sahip olduğu bir dönemdir. Bu döneme özgü duyguların başında, kimi zaman biri kimi zaman diğeri baskın olan heyecan ve kaygılar gelmektedir. Bu nedenle de anne adayı olmak, başlı başına ayrı bir serüven olarak değerlendirilebilir.


Henüz gebelik dönemindeki anneler, bebeklerini karşılamadan önce çeşitli hazırlıklar yaparlar; bebeklerinin odaları, giysileri, oyuncakları hazırlanır ve belki birkaç kitapla anne, “Annelik üzerine” bilgi edinmeye çalışır. Tüm bu çabalar ve hazırlıklar son derece eşsiz ve değerlidir. Ancak doğum sonrasında anne ve bebeğin gerçekleşecek olan ilk eylemleri emzirme konusu, çoğu zaman ihmal edilmiş ya da yanlış bilgilerle başlatılmış bir konu olarak anne ve bebeğin yaşamlarında yerini alabilir. Kimi anne emzirme başlangıcına biraz daha hazırken, kimi anne ise hazırlıksız başlayabilir. Aslında emzirme başlangıcı öyle enine boyuna bir hazırlık gerektirmez. Çünkü emzirmek normal ve doğal bir eylemdir.


Ancak, çağımızın en önemli sorunlarından biri olan “Hangi bilgi doğru?” sorunu, bizleri “Emzirme hakkındaki doğru bilgiler nelerdir?” sorusuna da götürür. Bu nedenle, öncelikle anne adaylarına emzirme üzerine kısa kısa bilgiler vermek doğru bir yol olabilir.


  • Henüz gebelik döneminde iken bir annenin emzirmeye dair istek duyması ve bu konuda hazırlanmış yararlı bilgilerin peşine düşmesi emzirme başarısı için önemli bir adım olabilir. Bu sayede anne, bebeğini beslemenin başka bir alternatifini düşünmeden sadece emzirmeye odaklanarak diğer şıkları rahatlıkla eleyebilir.

  • Eğer şartlar uygunsa, en ideali bir bebeğin doğumun hemen ardından annesinin memesine konmasıdır. Ancak maalesef pek çok sağlık uygulamasının bu yöntemi desteklemediği gözlemlenmektedir. Durum böyle ise, anne veya aile yakınları doğumdan sonra geçen süreyi takip ederek ilk yarım saat içinde bebeğin emzirilmesinin başlatılmasını talep edebilirler.

  • Doğum yapılan hastanenin bebeğin emzirilmesinin başlatılması, sürdürülmesi ve korunmasına ilişkin tutumu iyi gözlemlenerek bebeğin gereksiz yere mama ve biberonla tanıştırmasına izin verilmemelidir.

  • Doğum sonrası fotoğraf çekimleri, akraba ziyaretleri ve bunun gibi detaylar biraz ertelenebilir. Bu sayede anne ve bebek bir süre ten teması kurarak sadece emzirmeye odaklanabilirler.

  • Bebekler doğumun ardından ilk hafta kaçınılmaz olarak %10 civarında kilo kaybederler. Çünkü anne karnındaki bebeğin vücudunda biriken sıvı, doğumdan sonra vücuttan atılır. Sağlık uzmanları tarafından annelere bu kilo kaybının doğası anlatılmadığında çoğu anne bebeğinin sağlığı üzerine panikleyebilmektedir. Bu panik nedeniyle de anneler bebeklerine gereksiz takviye mama vererek, bebeğin alacağı anne sütü miktarından eksiltilebilirler. Oysaki bebeğin alacağı her damla anne sütü onun gelişimi ve bağışıklığının desteklenmesi için eşsiz niteliktedir. Bu nedenle, bebek ilk hafta %10 sınırının üzerinde kaybetmemişse ve genel kontrolünde mama takviyesini gerektirecek her hangi bir sağlık durumu gözlemlenmemişse ise mama takviyesi GEREKSİZDİR.

  • Doğum sonrasında gelen ilk süt kolostrum, hamileliğin ortalarında sentezlenmeye başlar ve doğumun hemen ardından bu ilk süt çoktan hazırdır ve bebek emdikçe de artacaktır. İlk günler gelen süt, bebeğin mide büyüklüğüne doğru orantılı olarak damla damla gelir. Kolostrum yoğun kıvamlı, sarı ve küçük miktarda bir süttür; dolayısıyla meme sıkıldığında fışkırırcasına akması beklenmemelidir. Kolostrumun salgılanma süreci doğumun ardından ilk 3-5 günlük süreçtir. Emzirme sıklığıyla doğru orantılı olarak zaman ilerledikçe anne sütü bebeğin ihtiyacını karşılayacak oranda artar.

  • Bir bebeğin aldığı anne sütünün yeterli olup olmadığını anlamak için çişli bez sayısına ve kilo alımına bakmak yeterlidir. Sadece anne sütü alan bir bebek günlük 15-30 gr arası kilo alıyorsa ve günde 5-6 kez her biri yumurta ağırlığında çişli bez çöpe atılıyorsa, bebeğin aldığı anne sütü miktarı yeterli demektir.


  • Emzirmenin ilk günlerinin kendine özgü birtakım zorlukları ve acemilikleri olabilir. Bunlara karşın anne kararlı ve istekli tavrını sürdürmelidir. Sözgelimi meme ucu travmaları, bir annenin emzirmekten vazgeçmesine neden olmamalıdır. ( Meme ucu travmaları)

  • Özellikle yaşadığımız toplumda annenin yakın çevresi, emzirme konusunda yanlış ve/veya eksik bilgiler eşliğinde baskıcı bir tutum sergileyebilmektedir. Böyle davranışlar karşısında annelerin kararlı tavırlarını sürdürmeleri oldukça önemlidir.

  • Emziren annelerin sıkça sordukları soruların başında, bebeğin emzirilme düzeninin nasıl olması gerektiği yer alır. Bir bebek annesini her istediğinde emmelidir. Buradaki temel kriter, bu emzirme aralıklarının gece saatleri dahil 2-3 saati geçmemesinin önemli olduğudur. Eğer bir bebek her yarım saatte bir meme istiyorsa annesi onu emzirmelidir. Çünkü bebekler sadece karın doyurmak için emmek istemez, aynı zamanda sevgi ve güven ihtiyaçlarını da tatmin etmek için memede olmak isterler.

  • Emziren annelerin sütlerini arttırmak amacıyla besin desteklerine ve süt arttırıcı içeceklere başvurdukları bilinmektedir. Oysaki annenin sütünü arttırmak için sık sık emzirmekten daha sağlıklı bir yol yoktur. Çünkü doğa gereği annenin vücudu sık emzirilen bebekten süt üretme sinyali alır ve vücut sık süt üretmeye başlar. Annenin sütü, bebeği emdikçe ve meme boşaldıkça artacaktır.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.