İnsanlara karşı saygılı olmak için illa arabesk bir nedene ihtiyacımız yok. Kızgınlık sesli ama kırgınlık dilsiz. İnsan kızgın olunca her şeyi yakıp yıkmak istiyor, kırgın olunduğunda ise parmağını kaldıracak gücü kalmıyor. Çünkü kızgın olduğun birini kaybetmeye hazırsın ama kırgın olduğun birini kaybetmek istemezsin değer verdiğin için. Bu yüzden kızgınlık geçiyor da, kırgınlık içe çöküyor. İçimizdeki duyguların ölüm nedeni etrafımızdaki insanlar, cinayeti işleyip kaçanlar. Duygular öldükten sonra zaten çoğu şeyin anlamı kalmıyor. Duygular ölmüş, biz ölmüşüz, etrafımız insanlarla dolmuş neye yarar.


En güvendiğin insana bile sırtını dönerken iyi düşünmek gerekir. Çünkü en büyük düşman arkandayım diyenlerdir, çok az insan da bunu hisseder ve öngörür. Susacağı ve konuşacağı zamanların farkında olmalı insan, çünkü bazen tek bir sözcük çok şeyi değiştirirken, bazen susuş anlam katar hayatımıza. Bazen de çevrilen dolaplara üzüntüden arkamızı döneriz ki daha rahat etsinler. İnsanlar görüşleri ile kendilerini belli ederler. Sürekli çıkarları için konuşan birisi uzun vadede doğruyu bulamayacak ancak günü kurtaracaktır.


Kırılsalar bile kırmayan iyi insanlar var. Bu kişiler toplumun çatısıdır ve orkide gibi çok zor yetişirler, kıymetlerini de ancak anlayanlar bilir. Bilmezlere de bir gün bir şekilde anlatırlar. Acıyla yanan bir yüreğin ateşi söner de izi yok olmaz. Ölümüne dek paylaştığın sırlarını koruyabilen, zor gününde koşarak gelen ve zorunu bedelsiz omuzlayan, coşkuna da, acına da, sevincine de ortak olan, yürek yarın, can yoldaşına dost denir. Bu çağda çok azdırlar varsa eğer kıymetleri bilinmeli ve korunmalıdırlar. Birisinin gerçek dost olup olmadığını anlayabilmek için tökezlemek gerekiyor. İşte o zaman gerçek yüzü ortaya çıkacak ve ona göre hareket edeceğiz.


Kendini anlatmak için hayat bazen beklediğimizden hızlı davranıyor. Bazen susmak en güzeli, sağır olana dilsiz olmak gerek. Yalnızlığı seçen insanlar mutluluğu toplumda değil de kendilerinde bulan insanlardır. Bazı insanları acı büyütür ve yaşatır. Acı çekmeden, yitirmeden, yalnızlığı tatmadan kendisi olamazlar. Ne zaman ki en sevdikleri yan çizer, ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini, ne zaman ki yalnızlıktaki o muhteşem gücü keşfeder işte o zaman başlar gerçekten yaşamaya.


Ego ve hırs insan beynini ve ömrünü kanser gibi tüketir. Sanal ve üzenti dünyasında insanlar egolarını aşamıyor ve kendilerini ulaşılmaz görüyorlar. Ego hem bencillik, hem de cehaletin kendisidir ve bir de okumuş egolular vardır ki onlar daha bir değişiktirler. İç dünyalarında merhamet ve sevgiden yoksun, yok olmuş insanlar, dış dünyalarında şiddetli ve şiddetle var olmaya çalışan zavallılar. Biz her şeyi okumadan da biliriz diyen bir milletin üyesiyim. Çıkın toplum içine herkes her şeyin en doğrusunu kendisinin bildiğini zannediyor. Biz okumadan o demiş, bu demiş ile öğrenen bilmiş bir toplumuz. Susmuyoruz da hep konuşuyoruz.


Hülya Çakıcı

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.