Müfit’i gelişmeden haberdar edip bu hafta kafede bulunacağım saatleri yeniden ayarlamaya ihtiyacım olduğunu söyledim. Ev aradığımı öğrenince “Ben de bakarım” dedi.


Taşınmak bir yandan zor geliyor. Kolileri doldur, taşı, boşalt, yerleştir... Gözümde büyüyor. Fakat diğer yandan değişiklik, yenilik duygusuyla heyecanlanıyorum. Ne zamandır ihtiyacım olan, ama adım atmaya cesaret edemediğim bir yenilenmeden bahsediyorum.


Bazen bir durumu değiştirmek istiyorum ama bir türlü harekete geçemiyorum. Meselâ taşınmak... Hiç dillendirmesem de aklımdan geçen bir şeydi. Eski halimi bu evde bırakıp yeni halimle yeni bir evde yepyeni bir hayata başlamayı hayal ediyordum. Ev sahibinin kararı işleri çabuklaştırdı. Bu kez denk düştü, ama hayatında istediği değişiklikleri gerçekleştirmek için insan kendi kararlarını kendi almalı. Yoksa başkalarının onun için aldığı kararları uygulamak zorunda kalıyor.


Öğleden sonra iki daire ziyaret ettim. Emlakçının ikisinin de defolarını gizlemeye çalıştığını fark ettiğim için doğrudan eledim. Biri geniş, ferah ve temizdi. Fakat badanası, boyası yeni bitmesine rağmen içinde belli belirsiz bir rutubet kokusu vardı. “Demek hem akıyor hem kokuyor” dedim içimden. Diğerinin pencereleri çok küçüktü, balkonu yoktu ve güneş almıyordu. Niye paramla kendimi karanlığa hapsedeyim ki? Telaş içinde, acele acele taşınmak istemiyorum. İçime sinen bir yer bulana kadar aramaya devam edeceğim.


Biraz önce defterime bunları yazarken kahve almak için kalktım. Mutfaktayken mesaj sesi duydum. Sandalyeme yerleşirken Müfit’in mesajı karşıladı beni.

“Sinem selâm, umarım rahatsız etmiyorum. Bugün, oturduğum binanın karşısında bir daire boşaldı. Ev sahibini tanıyorum, konuştum. Yarın bakmak ister misin?”

Telefon elimde kalakaldım. “Ve kader ağlarını örüyordu” deyip güldüm kendi kendime.

“Elbette isterim, teşekkür ederim. Kaçta görebilirim evi?”

“Akşam üzeri?”

“Tamam, çok teşekkür ederim.”


Kalktım, ayakta pencereden sokağa bakarken Ertan aradı. Müfit’in karşısında daire bakacağımı söyleyince güldü:

“Ve kader ağlarını örüyordu.”

“Biraz önce aynı cümle geçti aklımdan.”

“Güzel gelişme Sinem.”

“Yarın göreceğim bakalım. Ev nasıl, kirası ne kadar, hiçbir şey bilmiyorum.”

“İlginç...”

“Ne ilginç?”

“Sana kendi evinin karşısında ev bulması.”

“Niye Ertan?”

“Yani ne bileyim, riskli bir durum.”

“Nesi riskli?

“Beraber olmak için daha ilk adımları attığı kadına hemen karşısında boşalan evi önermesi... Yani ya beraber olmazsanız? Ya sonra ayrılırsanız? Ya o ayrılmak ister, sen istemezsen? Karşında ayrıldığın kadın...”

“Şom ağızlısın Ertan!”

“Değilim. Yanlış anladın Sinem.”

“Ben sana erkek olarak konuşuyorum. Bunlar temennim değil ki... Bu ihtimallere ve risklere rağmen sana bu evi önermesi bana çok ilginç geldi.”

“Sence niye böyle yapıyor?”

“Ciddi düşünüyor demek ki, diyeceğim ama... Bunu da bir ihtimal olarak düşün.”

“Hımm...”

“Sen önce bak bir daireye, beğenirsen taşınırsın.”

“Beğenmezsem taşınmam herhalde!”

“Bilmem!”

“Eski Sinem olsa beğenmese de evi tutabilirdi.”

“Eski Sinem olsan, Müfit sana evinin karşısındaki daireyi önermezdi.”

“Evet. Aradaki mesafeyi koruduğumda, onun için dünden hazırmışım gibi davranmadığımda işler değişiyor.”

“Bu kadar değil.”

“Başka ne var?”

“Çalışıyorsun. Yeni bir şeyler yapma, bu yolla hayatını kazanma çabasındasın. Kendi evinde, kendi hayatını yaşıyorsun. Annenle, akrabanla, arkadaşınla oturmuyorsun. Yani bağımsızsın. Bir erkek gelecek ve hayatımı değiştirecek beklentisinde değilsin. Bu, erkekleri korkutan bir şey. Kadınların çoğu erkeklerin evlilik sorumluluğundan kaçtığını düşünüyor. Ama aslında çoğu erkeğin kaçtığı, bir kadını mutlu etme sorumluluğu.”

“Hımm... Peki bana gerçekten bana uzaktan bakınca böyle olmadığım belli oluyor mu?”

“Evet. Eskiden hep hayatına giren kişiden bahsederdin, şimdi önce işten konuşuyorsun. Yani ne bileyim, Sinem, adına ne dersen de, ciddi ilişki veya evlilik beklentisi içindeki kadının hali tavrı farklı oluyor.

“Nasıl farklı?”

“Bu tür arayıştaki bir kadın, çok bağlı davranıyor. 'Yapışık' demek istemediğim için bağlı dedim. Adamı rahat, ilişkiyi oluruna bırakmıyor. Gözü, dikkati hep adamın üzerinde oluyor. Yüzüne, aklından geçenleri okumak ister gibi bakıyor. Hah... İşte bu. 'Bakışı farklı' derken bunu anlatmak istiyordum. ‘Ne oldu?’ ‘Niye öyle baktın?’ türünden sorular soruyor meselâ ‘ciddi ilişki’ arayan kadın.”

“Vallahi yapmıyorum bunları artık. Demek nasıl düşünüyorsam öyle davranıyordum eskiden.”

“Neyse, iyi yoldasın. Gelişmeler de gayet güzel.”

“Yalnız ben Müfit’in karşısına taşınırsam senin bana gelip gitmen biraz sıkıntı olabilir.”

“Boş ver. Şimdi düşünme bunu. Her şey yoluna girer kendiliğinden.”

“Giriyor zaten.”


Gerçekten fazla düşünmeye gerek yok.


Uyumadan önce postalarıma bakayım dedim. “Gereksizler” arasında biri dikkatimi çekti. Bir kafe Tarçınlı Zencefilli Kahve için fiyat teklifi istemiş.


Tesadüfen tıklamasaydım görmeyecektim.

Bazen gözüne gereksiz görünene de dikkatle bakmalı, fırsatları fark etmek, kaçırmamak için.


65. bölüm 9 Kasım 2018 Cuma hthayat.haberturk.com’da...



Diğer bölümler


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.