İnsanların ilişkileri menfaat üzerine kurulmuşsa bu ilişkiden bir şey beklemek fazlasıyla saflık olur. Kimi zaman çıkarlara ters düştüğü, kimi zaman araya mesafeler girdiği, kimi zamanda yeni bir aşka yelken açıldığından arkadaşlıkların hiç yaşanmamış gibi savrulduğu zamanlardayız. Her çağın insanı bir şekilde bu durumdaki yerini alıyor.





Belki öncelikleri ya da öncelikler kendisine sunulan güvenilirliğe karşılık veremediğinden ya da altında ezileceğinin farkına varıp koşarak uzaklaştırmış insanları birbirlerinden. Samimiyetin olmadığı her ilişki eskir, yıpranır. Kendisini zamanla yenilemeyen ve kalıplara sıkışan insanlarda zaten samimi değildir.


İlişkileri güncel ve kalıcı olmaktan uzak olanlar ve kalıcı olmakta iddialı olanlar olarak ayırabiliriz belki. Demiri döven çekicin her vuruşu demire şekil verip izini belli ettirirken aynı zamanda onu bir değere, bir esere dönüştürerek ölümsüzleştirir. Önemli olan sadece çekiç vuruşu değil, demire çekicin vuruşları karşısında direnme gücünü veren örstür. İlişkilerimizi ve kendimizi yozlaşmaktan uzak tutacağımız örsümüz, güçlü ilkelerimiz olmalı, çekiç gibi bizi bir esere dönüştürüyorsa doğru yolda ilerliyoruz demektir.


Sevgi, aşk denilen olgu karşılığını bulursa belki o zaman mutluluğun doruğuna da çıkılabilir. Fikrimce her hangi bir ilişkide en değerli karakter ayrıntısı samimiyettir, ne yaparsam ne kazanırım yaklaşımı ise kurnazlığın başka bir türüdür.


Günümüz toplumundaki bireyler düzeyli bir ilişki yaşayacak kadar gelişkin düzeyde değiller artık. Bu güvensizleşmiş bireyler birbirlerinin etinden, sütünden faydalanıp buna duygularını alet etmiyorlar, batılı sömürü mantalitesiyle hareket edip, cehaletleri nedeniyle abuk subuk ilişkiler türetiyorlar.


Kişisel olarak tam olgunluğa ve yeterliliğe ulaşmadan hayatımıza birini sokmak maddi veya manevi ihtiyaç giderimidir o kişiden sağlanan durum sona erince İlişki de yük olur.


Sevebildiğimizde güzelliğin ne olduğunu görüyoruz. Görünüşten öte güzelliğimizi taçlandıracak bakış eksikliği, umut açlığı bizi güzelleşmeye iten rekabetler bu yüzden doğuyor. Ben dili karşınızdaki insan size değer verir ve düşüncelerinizi önemserse işe yarıyor yoksa yapıcı bir dil kullanayım derken aptal yerine konulabiliniyor.


Bazen kalabilmek için gitmek, bazen de gidebilmek için kalmak gerekir, susmayı öğrenmek için acı çekmek gerekir, emek gerekir, sevgi gerekir, bir amaç uğruna o yolda uygun adımlar atmak gerekir ve belki sağlam bir kazık yemek gerekir.


Yalnızlıktan çıkıp hemen özgürlüğe varılamıyor sabır ve azim gerekiyor. Sevgi yaşanacaksa yaşanmalı gelle, görle, gitle olmuyor. Aşkı, sevgiyi, arkadaşlığı, ilişkileri kazanmaya endekslenmişiz ama bazen de senden gideni ona verdiğin değerle birlikte uğurlamak gerekiyor.


Hülya Çakıcı

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.