Nasıl da bunalıyoruz bazen hayattan... Ne istiyoruz, onu da bilmiyoruz. Eksik olan ne var, hiçbir şey. Şımarıklık bir bakıma yaptığımız. Herşeye sahipken neyin tükenmişliğini yaşıyoruz diye soruyorum kendi kendime...


“Sağlık olsun, gerisi gelir,” “Hayatta en büyük zenginlik sağlık” dilimizden düşürmediğimiz temenniler. Ee, niye o zaman erişemediklerimizin hırsı ya da ulaştıkça daha daha istemenin çabası? Bence hepimiz yalan söylüyoruz. Hem kendimize hem çevremize...


Sağlık yetmiyor, doymuyor insanoğlu! En zirveyi, en iyisini hedefliyoruz. Sahip olduklarımızın tatmini yetmiyor bize... Elimizde olmayanların hırsıyla yanıp tutuşuyoruz. İşte bu duygulardan ötürü bazen kendimi de başkalarını da sevmiyorum. İnsanları sevmiyorum zaman zaman... Bu nankörlüğümüz, doyumsuzluğumuz soğutuyor beni herşeyden.


“Hayat zor,” dilimizdeki bir başka klişe. Yo, belki de hayat o kadar zor değil. Zorlaştıran bizleriz. Karın tokluğu, gönül rahatlığı, başını yastığa rahat koyduğun bir vicdanın da varsa hayat çok kolay...


Boğaz’a karşı lüks bir restoranda yemek yemek zorunda değilsin insanoğlu. Keyifli bir arkadaş ortamında, bir aile çay bahçesinde, ince belli bardakta demli çay içmek “hayat” değil mi? Yaşamın ta kendisi değil mi özgürce bakabildiğin gökyüzü...


Elimiz ayağımız tutuyor, sağlığımız yerinde, ailemiz yanımızda... Ve bizler hala şikayetçiysek, hala depresyondaysak, hala yaşamdan keyif alamıyorsak biz kocamannn doyumsuz bir insanız. Kendimize gelmemiz, şükretmemiz lazım!


Ferah Uzundurukan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.