Bir park düşünün, içinde gezerken; Manhattan’ın akamayan kalabalık trafiğine sadece yukarıdan baktığınız, trafik ışıklarına takılmadan cadde üzerinde 2,5 km yürüyüş yapabildiğiniz, binaların arasından ilerleyerek içlerindeki hayatlarla ilgili hayaller kurabilecek kadar yakınlaşabildiğiniz, farkında olmadan bir etkinliğe dahil olduğunuz, yorulduğunuzda soluklanmak için oturduğunuz dinlenme terasından keyifle aşağıdaki keşmekeşi izleyebildiğiniz bir yandan da özenle seçilmiş bitkileri inceleyebildiğiniz…


İşte High Line, tam da “şehrin karmaşasının içinde ama karmaşadan uzakta”.


New York’ta 1930’larda viyadükler üzerinde açılan Batı Yakası tren hattı 1980’lerde kullanım dışı kalmış. Bu dönemde bölgenin gayrimenkul gelişimini olumsuz etkilediğini düşünen bir grup tarafından yıkılması için mahkemelik olmuşken aktivistler tarafından da karşı savunmayla yıkımı engellenmiş.


1999 yılında ise duyarlı kentlilerden oluşan High Line Dostları (Friends of High Line), kimilerine göre şehrin göbeğinde gayrimenkullerin değerini düşüren terk edilmiş demir yığınının, korunması ve yeniden halkın kullanımına açılması için bir araya gelmiş. Ama bu yeni kullanım eskisinden çok farklı, caddelerin üzerinden viyadüklerle geçen bir park. High Line Dostları, NY Yönetimi’nin de desteği ile dönüşüme başlamışlar, hem de dönüşüme yönetimin çok çok üzerinde fon sağlayarak. 2006 yılından bu yana fazlar halinde inşa edilen parkta bugün saatlerce zaman geçirmek mümkün.


High Line’da bir başka dikkat çekici nokta da peyzaj tasarımı. Burada özellikle tren yolunun kullanım dışı olduğu dönemde kendiliğinden oluşan bitki örtüsü ve ek olarak az sulama gerektiren dayanıklı bitkiler kullanılmış peyzajda. Yer yer rayları da görmek mümkün döşemede. Dinlenme ve seyir terasları oluşturulmuş, kah elinizde kahvenizle aşağıda çile çeken araç kullanıcılarına nispet yaparken, kah bir köşede Hudson Nehri manzarası izleyebiliyorsunuz.


Kendi parklarını kendileri inşa etmiş olan High Line Dostları’nın desteği ise büyüyerek devam ediyor. Buradaki çalışma ABD’deki birçok kente de örnek olmuş durumda. Şehrin sakinleri Central Park var nasıl olsa diye yetinmiyor, şimdi de yer altı parklarını oluşturmanın peşine düşmüşler.


Kentsel dönüşümün bina yıkıp yenisini yapmaktan, eski evin yerine yeni 2 daire almaktan çok öte bir kavram olduğunu gösteren bu örnek her şeyi devletten beklemeyen halkın katılımının da ne derece etkili olabileceğini gösteriyor. Bu bilinçle sağlıklı, sürdürülebilir kentler geliştirilebilmesi, dönüştürülmesi işten değil.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.