31 yaşındayım. Kendimi bildim bileli anneme öfkeliydim. Hayatımı bu öfkenin şekillendirdiğini, her an bunu dışarıya vurmak istediğimi 27 yaşımda hamile iken fark ettim. Hamile iken annemi karşıma alır (hayali olarak) ona bağırıp, çağırır, kızıma bana yaptıklarını yapamayacağını anlatırdım. “Ondan uzak dur" derdim... "Ondan uzak duracaksın.”


Ergenliğimden başlayarak annemle bütün ilişkim savunma ve saldırma reflekslerim ile şekillendi. Benliğimin aldığı yaralar çoktu, yalan yok. Annemin yaralarını da biliyordum evet... Ama öfkem geçmiyordu. Kızım 9 aylık olana kadar öfkem devam etti. Öfkemi ifade ettiğimi düşünebilirsiniz bu yazdıklarımla. Aslında öyle değildi. İnsan anne babasına karşı gerçek benliğini ortaya koyamıyor (koşullu sevildiğini hissettiği için). Onları üzmek, kırmak, kaybetmek pahasına "hayır" diyemiyor. Öfkem bundan... Onlar gibi düşünmediğim, onlar gibi yapmak, onların istediği gibi biri olmak ya da onaylayacakları tercihler yapmak istemediğim zamanlarda söyleyemediklerimdi öfkemin en büyük nedeni.


Bunları söyleyecek cesaretim (koşulsuz sevildiğimi hissetmediğimden ve kendimi bir insan olarak özümde değerli bulmadığımdan) ve çatışma ortamlarında kullanacak iletişim donanımlarım yoktu (ben ve öteki ayrımı yoktu içimde. başkalarının sesleri benim benliğimi dolduruyordu, ben öteki olmaya çalışıyordum). Bütün bu sorunlarımın adını koymaya başladığımda. Yaralarımı "bildiğimde" kabul ettim... evet varlar.. evet annemden babamdan ve birçok başka şeyden dolayı oldular.. Şimdi? Şimdi ne yapacağım? Öfkem dindi. İletişim donanımları kazanmaya başladım. Kendimle ilişkim değişmeye başladı, kendimi rahatça ortaya koyabilmeye başladım ve ardından herkesle ilişkim değişti. Ne kendime ne te ötekine "rağmen" bir hayat yaşamıyordum artık... Ben kendimdim, öteki de ötekiydi ve biz doğru ve yanlışın ötesinde bir yerde buluşabiliyorduk.


Geçen eylül ayında annemin yanında bir ay kaldım. (eskiden 3 gün dayanabilirdim) ve mutluydum... Hatta annemle çay sigara yapmak için can atıyordum.. Ve hatta annemle karşılıklı gülüyordum.. Ve hatta annemin neşeli ve tatlı biri olduğunu düşünmeye başlamıştım. Bunu ona söylediğimde annemin yüzünde güller açtı.. Biliyordum ki savunmada ve saldırıda olmadığımız, ikimiz artık ayrıldığımız için o da beni ilk defa tanıyordu. Annem değişmedi.. Benim kendimle ilişkim değişti.. Artık onun sözleri beni yaralamıyor, beni incitmiyor ya da beni kendim hakkında süpheye düşürmüyordu. Yaralarımı bilmek, onun yaralarını bilmek.. beni güçlendirmişti, değiştirmişti. Kişisel alanım benimdi.. annem bunun dışındaydı. Ve babam da.. ve onların önemsedikleri herkes de.. Ve artık onun bana kurduğu bir cümle çocukluğumdan beri yaşadığım bin anıyla beraber hücum etmiyordu zihnime, öfke yaratmıyordu. Kendimi anlıyordum, onu anlıyordum ve konu orada kapanıyordu


Demem o ki; insan iyileşiyor... Annelerin açtığı o yaralar bile kapanıyor.. Güvenli bağlanma, güvensiz bağlanma... hepsi geride kalıyor. Biz çocuklara iyileşmeye, kendimizi anlamaya model olsak yetiyor.


Annemi seviyorum diyemezdim... Cidden... Bir şey hissetmezdim çünkü artık diyorum. Kendimi de onu da seviyorum. Ve hatta yaralarımızı da...



S.A.



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.