Türk Eğitim Sistemi: Maymun ve Fili Ağaca Çıkma Becerileriyle Sınamak
Finlandiya’yı nasıl bilirsiniz? Soğuktur, genelde karla kaplıdır, saunaları vardır bir de dünyanın en iyi öğrencileri oradan çıkar… Dün Bahçeşehir Ünversitesinde katıldığım bir konferansta bir salon dolusu insan “Finlandiya Mucizesini” dinlemeye gelmişti… Finnish Lessons 2.0 kitabının yazarı Pasi Sahlberg, Finlandiya eğitim sisteminde nelerin olduğunu ve nelerin olmadığını anlattı…
Sahlberg’in anlattıklarına geçmeden önce bizdeki durumdan biraz bahsetmek istiyorum. (biliyorsunuz ya…):
Türkiye’de eğitim sistemi bir kaç senede bir değişir (beş, beş artı üç, dört artı dört artı dört).
Bir sonraki eğitim seviyesine geçmek için gereken sınavın harfleri sık sık değişse de (ÖSS, ÖYS, SBS, ÖSYS, LGS) olay genellikle çoktan seçmeli test düzeyinde kalır.
Türkiye’de on yılda beş kere milli eğitim bakanı değişir.
Türkiye’de öğretmenler ayın sonunu zor getiren gelir grubuna aittirler genellikle.
Öğretmen olmaları için atama beklerler; o atamalar da bazen gelir bazen gelmez.
Türkiye’de okullar hem ücretli hem ücretsizdir. Bin lira bağış yapılarak girilen devlet okulundan, senede 60 bin lira ücret alan okula fantastik bir ücret skalasında değişim gösterir. (Yani parayı veren düdüğü çalar)
Türkiye uluslar arası öğrenci başarısını karşılaştıran Pisa testlerinde 65 ülke arasında 45. Sıra civarındadır… (Ortanın da altı…)
Türkiye’de eğitim öğrenciyi standart kabul eder. Merkezden yönetilen bu sisteme göre bir maymun ile bir filin yeteneklerinin ağaca çıkma sınavı ile ölçülmesinde beis görmez.
Finlandiya 6 milyon nüfuslu bir ülke. Yetişkin nüfusun %90’ı eğitim sistemine güveniyor, eğitim sisteminden memnun… Peki bu nasıl olmuş? Bir kere kısa sürede olmamış bunu belirtmek lazım. Finliler eğitim sistemlerinde yapmak istedikleri reformu bundan 40 yıl önce başlatmışlar. Başka ülkeler kendilerine “2025’e kadar en iyi okulu yapmak” gibi hedefler koyarken Finliler hedeflerini “Her çocuk için iyi okul” diye belirlemiş ve 40 yılda bu hedeften hiç sapmamışlar… (Bizimki kadar değişken sistemler ülkesi için pek ütopik bir bakış açısı… )
Ülkenin sosyal yaşantısının eğitim başarısından ayrı düşünülemeyeceğini kanıtlarcasına ülkenin gelir eşitsizliği minimum düzeyde… Bizde zengin ile orta halli arasında bile koca uçurumlar varken Finlandiya’da zengin ile fakir arasında bile bu kadar uçurum yok. Sahlberg gelir dağılımındaki adaletsizlik düzeltilmeden eğitim sisteminde reform ya da iyileştirme yapmaya çalışmanın yararsız olduğu görüşünü dile getirdi… (ki katılmamak mümkün değil…)
Finlandiya’da okulların tamamı ücretsiz. Eğitimi temel insan hakkı olarak ele alan anlayışlarında bundan ücret talep etmek yasadışı kabul ediliyor.
Finlandiya’da kişiselleştirilmiş eğitim var. Okullar çok genel bir çerçevenin dışında kendi eğitimlerini kendi öğrencilerinin ihtiyaçlarına göre düzenliyor. İlk yıllarda temel konularda öğrenim gören çocuklar yaşları büyüdükçe ilgi alanlarına, becerilerine özel ders planları yapıyorlar.
Finlandiya’da öğretmenlik en prestijli mesleklerden biri. Öğretmenliğe baş vurmak için master dahil olmak üzere 6 yıllık bir eğitimi bitirmek ardından da (mesleki motivasyonuna kadar inceleyen) 3 aşamalı sınavdan geçmek gerekiyor. Sahlberg bu konuda şöyle diyor: “En iyisi olduğundan emin değilsek okulun yanına bile yaklaştırmayız…) Prestijli, profesyonel, zor elde edilen bir meslek olan öğretmenlik maddi karşılığını da layıkıyla bulduğu için Finli çocuklar güvenli ellere emanet…
Bir de Salhberg’in “Equity” dediği prensip var. Adaletlilik diye de çevirilebilecek bu kavrama göre öğrencinin sosyal altyapısı ne kadar zayıfsa (ekonomik durum, anne babanın eğitim durumları vs gibi kriterler) o öğrenciye o kadar destek ve kolaylık sağlanıyor… (Parayı veren düdüğü çaların tam tersi)
Çocuğu iki sene sonra okula başlayacak endişeli bir anne olarak Finlandiya sistemine hayran kaldım… Bu konuda konuşulacak daha çok şey var… Lakin şunu görmek lazım: Eğitim sistemi sosyal düzenden farklı düşünülemez… Biri eğri dururken öteki doğrultmak olası değildir.
YORUMLAR