Yapılan yeni bir araştırmaya göre, dişi fareler yalnız kaldıklarında stresli oluyorlar; bu keşif, cinsiyete özgü stres türleri ile baş etme konusunda stratejilerin oluşturulmasına yardımcı olabilir. Ancak bu durumun insanlarda da geçerli olup olmadığı belirsiz.


Araştırma, bilim insanlarının erkek ve dişi farelerdeki stres seviyelerini ölçtükleri Calgary Üniversitesi’nde yapıldı. Bulgular, özellikle de dişiler açısından, sosyal ağların önemine dikkat çekiyor ve dişilerin, stresli anlarla baş etme mekanizması olarak mı arkadaşlıklar kurdukları konusundaki gelecek araştırmaların önünü açıyor.


Dr. Jaideep Bains konuya ilişkin şunları söylüyor: “Birçok tür, insanlarda da dâhil olma üzere, stresin etkilerini azaltmak için sosyal etkileşimleri kullanır. Zaten sosyal bir ağın eksikliği, başlı başına bir stres kaynağıdır. Yapılan son araştırmalar, genç kızların, sosyal strese erkeklere kıyasla daha hassas olduklarını ortaya koyuyor. Bu durum, dişiler açısından genel olarak önemli olduğu ve genç kızların, erkeklere kıyasla sosyal izolasyona karşı daha duyarlı oldukları anlamına gelebilir.”



Araştırmada, doğumdan sonra aynı cinsiyet grubunda yer alan fareler kullanıldı. Farelerin bir kısmı aynı cinsiyet grubundan çiftler halinde tutulurken, bir kısmı da 16-18 saat boyunca hemcinslerinden uzakta, izole bir şekilde bekletildi.


Süreç boyunca, ekip, hayvanların beyinlerindeki stres hormonlarının salınımını kontrol eden hücreleri gözlemledi. Araştırmadan Laura Senst şu şekilde açıkladı: “Dişi fareleri, hemcinslerinden bir günden daha az bir süre uzaklaştırmak, stresli durumlara tepki olarak üretilen kortikosteron adındaki uyarıcı kimyasalın salınmasına sebep oldu. Bu tepki, erkek farelerde belirgin değildi.”


Bu sonuçlara bakıldığında, yalnızca dişi farelerin sosyal izolasyonu bir stres türü olarak algıladıkları görülüyor. Buna karşılık, araştırmacılar, hem erkek hem de dişi farelerin fiziksel stresi benzer bir şekilde tecrübe ettiklerini gördüler.


Fareler 20 dakika boyunca yüzdükten sonra, erkek farelerin de izole edilen ve aynı zamanda da yüzen dişilerle aynı tepkiyi verdikleri ortaya kondu. Bu durum, her iki cinsiyetin de fiziksel strese karşı benzer bir hassasiyete sahip olduğunu gösteriyor.


Araştırmadan Dinara Baimoukhametova şöyle açıklıyor: “Elde ettiğimiz bulgular, şöyle ilginç bir soruyu gündeme getiriyor: Gelişimin en önemli evrelerinden ergenlik öncesi çağda yaşanan sosyal ve çevresel değişimler, erkeklerin ve dişilerin hayatlarının ileriki yıllarında stresli olaylara nasıl tepki vereceklerini uzun vadede etkiliyor mu?


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.