Ailenin kutsalını değil dayanışanını istiyoruz

Babam ve Oğlum filminin meşhur repliğini bilirsiniz. “Ona bir oda ver baba, bir odası olsun, gidecek hiçbir yeri yok”. Bu sahneye hüngür hüngür ağlamıştık. Bir çocuğun ailesiz kalma haline ağladık. Biliyoruz ki bu ailesiz kalma hali her zaman ölümle olmuyor. Ailesinden destek alamamış, ailesi ona aile olmamış insan ailesiz kalır. Çoğu zaman kendine yeni bir aile kurmak ister. Kimi zaman dostlarını kardeş sayar, adına seçilmiş ailem der. Kimi zaman hızlıca aşık (!) oluverir.


Filmde de benzer bir yeniden aile kurma halini görürüz. Ailesi ile sürtüştüğü noktada reddedilmiş olan Sadık evlenir, bir çocuğu olur. Çocuğunun annesini zaten doğum esnasında kaybeder. Sadık hastadır ve evladı şimdi de babasız kalacaktır. Çocuğu onun ölümü ile tamamen ailesiz kalmasın diye yıllar önce bağını kopardığı, kendisini arayıp sormayan, bu terke razı olmuş kendi ailesinin yanına götürür onu. Bir evi olsun diye. Aynı replik şöyle devam eder “bir evi olsun, ama zaman zaman da çıkıp gidebileceği bir evi”. Çıkıp gittiğimizde dönemeyeceğimiz evler, aile olabildiğimiz evlerimiz değildir çünkü.


Son zamanlarda bu ailesizlik üzerine çok düşünüyorum. Özellikle kız çocuklarının ailesiz bırakılışlarına. Aile kütüğü müessesesi bile daha can sıkıcı oluyor bu açıdan bakınca. Kadınların aile kütüğü sabit ve kalıcı değildir. Doğdukları aileden “taşınırlar” evlendiklerinde. İçine doğmadıkları ailenin bir parçası oluverirler. Sonradan gelen bir parça. Gelin adıyla. Kabul görüp görmeyeceği bir erkeğin ahlakına/vicdanına terk edilmiş halde. O ailenin kız çocuğu için sonradan gelen bir rakip. Gelin - görümce çatışmasını da netlikle açıklayan bir denklem bu aslında.


Ben 12 yaşımda doğduğum evden ayrıldım. Yatılı okullar, yurtlar, öğrenci evleri gibi serüvenler esnasında genelde ayda 2-3 kez ailemle görüştüğüm bir 10 yıl geçirdim. Avukatlık stajımı yaptığım sırada yaşadığım ev, ailemin evine 60 km uzaklıktaydı. Evlendiğimde ise evlerinin yakınına taşındım. Aslında senelerdir hiç görüşmediğimiz kadar çok görüşebileceğimiz bir hayatımız olacaktı artık. Fakat yine de ben evlenirken annem ağladı. Kaçınılmaz bir koşullanma bu. Gelin olurken ağlanır çünkü, kızı gelin olurken anneler ağlar. Oğlu damat olurken neden ağlamaz anneler mesela?


Benim ailem bu geleneksellikte değil ama gelin olmak geleneksel kabulde aileden gitmek demek. Aileyi bırakmak. Ama daha önemlisi ailenin de seni bırakması. Bir anlamda terk etmesi. “Gelinliğinle çıktığın bu eve ancak kefeninle dönersin” cümlesi kanını dondurmayan insanlar var hala bu topraklarda. Ben varlıklarına inanmak istemesem de gerçekten varlar. Çocuklarının ölümüne dahi razılar. Yeter ki kutsal ailelerine laf gelmesin. Yeter ki kızı boşanmış demesinler.


Benim annem öyle bir anne olmasa bile ağlamasının altında toplumsal hafızada yatan bazı gerçekler var. O ağlayan anneler kızlarını neyin içine gönderdiklerini biliyorlar çünkü. O ağlayan anneler yarın öbür gün “aman sen idareci ol kızım” diyeceklerinin, kızlarını zorlandıkları hallerde “katlanmaya” telkin edeceklerinin farkındalar. Güzellemeye doyamadıkları fedakar kadın, cefakar kadın imajı da tam bu kahır çekme kültüründen geliyor çünkü. Kutsal aile yıkılmasın, erkeklerin keyfi kaçmasın diye kadınların çile çekmesini normalleştirme üzerine.


Kızılcık Şerbeti dizisi ile ilgili en gerekli bulduğum tutumlardan biri de Kıvılcım’ın Doğa’ya “ne olursa olsun burası senin evin, her zaman buraya geri dönebilirsin” güvencesini vermesi. Güçlü aile böyle olunur çünkü. Gerçekten aile bağı ile birbirine bağlı olanlar; birbirine yük olmaz, birbirine omuz olur. Gerçekten güçlü aile olanlar toplumun çarpık değerlerini değil evlatlarını önceliklendirir. Madem aile dediğimiz müessese alt nesilleri sağlıklı yetiştirmek için var, o nesillerin sağlam duruşlarına da destek olmak için varlığını sürdürsün.




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Yine harika yazmışsınız ama benim kaynanam oğlu evlenirken ağladı çeyiz giderken evden bir eşyasını bile vermedi oğlunun bunun gibi bir sürü şey ben hep erkek annesi işte diye yorumladım
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.