Ne oldu da bu hallere düştüm? Nerede kırıldı çizgim? Filmi bir başa saralım bakalım. Her karesini dikkatlice inceleyelim. Detayları atlamadan. Ayrıntılara girelim. Her sahneyi, öncesini, sonrasını sorguya çekelim. Kim ne yapmış, kim yapmamış? Kim ne söylemiş, kim ne söyleyememiş? Hareketleri ve sözcükleri cımbızla yalım. Keşke elimde bir kağıtta replik olaydı. Kime göre, hangi yüreğe vereceğimiz hesaba göre değerlendireceğiz? Yok. Bu böyle olmaz. Içinden çıkamadığımız her zamanki gibi, kader-kısmet formatına bağlayalım gitsin. Sonra, ya yazamazsam? Ya onbeş gündür fonda dönüp duran Sezen “Benim yerime de sev”, “Gözüme ilk damlası düştü gelecek sonbaharın” dedikçe, içime düşen kor ateş düşmezse! O ateş, beni ayakta tutan. Nefes aldıran. Yazdıran, hayata bağlayan. Bir de “Kuaförden çıkınca evden bana bir resim at da bakayım nasıl olmuş?”Tan sonra gelen resimdeki bakışın... Öyle aşkla bakılır mı? Bir çift gözden bu kadar sevgi akar mı? Bakarken ne düşündüğünü, nasıl bir ruh halinde olduğunu çok merak ediyorum. İşte o bakışın; her daraldığımda, sendelediğimde, her canım dayanamayacağım kadar acıdığında, beni incittiğin de bile, bir merhem misali telefonumu açıp uzun uzun gözlerine daldığım şifalı bakışın. Ya dudakların... Nasıl bir cennet müjdesi verecek az sonra? Bekliyorum bana anlatacaklarını. Neler olduğunu bile bile…

“Her şey için çok geç ama artık” mı diyecek? “Özür dilerim, istem dışı gelişiyor”, “Farkında olmadan söylüyorum” mu diyecek?“ “Muhteşem olmuş yazın. İnsanın yaşadıklarını, konuştuklarını bir başkasının dilinden roman gibi anlatılması hem çok ilginç hem de çok güzel hem de üzüyormuş” mu diyecek? Ne derse desin. Sesini duyayım da ne dediği önemli değil.

Sesinin üzerine sözcükleri ben daha sonra yerleştiririm şöyle istediğim gibi. Neler söyletirim eskisi gibi. Eskisinden de güzel. İşte bunları burada yazamam. Bu yazdıklarım onunla paylaşımda. Onu üzmek istemem. Hep mutlu olsun isterim. Benim sebep olduğum mutsuz günlerinin geride kalmasını isterim. Tamam... En başta hatalarım oldu. Sana kötü günler yaşattım. Yalanlar söyledim. Korkaktım. Ama son iki senedir bambaşka bir şekle girdim. Çok seven, çok çabalayan, hiç yalansız. Sadık, aşık, tam teslim olmuştum sana. Sadece daha kırılgandım. Tek eksik buydu. Zor günümde en sevdiğini yanında, olmadı telefonun ucunda görmeyince, duymayınca incindim. Sağ yanımı Parkinson, sol yanımı en sevdiğim vurdu. Sol daha ağır geldi. Yürek o tarafta çünkü. Tamam tamam çok bel altı vuruyorum. Ben küstüm. Kabahat benim. Onun bir şeyden haberi yokmuş. Haberi olsaydı koşar gelirdi eminim. Yanımda olurdu. En iyi dostum o benim. Hala öyle. Beni bu dünyada her şeyimi en iyi bilen beni anlayan tek insan. Yanında kendimi çok iyi hissettiğim tek insan. Seviyorum onu hep seveceğim. Her şartta. Bu yürek toprakta çürüyecek ama onu asla unutmayacak... Asla… 18.07


Meserifi

Fotoğraf:

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.