Anneler emzirme döneminin başlarında sütlerini artırabilmek için besin ve sıvı desteğinin gerekli olduğunu düşünür. Buna göre, “Hangi besinler süt artırır?” ve “Emzirirken günde kaç litre su içmeliyim?” sorularına cevap ararlar. Aslında bu soruların cevapları, tarihsel olarak çok eskilere dayanmaktadır. Özellikle yaşadığımız toplumda süt artıran içecek ve yiyeceklerin listesi dahi vardır. Bu liste, kulaktan kulağa, nesilden nesile aktarılmıştır.


Annelik sürecinin başları, anne açısından türlü kaygıların yaşandığı bir dönem olarak özetlenebilir. Bu kaygıların başında bebeğin beslenmesi ve sağlıklı gelişimi; yani, emzirilmesi gelmektedir. Bu nedenle, annelerimizin süt artırma üzerine yaptıkları araştırmalar aslında son derece haklı araştırmalardır. Ancak, süt artırmak için besin desteğine başvurmak etkili bir çözüm değildir. Annelerimize sütlerini artırmaları için önerebileceğimiz en etkili çözüm (hatta tek çözüm), “Bol bol emzirin!” önerisidir. Bu doğru, tecrübelerle sabittir. Sütünüz, bebeğiniz emdikçe ve memeniz boşaldıkça artar; yani, vücudunuz süt üretir. Ancak pek çok annenin, bu öneriye ikna olmayıp besin ve sıvı desteğine fazlasıyla bel bağladığını görmekteyiz. Bunun en önemli nedeni, annelerin ve anne adaylarının süt üretimi ve emzirme konusunda yeterince bilimsel veriyle tanıştırılmaması olabilir. Bu anlamda, emzirme konusunda annelerle paylaşılacak her bilgi son derece önemlidir.


Şimdi dilerseniz, süt artırdığı düşünülen besinleri bir sıralayalım ve bu besinlerin hangi yollarla süt artırabileceğine bir bakalım. Bilimsel referansları taradığımızda şu besinlerle karşılaşmaktayız: Çemen otu, Devedikeni, Bira mayası, Maya, Yulaf ezmesi, Avrupa mine çiçeği, Isırgan, Yonca, Shatavari, Çörek otu, Torbangun, Chasteberry, Rezene, Anason, Kimyon, Kişniş ve Dereotu. Bu besinlerin birçoğunun yaşadığımız toplumda da sıklıkla süt artırmak için başvurulan besinler olduğunu biliyoruz.


Bu besinler nasıl olur da süt artırır?

Sıralanan bu besinler sadece, vücuttan ödem atan besinlerdir. Yani, bu besinler vücut sularının bir kısmını vücuttan atmaya yardımcı olurlar. Süt üretimi ise fizyolojik olarak vücut sularının süte dönüşmesi olarak bilinir. Bu nedenle, vücuttan ödem atan besinlerin süt artırdığı düşünülür. Oysaki, tek başına ödem atan besinler süt artırmaz! Peki neden? Çünkü biz, vücut ödemimizi çeşitli yollarla atarız: idrar, terleme vb. sıvı çıkışlarıyla...


Süt artırmak amacıyla, bol bol emzirmek yerine bu besinler tüketilir ve sütün artması beklenirse anne sadece idrar ve terleme yoluyla vücudundan ödem atar. Yani anneler, bebeklerini yeterli sıklıkta emzirmedikleri sürece vücut suları süte dönüşmez ve ödem atıcılar yoluyla vücuttan sadece ödem atılır.


Bir annenin süt üretmek için, vücudundan fazladan ödem atmaya ihtiyacı yoktur. Çünkü, süt yapan sadece su değildir. Daha doğru bir ifadeyle, insan vücudunun 4/3'ü sudur. Yani, insan vücudunda süte dönüşecek oranda su mevcuttur. Susadıkça su içmek, kaybedilen sıvıları yerine koymak için yeterlidir. Özellikle de annenin gebelik döneminde vücudunda artan sıvı oranı, emzirme döneminde süt üretebilmesi için ona güçlü kaynak sağlamaktadır. Bu nedenle emzirme dönemindeki anneye yüksek miktarlarda su içmesini önermek, “Bol bol su iç ki, sütün olsun” demek, gereksiz bir öneri olabilir. Emziren bir annenin vücudu, bu dönemde her zaman içtiği su miktarından daha fazlasını da talep edebilir. Buna göre, içilmesi gereken su miktarını annenin vücut sesine; yani, duyduğu ihtiyaca bırakmak en doğrusudur. Çünkü, “Emziren bir annenin günde 3 - 5 lt. su içmesi gereklidir” önerisi, annelerde, süt üretebilmek için su içmeye mecbur olduklarına dair bir düşünce yaratabilir ve bunun bilimsel olarak tek başına bir geçerliliği yoktur. Annenin tek yapması gereken, susadıkça su içmek olmalıdır.


Süt artırdığı düşünülen besinlerin tek başına süt artırmasının mümkün olamayacağını söyledik.




Peki, vücut sularının süte dönüşme prensibi nasıl işlemektedir?

Gebelik döneminin ortalarında bebeğin haftasını vücuda ileten plasental laktojen hormonunu, aynı zamanda ilk sütün (kolostrum) üretiminin başlatılmasından da sorumludur. Daha sonra, beyindeki hipofiz bezinden gelen prolaktin ve oksitosin reseptörleri yoluyla enzimler, alveoller ve süt yapan hücreler laktositler (lactocytes) sırasıyla işbirliği içerisinde süt üretimini organize ederler. Süt üretimi buradan da anlaşılacağı üzere, sinyaller yoluyla hızlı bir şekilde gerçekleşen fizyolojik bir olaydır.


Ancak insan, sadece fizyolojik değil, aynı zamanda psikolojik süreçler de yaşayan bir varlıktır. İnsan, fizyolojisi ve psikolojisi etkileşim halinde olan bio-psişik bir varlıktır. Bu nedenle de annenin süt üretimi de, fizyolojik ve psikolojik etkileşimin sonucunda tetiklenir. Yani, annenin duyduğu sevgi, yaşadığı bağ, bebeğine dokunması, onu düşünmesi ve ona sütünü vermek istemesi süt üretimini tetikler ve arttırır. Tüm bu duyguların yanı sıra, annenin sütüne inanması ve vücuduna güvenmesi de son derece önemlidir. Bebeğini sıklıkla her emzirdiğinde hücrelerinin onun için yeterli sütü üreteceğini bilmelidir. Bu anlamda annenin psikolojisi ve fizyolojisi arasındaki köprü bebeğidir. Yani, annenin psikolojisinden gelen mesajlar, bebeği yoluyla fizyolojisine iletilir.


Bebek annesinin memesini emdiğinde, annenin vücudunda eşsiz bir aktivasyon ve iletişim ağının düğmesine basılır. Bebek ne kadar sık emerse, vücudun süt üretiminden sorumlu elemanları da birbirine sıklıkla mesaj iletir ve laktositler süt yapımı için diğer tüm elemanlarla iş birliği yaparak, yeterli sütü üretir. Vücut, sık emzirme yoluyla “Aç olan bir bebek” algılar ve aç bebeği her algılayışında; yani, memenin her boşalımında tekrar süt üretimini başlatır. Eğer bebek sık emzirilmez ise, bu elemanlar, vücuda “burada aç bir bebek yok!” mesajı iletir ve süt üretimi geriler ya da durabilir.


Özetle, bebek sık sık emzirilirse meme sık sık boşalır ve laktositler bol bol süt üretir. Eğer süt arttırmak için emzirmek yerine, besinlerden medet umulursa; süt üretilmez, vücuttan sadece ödem atılır. Annenin sütünü artıran yegane besin, bebeği ve bebeğiyle kurduğu bağdır.




Yararlanılan kaynaklar:


  1. Cox SG. (2006) Expressing and storing colostrum antenatally for use in the newborn period Breastfeed Rev 14(3):11-6
  2. Dusdieker LB, Booth BM, Stumbo PJ, et al. (1985) Effect of supplemental fluids on human milk production. J Pediatr 106(2):207-11
  3. Dusdieker LB, Stumbo PJ, Booth BM, et al. (1990) Prolonged maternal fluid supplementation in breast-feeding. Pediatrics 86(5):737-40
  4. Hale T. (2006) Medications and Mothers Milk (12thth ed) Texas: Hale Publishing
  5. Hale TW, Hartmann PE. (2007) Textbook of Human Lactation Texas: Hale Publishing
  6. Hale T. (2010) Medications and Mothers' Milk (14thth ed) Hale Publications 725
  7. Picciano MF. (2001) Nutrient Composition of Human Milk Pediatr Clin Nth Am 48(1): 53-67
  8. Riordan J. (2005) Breastfeeding and Human Lactation (3rd ed) Massuchusetts: Jones & Bartlett
  9. UNICEF, WHO, UNESCO: Facts for life: A Comminication Challenge. New York: UNICEF 2002, p:49


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Mmm
    CEVAPLA
  • Misafir Merhaba ıkı bucuk aylık kızım var emzıremıyorum sagıp verıyorum gunden gune sutum azalıyor ıkı saatte bır sagıyorum daha mı sık sagmam lazım sutumun artması ıcın goguslerım artık dolmuyor cok uzuluyorum
    CEVAPLA
  • Misafir Merhaba ıkı bucuk aylık kızım var emzıremıyorum sagıp verıyorum gunden gune sutum azalıyor ıkı saatte bır sagıyorum daha mı sık sagmam lazım sutumun artması ıcın goguslerım artık dolmuyor cok uzuluyorum
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.