İnsana sevgilisini anımsattığı kadar, hayatındaki romantizm yoksunluğunu da hatırlatabilen bir gün “sevgililer günü”. Kimisi bu günü öpüşmek, sevişmek, barışmak için bahane ederken, kimisi de “prensip olarak” tepki gösterebiliyor. Ne demiş Nietzsche, “ Müziğin sesini duyamayanlar, dans edenleri deli sanırlar.”






“Peki nereden çıkmış bu sevgililer günü”? Efsaneye göre Roma İmparatoru II. Claudius güçlü bir orduya sahip olmak istemiş. Ancak erkeklerin çoğu askerlik için gönüllü olmamışlar. Nedenini merak eden Claudius, erkeklerin savaşmak yerine, eşlerinin ve çocuklarının yanlarında kalmak istediklerini fark etmiş ve çözüm olarak bütün evlilikleri yasaklamış. Uyguladığı bu yasakla birlikte “Aynştayn Cladius” erkeklerin, kadınlara ilgisini kaybedeceğini ve savaşmaya razı olacaklarını düşünmüş.






Ancak Aziz Valentin ismindeki rahibin vicdanı böyle bir yasağı uygulamaya elvermemiş ve sevgilileri gizlice evlendirmeye devam etmiş. İmparator bu durumdan haberdar olmuş ve Valentin’i hapsederek ölüme mahkûm etmiş. Ölümünden sonra her 14 Şubat günü, Aziz Valentin’in anısını ve aşıklar için yaptığı fedakarlıkları canlı tutmak için Sevgililer Günü olarak kutlanır olmuş. Söylencenin farklı versiyonları da var. Fakat ne söylendiğinin çok da önemi olmasa gerek. Pagan inancına göre ise, 13–14-15 Şubat günleri dişiliği ve evliliği sembolize eden tanrıça Juno’ya ve Tanrı Pan’a atfedilen “Lupercalia” isminde festivaller düzenlenir. Muhtemelen bu festivallerde, genç kızların ve erkeklerin tanışıp kaynaşmaları amaçlanıyordu.






Astrolojide 14 Şubat Kova burcuna denk gelir. Romantik olarak adlandırmakta en fazla zorluk çekeceğim burçtur Kova. Zira, ‘’bir insana’’ değil, “insanlığa” tutku duymak hevesindedir. Kova burcu evrensel sevgi anlayışıyla hem 1960’ların çiçek çocuklarını, hem de Uranüs’ün asi ruhunu yansıttığı için, Valentin’in Cladius’a başkaldırısını akla getirir!






Kova burcu, Valentin ve Claudius’tan ziyade, Sevgililer Günü'ne ismini veren ve başrolü üstlenen gezegen Venüs’tür.






14 – 26 Şubat Tarihleri Arasında Venüs ve Mars Kavuşumu




Şubat ayının geneli, ama özellikle 14 Şubat’la başlayan dönemde, feromon delisi olacağımız ve Eros’un fazla mesai yapacağı aşikâr. Çünkü aşkın ve haz aldığımız şeylerin simgesi olan Venüs yükseldiği Balık burcunda, aksiyon ustası Mars’la birleşiyor. Yani hayal ettiğiniz her şeyin mümkün göründüğü, büyülü bir romantizmin içine balıklama atlayabilirsiniz!






Sanki ilk kez aşık oluyormuş gibi sarhoş, aldığınız her nefeste içinize sonsuz bir gençlik doluyormuş gibi canlı hissedebilirsiniz. Düşlerinizin erkeği ya da kadını karşınıza çıkabilir. Balık burcundaki Venüs/Mars birlikteliği genelde gizli aşk ilişkileriyle ilgili bulunur. Yasak meyveyi tatmak ve bunu yaparken de hiçbir şeyi takmamak demektir! Sonunu göremediğiniz bir çılgınlık haline hazır olmanız gerekiyor. Şimdi uğruna pek çok fedakârlığı göze aldığınız, kendinizi kurban ettiğiniz ya da kahramanı olduğunuz kişi için ileride, “ah ne kadar da aptalmışım” diye düşünebilirsiniz. Büyük aşk yaşarken, büyük yanılıyor olma ihtimalini de gözden kaçırmayın. Tabii “böyle gelmiş böyle gider, acı patlıcanı kırağı çalmaz” diyorsanız, siz bilirsiniz.






Venüs Balık burcundayken, aşk uğruna su gibi para harcama ihtimalini de vurguluyor. Peki, sevgiyi sembolik sunumların çok ötesine geçen nesnelerle eşitlemek, biraz sevme haliyle çelişkili bir hal gibi gelmiyor mu size de? Sonuçta gerçek ihtiyacımız şişmiş egolar değil, samimi bir sevgidir. Siz iyisi mi, sevdiklerinize gönlünüzün güzelliğinden bir şeyler verin. Samimi, abartısız ama gerçek! Fazla beklenti içine girmek yerine, az ama öz olup, içtenlikle yapılan jestlerin kıymetini bilin.






Sevgi kalplerimizi birbirimize ve hayatın kendisine yapıştıran tutkaldır. Sevgilisinden uzak olup hasret çekenin, aşkına karşılık bulamayanın ya da yasak aşk yaşayanın hissettiği, farklı yüzleriyle aynı “sevgidir”. Başkalarının tanımları, eleştirileri sevginin zenginliğinden ne azaltır ne de onu köreltebilir. Ama unutulmamalı ki, sevgi zincirlenemez, çıkarlara hizmet etmez, sahiplenilemez, herkestedir ama kimseye ait değildir ve sevmeyi açık yüreklilikle arzulayan herkes sevecek birilerini bulabilir.


Cesaret ve umutla...


Yazı: Kristin Demirci













Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir mükemmel yazıyorsunuz... :)
    CEVAPLA
  • Misafir süper :)
    CEVAPLA
  • Misafir kristin hanim, yazim diliniz, yazinizin bilgilendirici icerigi icin sizi tebrik ediyorum. sevgiler, nilufer
    CEVAPLA
  • Misafir şimdiden midemde kelebekler pır pır etmeye başladı bile. teşekkürler kristin hanım.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.