İnsan, evrendeki en yüce varlıktır. İnsan olmanın yüceliğinin bilincinde olan her kişi, kendi gibi değerli diğer insanlara saygı duymalı, kendine nasıl davranılmasını istiyorsa karşısındakine de aynı tavrı göstermelidir.


Kısacası saygıdan söz ediyorum... Hani şu son zamanlarda birçok kavram gibi içini boşalttığımız, yitirmeye başladığımız saygıdan. Saygı aslında özümüzde var olan yüce bir değerdir. Saygının olduğu yerde barış ve huzur olur; insan ilişkileri güzelleşir. Kendisine saygı duyulan kişi kendini değerli hisseder, saygı gösteren ise insan olabilmenin gereğini yapmanın asilliğini taşır. Aslında biz karşımızdaki kişinin aynasıyızdır bir bakıma. Karşımızdakine biz neyi veriyorsak bize yansıyan da o olur...


İnsanlar arası ilişkilerimizde sevgi şartını her zaman koyamayız. "Sevgi birinci kuraldır" diyemeyiz. Çünkü herkesi sevmek durumunda ve zorunluluğunda değiliz. Herkes de bizi sevemez. Ancak koşulsuz herkese saygı göstermek mecburiyetindeyiz, biz de saygı bekliyorsak eğer!


Saygı bir eylemdir. Saygıyı konuşmamıza, halimize, tavrımıza yansıtmamız gerekir. İnsanın insana saygısının en belirgin şekli, iyi ve kötü günleri paylaşmakla ifade bulur. Bunun yanısıra içten bir selam vermek, karşımızdakinin halini hatırını sormak da saygıyı ifade eder. Bunlar en kolay davranışlar olmasına rağmen insanlar arasındaki etkileşimde mucizeleri büyüktür.


İnsanların özel hayatlarını kurcalamamak, karşımızdakinin kendiyle ilgili bize anlattığı kadarıyla yetinmeyi bilmek, bunaltıcı sorularla meraklı burnumuzu herşeye sokmamak da saygının kollarıdır. İnsanın insana saygısının bir büyük ifadesi ise onu duygu, düşünce, arzu ve isteklerinde özgür bırakmaktır. Özellikle çocuklarımızın meslek, yaşam, iş, eş seçimlerine saygı duymazsak aile bağlarımızda derin yaralara sebep olabiliriz.


Herkesin insan olduğu ve insan gibi davranışı hak ettiği gerçeğini unutmamalıyız. Kimse kimsenin özel hayatını da ihlal edemez. Eşimizin, çocuğumuzun üzerinde baskı kurmak ise en büyük hadsizlik, saygısızlıktır. Aile ve akraba yaşantımızda elbetteki “sevgisiz” ilişkilerden söz edemeyiz. Fakat eşimizi, evladımızı, ana ve babamızı seviyor olmamız da onlara karşı gönlümüze göre bir tutum sergileyebilme hakkını vermez bize.


Okuldaki bir gününü anlatan çocuğumuzun karşısında duyarsızca telefona bakan bir anne-baba olursak çocuğumuzdan saygı bekleme hakkımız olur mu? “Olsun çocuğum, ben seni çok seviyorum ama sen bana konuşurken ben TV izliyorum.” Bakınız şu işe! Böyle bir sevgi ve saygı(!) biçimi olamaz.


Velhasıl kelam... Satırlarıma şöyle son vermek istiyorum. Gerçekten hayatlarımıza sözde değil, özde saygı kavramını yerleştirebildiğimiz zaman huzurlu ilişkilere yelken açabileceğiz.


Ferah Uzundurukan


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.