Kalbine yudum yudum damlayan sevdanın hesabını sormak değildir arzum, ey dost! Sevda sana akmış, kalbine sevincin tılsımını nakşetmişse, benim arzum, saadetinden bir paye bulmaktır dostluğunda. Dostluk, sevdayı, haysiyeti, şerefi, şanı… Dirhem dirhem gönle işleyen nakkaş misali seyrine doyulmaz bir hayatın akıbetine sürükler insanı. Tüm bu maceranın müsebbibi, dostun gönlüne düşen sevdadır. Sevda dediğin dostun gönlünde en değerli mertebesine ulaşır; o mertebe ki her hâlin nihanı, dua zincirinin kopmayan halkası, umuda yolculuğun en sağlam basamağıdır.


Dostun sevdasına dokunan her yürek oradaki güzelliğin sırrına erişmiştir. Güzellikteki sır sevdanın ta kendisidir, sevda ise dostun ta kendisi, dostun kendisi güzelliktir aslında. Sevdayı yanına azık edip güzellikleri keşfe çıkmaktır dostun gönlündeki sırra hâsıl olmak. Dost sırrına erenler anlar güzelliğin, sevdayla gelen ve insanı kendi iç tınısının ahengine götüren bir şey olduğunu. Bu sırra ermek için öncelikle bakmak lazım dostun kalbine. Bakmak yetmez elbet. Görmek, hissetmek de gerekir kalptekileri, hatta dostla beraber yaşamak, sevdasına ortak olmak, birlikte sırra giden yolda yoldaş olup sevdanın yolunu arşınlamak gerekir.


Hissetmek, gönül gözüyle bakmak ve görmek, sevdayı paylaşmak; meşakkatli bir yolda güzelliklerden pay almak niyazıyla dosta yoldaş olmak. Belki de kılavuz olmak… Yolun sonunu görebilmek için, yolu aydınlatan ışık kaynağı olabilmek bir dosta… Peki neden?


Neyin çabasıdır, hangi yaşantının, nasıl duyguların gereğidir dostla paydaş yaşamak her şeyi? Bazı suallerin cevabını maddi âlemde bulamazsın. Manevi sorgulamalarınsa bir bakmışsın seni dosta bir adım daha yaklaştırmış. Atılan adımların sayısı arttıkça dosta sorgusuz sualsiz bağlanmanın verdiği hazzı en derinden hisseder insan. Zamanla bakılır ki dostun manevi iklimi öyle bir sarmış ki insanı; artık dostun sevdası insanın benliğindeki bir kırıntı, yoldaşlığı hayatının vazgeçilmez macerası olmuş. Yaşanmışlıklar, yaşanmamışlıklar ya da yaşanacaklar dostun dostuna vefa ile verdiği bir söze dönüşmüş…


Dostluk, gönülden gelen sese verilen ilahi bir cevaptır. Dost ise ilahi olanın içinde gizlenen mücevherdir. Bakabilene, görebilene, hissedebilene; en önemlisi de sesini duyurabilene, bir dosta, dostun gönlüne, gönlündeki sevdaya…



Hamide Akkaya

Görsel: Eddie van W.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Güzel ama karışık yazılmış bıraz
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.