Dereler gibi gözyaşı aksın ister mi insan?

Sabahın 5'inde üç kadın gazeteci havaalanı yolundayız.


Şoförümüz Miraç Zeynep Özkartal (Milliyet), ikinci yolcu Melis Alphan (Hürriyet) ve ben...



6.20 uçağıyla Trabzon'a, oradan Rize'ye, oradan da Fındıklı İlçesi'ne varacağız.



Fındıklı'dan bizi almaya gelmişler.



Yol üstünde koyu mu koyu çaylardan yudumlamak için mola veriyoruz.



Karadeniz’e her gidişim böyle, yeşilin tonlarına bakmaktan kim ne diyor pek duyacak bir halde olamıyorum.


Böyle bir doğa yok!



Her yerden çiçekler, ağaçlar fışkırıyor.


Bu toprağın bereketine o kadar güveniyorum ki, bir gün seni beni dikseler toprağa iki güne hepimizde açar çiçekler...



Memleketin havası ağır mı ağır, ama Karadeniz'in havası mis!



Sağanak yağmur iki gün peşimizi bırakmayacak...



“Tam zamanı, geç bile kaldı…”



Geç kaldı dedikleri şey, bu sağanak yağmurlar…



Fındıklar toplanıyor, son çay sürgünü, yağmur gerek!



Bu sene değişmiş iklim, tanımadıkları bir kelebek gelmiş yemiş bütün yaprakları, sadece domatese dokunmamış.


Nedenini anlayamamışlar.


Viçe Fındıklı'nın eski ismi, burada bir festival var.



Bu yıl 3’üncüsü düzenlenen, Çevre, Kültür ve Barış Şenliği, Fındıklı'daki küçücük bir parkta, zaten burada yapılan bir sohbette filizlenmiş bu şenlik de...


Kazanlarda fasulyeler mısırlar kaynıyor. Kazanlar kaynarken masalar kuruluyor, hamsili ekmekler, lahana sarmaları tepsi tepsi parka geliyor.



Bu sefer fonda tulum ve horonun ayak sesleri…



50 aile hazırlamış yemekleri…


Nereye baksam Karadenizli kadınlar, hepsi aslan parçası, direniş besbelli onlardan başlıyor.



Yemekleriyle karnımızı doyuruyoruz, yolumuz vadilere doğru…



Bize nehirlerini, vadilerini gösterecekler.



Fındıklılılar Çağlayan ve Arılı derelerinin arasında yaşıyor ve bölgeye yapılacak HES'lere karşı çıkmak için yıllardır direniyor.


2007’de Çağlayan deresinde Paşalar HES projesiyle başlamış ilçenin mücadelesi…


Şu anda iki dere üzerinde 24 HES projesi var.



Ancak Karadeniz insanına ters bu işler…


Tepkileri nedeniyle de hiçbirine başlanmış değil!



Bu derelerde büyüyen insanların anlattıkları masal gibi...


Sabahları yüzlerini bu nehirlerde yıkayarak büyüyen insanlar, torunları da yüzünü nehirde yıkasın istiyor. 37 kilometrelik vadiye birkaç iş makinesi girebilmiş. Bu makineleri getirip koyanlar dereleri ıslah edeceklerini söylemişler.



Fındıklı halkının derelerden yazdıkları masallar kabusa dönmek üzere.


Üzgünler…


Derenin denize yakın yerlerine duvarlar örülmüş, sular durdurulmuş.


Bu duvarlar insanları insanlardan hayvanları da hayvanlardan ayırmaya çoktan başlamış. Taştan taşa atlayıp derenin karşısına geçen çocuklar yok artık.


Domuzlar yavrularını alıp karşı kıyıya geçemez olmuş. Farelerle yılanlar da buluşamıyormuş artık. Duvarın bir tarafında fareler, bir tarafında yılanlar artmış...


Balıklar yuva yapamaz olmuş. Eskiden yüzülen bu derenin suyu da taştan topraktan bulanıklaşmış. Dere kenarında çadırlarda yatıp kalkıp bu inşaatları durdurmaya çalışmışlar ama işte sonuç ortada...


"Bir çapa bile vurulamaz" dedikleri yerlerde şimdi iş makineleri besbelli yukardan gelecek bir telefonu bekliyor.



Fındıklı'da parkta karşımıza çıkan Melahat Teyze bize masalın sonunu anlatıyor: “İki kemik kalana kadar uğraşacağım. İstedikleri paraysa iki evim var satarım, oradan buradan toplar Başbakan’a gönderirim. Annesinin babasının ruhu için yeter ki bu dereleri bize bağışlasın. Beddualarım tutar benim. Her sabah kalkar abdestimi alırım, bedduaya otururum. Tövbeye gelsinler beni beddua ettirmesinler. Bu dereleri bize bağışlamazlarsa dereler gibi gözyaşı aksın herkesin evinde...”



Karadeniz’in insanı deniz deresi gibi çağlıyor, bir o kadar hırçın bir o kadar coşkulu…


Buranın insanı asi ama neye isyan ettiğini çok iyi biliyor.



Tanımadığımız topraklardaki Kızılderili hikâyeleri bize uzak, onlar atlarını bağlayıp geceyi bir dere kenarında geçiriyor.



Bir baksanız göreceksiniz, Karadeniz’de, çok yakınımızda bir dağın eteğinde ağaçlar her şeye rağmen yeşermeye, nehirler inşaatlara rağmen akmaya devam ediyor.



Asalet gücünü belki de asilikten alıyor.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.