2007-2011 arası Masis Aram Gözbek şefliğinde Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü bünyesinde yer alan Caz Korosu, Türkiye’nin gündemine metro konseriyle girdi. Haziran 2011 itibarıyla Boğaziçi Üniversitesi’yle yollarını ayıran koro Avusturya’da düzenlenen Dünya Koro Şampiyonası’nda 2 dalda dünya şampiyonu oldu. Bağımsız bir şekilde yoluna devam eden koro bu kez karşımıza Gezi Parkı’nda çıktı. Türkülerin Gezi uyarlamaları sosyal medyada dolaşıyor. Koro ekibiyle çadırlarında buluştuk. Önce şef Masis Aram Gözbek’le konuştuk.

Kendinden ve koronun kuruluş hikâyesinden bahseder misin?

2005’te Boğaziçi Matematik’te okurken, okulun caz korosuna girdim. 1994’ten beri var olan bir koroydu bu, BÜMK Caz Korosu. O zamanın şefi yurtdışına giderken bana devretti görevi. Hayatımın kalanını müzikle geçirmeye karar verince bıraktım okulu. 2011’de üniversiteden ayrıldık, yolumu a aynı isimle devam ettik çünkü bu şekilde tanınıyorduk artık. 2009’da Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kompozisyon Bölümü’ne girdim ama bitecek gibi değil. Kaçıncı sınıfta olduğumu hiç sormayın!


Metro videosunu hatırlıyorum da, kadro sürekli değişti değil mi o günden bu yana?

Evet. Okul, iş derken çok ayrılan oldu ama bir şekilde tamamlandı. İki aşamalı bir seçmemiz var. Temel müzikal yetenek ilk aşama. Sonra da repertuvardan birkaç kesit gönderiyoruz, aday çalışıp geliyor. Birlikte karar veriyoruz. Ben son sözü söylüyorum.


Bu işten para kazanıyor musunuz? Sponsor arayışınız var mı?

Kazanmıyoruz. Festivallerden ve özel etkinliklerden kazandıklarımız da masrafa ve borca gidiyor. İki sene önce birinci olduğumuz uluslararası yarışmaya bu sene gitmeyeceğiz çünkü Gezi’deyiz şimdilik. Tabii koronun bir birikimi olsaydı hiç fena olmazdı.


Çok eğlenceli bir grupsunuz...

Evet sürekli bir anımız oluyor. Bir konser arası sesim gitmişti, şimdiki gibi. Yumurta içmiştim ama nasıl içmekse boğazıma kaçtı yumurta. Sahnede daha beterdim. İkinci de cebimdeyken çıkmışım sahneye. O da sahnede patladı. O geldi şimdi aklıma...


Üç şarkı yaptınız bugüne kadar. Nasıl çıktı o sözler?

Geçen pazartesi yurda döndük. Koroyla Fransa’daydık. Hemen bir çadır edindik kendimize. Sonra bizim ekipten Kürşat, işyerinde otururken “Kızılcıklar oldu mu” türküsüne söz yazmış. Sahneye çıkacağız o gün gaz maskeleriyle... Yolda trafikte kalmış ve “Entarisi ala benziyor”a da söz yazmış Kürşat. “Çapulcu denince biz de böyle bir şarkı yaptık” dedik kalabalığa. İnanılmaz ilgi gördü. Yeni parçayı da orada söyledik. Mini konser gibi oldu. Bir arkadaş o konseri Youtube’a koydu, sonra olanlar oldu.


Devamı gelecek mi?

“Suda balık oynuyor”u uyarladık en son. Yeter. Bu ana kadar doğal gelişti, bir şey olduğu zaman çıkarsa çıkar zaten.


Albüm?

Her ne yaparsak kesinlikle promosyon gibi olmaması lazım. Belki daha sonra...


Peki ya yaşanan olaylara bakışın? Ailen ne diyor öncelikle?

Annem çok destek, gözleri doluyor hatta. Böyle bir şeyi desteklemeyeni anlayamıyorum. Bu bir ağaç meselesi değil. Üzerine basa basa söylüyoruz. Şehir Hatları vapur seferlerini değiştirirken anket yapıp da bunu sormazsan halk ayaklanır tabii. İlk günler yıkıma tepki gösteren insanlara yapılan insanlık dışı muamele bizi bu noktaya getirdi. Bizim olmayan bir yaşam şekli zorla dayatılıyor ama çok büyük bir uyanış yaşıyoruz. Türkiye tarihinde görmediğimiz bir dayanışmayı hatırlattıkları için teşekkür ederiz. Varılan nokta bile kalıcı oldu. Her isteneni kabul edecek bir halk yok karşılarında.


Röportaj: Nazenin Tokuşoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.