2007 yapımı “300 Spartalı” gerçek oyuncular ve canlı çekimleri, bilgisayarda oluşturulmuş sanal mekânlarla birleştirerek, sinema teknolojisini ilham verici noktalara taşıyordu. Buna karşılık, Doğu kültürünü simgeleyen Perslileri düşmanlaştıran ırkçı bir filmdi. Ayrıca içerdiği yüksek şiddet unsuru da rahatsız ediciydi. Lakin yeni nesil “300”e bayıldı. Filmin görsel cazibesi ve teknolojik orjinalliği her şeyin önüne geçti.


Masalsı, fantastik bir dünya


“300: Bir İmparatorluğun Yükselişi”, ilk filmde ne varsa çok daha fazlasını vaat ediyor. Son 7 yılda daha da gelişen özel efekt teknolojisini, IMAX ve 3D formatlarıyla birleştirerek uç noktalara taşıyor. Yüksek kareyle çekilen “slow motion” bölümler bir tür “yüksek çözünürlük şovu”nu andırıyor. Özellikle gemilerin çarpıştığı planlarda bu ağır çekim tekniği, etkileyici sonuçlar veriyor, ayrıntı zenginliği insanı şaşırtıyor. Kan beyazperdeden salona doğru oluk oluk fışkırırken damlaları tane tane görebiliyorsunuz. Ama kendi keşfettikleri bu “kanlı tekniği” o kadar sık kullanıyorlar ki film yer yer bir şiddet pornosuna dönüşüyor.


Frank Miller’in “Xerxes” adlı çizgi romanından Zack Snyder ve Kurt Johnstad tarafından uyarlanan senaryo, Perslileri yine demokrasi düşmanı barbarlar olarak konumluyor ve ilk filmle aynı günlerde Ege’de geçen bir deniz savaşını anlatıyor. Temistoklis’in (Sullivan Stapleton) önderliğindeki Yunanlar, intikam ateşiyle yanıp tutuşan Artemisia’nın (Eva Green) güçlü donanmasına karşı az sayıda gemi ve askerle destan yazıyorlar. Tarihi istedikleri gibi eğip bükerek, bir çeşit ulusal uyanışı anlatmaya çalıştıkları öykünün yegane hedefi, aslında perdedeki o korkunç şiddeti seyirciye onaylatmak... İlk filmde olduğu gibi ilginç ve yer yer gerçekten şahane olan tek şeyse elbette görsellik. Sepya tonlarında masalsı, fantastik bir dünyadayız. Gökyüzü her daim bulutlu ve yarı karanlık. Deniz dev dalgalarla dolu. Ve bütün bu dekorun önünde yarı çıplak erkekler Allah yarattı demeden birbirlerine kılıç, mızrak, balta ve gürzle giriyorlar. Yönetmen Noam Murro da, Junkie XL imzalı nefis bir müzik eşliğinde bütün bu “şiddet festivali” ni estetize etmek için 100 dakika boyunca elinden ne geliyorsa yapıyor. Arada huzur veren tek şeyse, salonun orasında burasında uçuşan 3D toz zerreleri... Sadece meraklılarına.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.