Zihninizde neler var, nelere çekiliyor aklınız hiç dikkat ettiniz mi? Mesela çok sevdiğiniz birinin karşısına geçip gözlerinin içine bakıp onu dinlediğiniz gibi, ona dikkatinizi verdiğiniz gibi kendinize de aynı özeni gösterebilir misiniz? Her haliyle kabul edebildiğiniz biri gibi, ne yapsa da çok seveceğiniz, sevginizin azalmadığı, anlamaya çalıştığınız birine yaklaşır gibi kendinize de böyle yaklaşabilir misiniz?


Şu an içinizdekilere, zihninizden geçenlere, bugünkü fiziksel halinize tüm dikkatinizi verdiğinizde, tüm içerlemelerinizden bağımsız olarak, kendinizin farkında olduğunuzda en ama en yakın arkadaşınızla aranızda bir bağ kurmuş olacaksınız aslında. Kabul etmek, her haliyle kendinizi kabul etmek klişe gelebilir evet; ancak kendinizi gerçekten dinleyip hislerinizi anlayabilmeniz aslında çok basit. Sadece başkalarına gösterdiğiniz ilgiyi, sevgiyi, şefkati hatta daha fazlasını kendinize göstermelisiniz çünkü bunu hak ediyorsunuz.


Bu ilgi ve şefkati esirgediğimizde, hırçın bir çocuğa dönüşüyoruz. İstedikleri karşılanmayan, duyguları yok sayılan bir çocuğa… İçimizde kopan o fırtınaların çoğu aslında kendimizden istediğimiz yardım çığlıkları. Hayattan keyif alamamak, sürekli bir memnuniyetsizlik ve sızlanma hali, sevdiklerimize en yakınlarımıza attığımız tripler, gösterdiğimiz alınganlıklar (çünkü birilerinden bunun acısını çıkarmaya ihtiyacımız olduğunu hissediyoruz) hepsi birer kırmızı alarm. Çünkü yaşam denen o hengâmenin içinde durup sakinleşip gerçekten ne istediğimizi sormuyoruz bile. Zihnimizi susturmaya çalışıyoruz aslında, dinlememiz gerekirken. Tabii birden bire bağdaş kurup elleri dizin üstüne getirip on dakika sessiz oturup meditasyona başlayalım ve bütün zihinsel kargaşadan arınalım demiyorum. Gerçekten bunu yapabilenler ve iyi sonuç alanlar için çok sağlıklı bir bedene ve zihne yoğunlaşma yöntemi mutlaka. Ancak ben öncelikle kendimizle barışabilmemiz gerektiğine inanıyorum. Kendimize karşı daha toleranslı olmamız gerektiğine. Hatalarımız, yanlışlarımız her neyse kabul etmeliyiz. Bu, hayatla da savaşı bırakabilmenin ilk adımıdır.


Kendimizde hata aramaya o kadar meyilliyiz ki, yaşamayı unutuyoruz bazen sırf bu yüzden. İyi taraflarımızdan önce kusurlarımız gözümüze çarpıyor. Kedimizi acımasızca eleştirmek ve suçlamak yerine daha çok sevmeyi seçelim. Bütün hatalara rağmen, bütün bir ömrün o bedenle, o zihinle ve o kalple geçeceği gerçeği ile barış imzalamamız gerek. En yakın dostumuz olalım. Günün sonunda baş başa kaldığımız tek kişi; biziz.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.