"Neden Güney Kore ekonomide bu kadar ileri?" sorusunun cevabı eğitime bağlanıyor. Öğrencilere verilen eğitim, karşı tez üretip itiraz etmek. Bu da dünyada %27 ile en üst sırada olmalarını sağlıyor, Avrupa %10-15 arası, bizde ise %1'in altında. Bizde her şey ezber üzerine. Sorun, anlamıyla anlamamak.


Ülkemizde beyinler ezbercilikle donatılan ve şartlanmalarla programlanan bir biçimde eğitiliyor. Düşünmeyi ortadan kaldıran, bilgiyi dışardan alıp dışarı vermeyi hedeflemiş ezberci bir eğitim sistemimiz var. Bu yüzden insanlar düşünce becerilerini küçük yaşlarda kaybediyorlar.


Her işi uzmanına bırakacaksın. Eğitim ciddi bir iştir, insan her şeyi bilemez, her şeye yetkili olamaz, her şeye de müdahale etmemelidir. Herkesin ilgisi, becerisi farklıdır, her insan matematik veya fen bilimlerinde iyi olmak zorunda değil. Kişileri çocukken testlere tabi tutarak yetenek ve isteklerine göre yönlendirmek gerekiyor. En sonunda sınav yapılacaksa bile bu KPSS gibi her şeyi bilmeniz gereken bir sınav değil, ilgi ve becerinize göre bir sınav olmalı. Eğitimsiz kişilerin eğitime yön vermesi bugünkü eğitim sistemine ulaşmamıza neden oldu.


Üniversite sınavı sonucunda öğrenciler kazandıkları puana göre, istemediği bir bölümde okumak zorunda kalıyorlar. Öğrencilerin bir çoğu bilgiyi öğrenmek yerine sınavı geçmeyi düşünüyor, bu da öğrenmedeki en büyük hata. Fikrimce, üniversite sınavı üniversitelere bırakılmalı, öğrenciler de fakültelerin düzenlediği sınavlara girip ilgi duydukları alanlara yönelerek geleceklerini şekillendirmeli.


Eskiden haydi çocuklar okula diye tanıtımlar, kampanyalar, reklamlar düzenlenir, okumayan çocuk kalmasın istenirdi. Öğrenciler, veliler yavaş yavaş soğutuluyor artık okuldan, okumaktan sanki; kimsenin inancı kalmamış gibi gelecekten "Okuyoruz, okutuyoruz ama..." diye başlıyor cümleler.


Sorun, farklı beyinlerin aynı sistemle seçiliyor olması. Çocukları yeteneklerine göre yönlendirmiyoruz. Her çocuk farklı ve özeldir. Sistem eğer her öğrenciyi gelecekte doktor olsun diye yönlendirirse, matematiğe ağırlık verip resim yeteneğini yok sayarsa; çocuk, gün gelir, gerçekten doktor olabilir ama mesleğini severek mi yapar, yoksa gelir düzeyi yüksek olduğu için mi yapar, bilemeyiz.


Okumak isteyenler okumalı ve okutulmalı. Her hangi bir alanda yeteneği olanlar ise kendi yetenekleri kapsamında meslek eğitimi almalılar. İnsanlar emek verip parayı eğitime yatırıyor. Sonra işi şansa kalıyor, hayaller boşa gidiyor. Kimi istemediği işlerde çalışmak zorunda kalıyor, kimi de yıllarca atanmayı bekliyor.


Hülya Çakıcı


Fotoğraf: Ben Francis

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.