Sıkı bir kemerin üstünden taşan ete İngilizce’de “muffin top”, yani “muffin üstü” benzetmesi yapılıyor. Üst kol yağları, sarkık diz kapağı, tombul ayak bileği derken, kadın bedenindeki fiziksel kusurlar listesi uzayıp gidiyor.


Özellikle batı basınında ve sosyal medyada, güncel olarak kadın bedeninin hangi kısmından utanılması gerektiğini takip etmek güç. Kadınların kendilerini hakir görme listesine eklenen son madde, ünlü oyuncu Jennifer Lawrence’un tabiriyle “kol vajinası” yani, koltuk altındaki yağlı dokunun katlandığı zaman oluşturduğu görüntü.



Eğer bu yazıyı halka açık bir yerde okuyorsanız ve hemen kendi kolunuzu kontrol edecek durumda değilseniz, merak etmeyin, büyük ihtimalle sizde de var. Herkeste var. Bu, normal bir koltuk altının doğal yapısı ve kol kaldırmanın zor olmaması için gereken bir doku.


Ünlü stilisti Rebecca Corbin-Murray’in Times’a anlattığına göre, kadın oyuncuların kırmızı halıda ortaya çıkmasından endişe ettiği delice şeylerin uzun listesinde, kol vajinası sürekli gündemde.


Artık sadece, ceviz bile kırabilecek karın baklavalarına sahip olmak ve insansı bir yaşlanmaya dair hiçbir işaret göstermeyen bir yüze sahip olmak yetmiyor. Bunun nedeni muhtemelen, toplumun gözü önünde hayatını kazanan kadınlar ve onları kopyalamak için çaba sarf eden çekingen ergenler için hiçbir şeyin asla yeterince iyi olmaması.


Koltuk altınızdaki etin olası bütün izlerini silmek için spor salonunda saatler geçirmek ve sonunda, artık didikleyecek fazla bir şey kalmasa da keskin nişancılar eleştirecek başka bir kusur buluyor. Kalın kaşlar veya aşırı kalın bilekler, hatta belki de tombul diz arkaları?..


Bir noktayı açıklamakta fayda var: Corbin-Murray, normal kadınların, koltuk altlarının güzelliği ya da görünüşü konusunda panik yapmaları gerektiğini veya bunun mantıklı olduğunu söylemiyor. İşi, kadınların kırmızı halıda toplum önünde utandırılmalarını engellemek olan biri olarak, bunun ne kadar mantık dışı bir halde zorlaştığını ifade ediyor.



Corbin-Murray, moda, eğlenceli bir şey olduğu için uzun bir günün ardından zihinlerini dağıtmak amacıyla “Bu yılbaşı ne giymemelisiniz?” gibi eğlenceli yazılar okuyan, tamamen normal, zeki kadınlara yönelik yazılar hazırlıyordu. Ancak artık bu, eğlenceli olmaktan çıktı. Acımasız bir hal aldı ve film endüstrisinin yansıttığı kadın güzelliği idealinin çok ötesinde bir noktaya vardı.


Gerçek hayatta erkekler, sadece koltuk altları daha fit olmadığı için kadınları cinsel olarak reddiyor değil. Aklı başında hiçbir insan, buna dayanarak izleyeceği filmi seçmemiştir. İşin ahlaki mide bulandırıcılığı bir yana, ortada oyuncuları bu denli paranoyak yapacak ticari bir zorunluluk da yok. O zaman neden moda, film ve basın endüstrileri, kadınlara kendi tenleri, yeryüzünde kapladıkları yer iğrenç ve nefret edilecek bir şeymiş gibi hissettirmek için hala çaba sarf ediyor?


Hollywood’un kadınların üzerinde uyguladığı baskı (İngiliz Hasta ve Ucuz Roman gibi filmlerin yapımcısı Harvey Weinstein’ın cinsel taciz skandalının ortaya çıkmasıyla) bir süredir basında yer almakta. Yine de bireylerin davranışları ve içinden bu baskının ortaya çıktığı kültür arasındaki bağlantıyı kurmakta çok yavaş kaldık. Weinstein’ın, aktör veya model olan kurbanlarının ne kadar çoğuna kendilerine saldırmadan önce biraz kilo vermelerinin iyi olabileceğini söylemiş olması şok edici…


Weinstein’ın otel odasına davet edilmiş olmak bile şans olarak görülüyor. Suistimal eden adamların, bir partnerin özgüvenini, kendisini değersiz, iyi bir davranışı hak etmez hissedene kadar sistematik olarak parça parça söküp almasından daha fazlası var burada.


Diğer yandan, kadınlara bir et yığını gibi davranan Weinstein sadece, endüstrisinin yıllardır yapmakta olduğu şeyi yapıyordu: Güvensizliği beslemek ve kadınları, oldukları yerde sabit tutmak. En ufak şeyi bile yanlış yapmak ve bununla toplum önünde utandırılmaktan sürekli olarak korkarken, insanın kendini, haklarını savunması zor.


Bu çarpık kusursuzluk beklentilerinin kurbanları sadece, ekranda görünmek için yüklü miktarda para kazanan kadınlar olsaydı, bu zaten başlı başına kötü bir şey olurdu. Ancak, bu beklentiler korkutucu derecede hızla kültürümüzün içine işliyor. Birkaç yıl önce Jennifer Lawrence, giymekte olduğu strapleze iltifat eden kadın muhabire cevap verirken sinirli bir biçimde kıyafetini çekiştirmiş ve “Koltuk altı yağım var, biliyorum, sorun değil… Koltuk altı vajinaları, korkunç şeyler!” demişti. Muhabir de kendisini küçük gören her kadının otomatik olarak vereceği bir karşılık vermiş, kendi kıyafetini çekiştirerek artık kendisinin de koltuk altı konusunda tedirgin olduğunu ifade etmişti. Bunu izleyen ergen bir kız çocuğu nasıl bir ders alır?


Sıfır bedenden “kasık boşluğuna” (kalem gibi olduğu için ortada birbirlerine temas etmeyen bacaklar) kadar bugünün tuhaf nevrozu, yarının fitness blogger’ının hedefi ve haftaya kızınızın erişmesi imkansız tutkusu haline geliveriyor. Bu, bulaşıcı bir şey ve İngiltere’deki ergen kızların yarısından fazlası görünüşlerinden mutsuz olduklarını söylediği ve daha küçük, ancak yürek parçalayıcı bir kısmı aç kalarak, itici bulmaya başladıkları bedenlerini cezalandırmaya yönelince, hafif bir konu olmaktan çıkıyor.


Bir şekilde, kızlara bunun saçma, gerçek dışı ve hastalıklı olduğunu, kendi hayatları veya karşılaşacakları erkeklerle ilgisi olmayan, çarpık normlar olduğunu aktarmamız gerekiyor. Sistematik olarak her bir kırışıklık ve kat yerini ortadan kaldırmak gerekecekse, hiçbir partinin “kırmızı halıya hazır olmaya” değmeyeceğini bilmeleri gerekiyor. Daha fazla “sektör içinden” moda ip ucuna ihtiyaçları yok. Tam tersi, bu, dışarıdan biraz daha aklıselim düşünmeye ihtiyacı olan bir sektör.


Gerçek şu ki izleyiciler, sanatçıların inandırıldığı kadar bunlara aldırmıyor. Oyuncular galalara, kollarıyla bedenlerinin birleştiği yerlerde gerçek kırışıklarla katılırlarsa dünyanın sonu gelmeyecek. Açıkçası kot pantolonla bile boy gösterebilirler ve bu hoş görünür. Burada sergilenen gerçek çirkinlik, kadın güzelliği normları söz konusu olunca uzun zaman önce kötüye gitmeye başlamış bir endüstrinin derinlerinde yatıyor. Bir koltuk altı oyuğundan çok daha derinde...


The Guardian’dan Gaby Hinsliff haberi


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.