Hayatın iki kuralı var; asla pes etmeyin. Daima birinci kuralı hatırlayın.


Özgürlük birilerinin hediye ettiği bir şey değil, hayattan alman gereken en büyük haktır. Bedel ödemek gerekirse de ödenmelidir, bedelsiz bir şey yok zaten. Özgürlük başkalarıyla ilgili değildir, insanın fikrinde, seçimlerindedir. Sınırlamalar tüm bunlara müdahale etmeyle başlar. İnsan olarak özgürüz ama başkalarının özgürlüğünün başladığı yerde bizim özgürlüğümüz biter. Bazen bağlanır, bazen bağlı kalırsın. Aşılacağını bildiğin sınırları bile zorlayamazsın. Yaşama tutunmak adına aşamadıklarımız bazen hayat bağı, bazen de ayak bağıdır. Aslında sınırlarımızı tamamen ve özgürce biz çizmiyoruz, çizemiyoruz, ya birileri tarafından çiziliyor, ya içinde yaşadığımız toplum, ya da yanlış yapmaktan korkup kendimizin sınırladığı zihnimiz. Sınırlar başkasını dışarıda bırakmaz sizi içeri hapseder. Sorgulamayan kişi, sorgulanan olarak yaşamını sürdürür. Kabullenmeyi biliyoruz ama sorgulamayı beceremiyoruz. Sınırları zorlamalı kimse kimseden üstün yaratılmadı.


Herkesin yaptığı şeyleri yapmak zorunda değilsin, farklı bir bireysin ve sen kendi yolunu seçtikten sonra kimin nereye gittiğinin bir önemi yok. Böyle hareket eden bir kişi hayata ve kendisine çok şey katmıştır ama bilinçsiz toplum bunu göremeyecek kadar farkındalıktan yoksundur, çünkü düzen böyledir. Çoğunluğun yolu seni şaşırtmasın, kendi yolunu kendin belirle ki, toplu tuzağa düşme. Sistemin dişlisinden çıkabilen ve ağaç gibi kökü yere bağlı olmadığının farkına varan bir ruhun özgürlüğü. Nereye gittiğini bilen insana yol vermek için dünya kenara çekilir. Nereye gittiğin konusunda şüphelerin yoksa yanılsan bile önüne yeni bir hedef koyabilirsin. Aykırı düşünceli insanlar her daim başkalarının zihinlerinde iz bırakırlar. Her şey düşünme ile başlar. Bu eylem seni önce sürüden ayırır sonra yolunu seçmeni sağlar.


İç sesini dinlemeye başladığında insanların yalanlarını anlamaya başlıyorsun. Ya gerçeklerle yüzleşeceksin ya da o tatlı yalanları dinlemeye devam edeceksin. Görmek istemeyenden kör, duymak istemeyenden daha sağır kimse yoktur. Ne yaparsan yap görmek istediğini görür ve duymak istediğini duyarlar. Öyle sorgusuz yaşıyorlar ki, ölüme beş kala kafa dank ediyor. Bir de sürekli yalan dolanla kendisini akıllı sanan zavallılar var. Sorgulama gerçeklerin ışığında doğruyu bulma temelinde olmalıdır. Yoksa şüphelerin girdabında yerinde sayarsın. Nasıl düşünmesi, dinlemesi, görmesi vs. gerektiğini öğrenmeli insan.


Bilinçli insanları bilinçsizlerle imtihanı bu dünya. En büyük tehlike ise, insanların insani duygularını yitirmesi. Kusursuz insan yok, herkesin bir eksiği var vicdansız olmayalım yeter. Kendimizi olduğumuzdan farklı göstermezsek hem ruhumuz ile zihnimiz uyumlu olur, hem de bunun ortaya çıkaracağı pozitif enerji ile dışarıdaki varlıkları da kendimize çekmiş oluruz. Maske takmak ise ruhu kapatıp zincire vurmakla eş değerdir. Uzun vadede ne mutluluk getirir, ne de huzur. Kendin oldun mu tüy gibi hafif olursun.


Hülya Çakıcı


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.