-Kerem’in külotlarını bebe deterjanıyla elde yıka tamam mı.

-Tamam abla.

-Dörtte parka çıkarmayı unutma.

-Unutmam abla.

-Küveti çamaşır suyuyla ov.

-Ovarım abla.

-Akşama da etli bir şey pişir, iki gündür sebze yiyoruz.

-Pişiririm abla.


***


-Öfff! Şu işi gece yarısı yaptırsa ya belediye. Her taraf leş gibi kokuyor.



***


-Bu tabakları al. Bize iki kahve getir.


***


Yıllardır hayret ediyorsun “Ben değilim, sen değilsin, kim bu 2 kişiden 1’i?” diye.



Yaşadığın ülkenin senden ve seçkin çevrenden ibaret olduğunu sanıyorsun. Sokakta yanından geçip gittiklerin, yaşadığın kentin, ülkenin çeperlerinde adını bile bilmediğin yerlerde yaşayanlar aklına gelmiyor.



O 2 kişiden 1’i bir taşla çok kuş vurarak her işini yaptırdığın gündelikçi, artıklarını attığın konteynırı boşaltırken iğrendiğin çöpçü, astına emreden albay gibi sipariş verdiğin garson. Tıkalı klozetini açmaya gelen tesisatçının üstü başı kirli çırağı, akbil basarken yüzüne bakmadığın trafik mağduru otobüs şoförü.


Ofiste gerizekâlı muamelesi yaptığın çaycı, yanından geçerken burnunu tıkadığın depocu, arabanın yerini değiştirdiği için fırça kaydığın otoparkçı o 2 kişiden 1’i.


“Al şunu” diye cebine para sıkıştırdığın tırnakları kahverengi kuaför, popondaki jean’i ağartacak diye silikozisten ölen kot taşlama atölyesi işçisi, kızarmışından vermedi diye azarladığın simitçi o 2 kişiden 1’i.


Etiketleri bol sıfırlı mağazalara girmeye layık bulmayıp dudak büktüğün eşarplı kadın, şık lokanta masalarına yakıştırmayıp bıyık altından güldüğün adam o iki kişiden biri.


İnsanları, olayları, sorunları görmezden geldiğinde onlar yok olmazlar. Sadece yüz çevirdiğin için görmezsin.


Ve görülmemek incitir insanları.


Çocuklarını gerekirse feda olsunlar diye emanet ettikleri devletin orduevlerinin kapısından çevrilen kadınlar, üniversite kapılarından içeri sallam saçak peruklarla girmek zorunda kalan genç kızlar yıllarca incindiler. Kime seksen sene “Bu Atatürk’ün modern kızı, bu da köylü” dersen o incinir. Anneleri incinen çocukların, çocukları incinen annelerin babaların sevdiklerini incitenlere bir çift lafı vardı. Sesleri yeterince çıkmadığı için, mahcup hissettikleri için beklediler. Sonra aralarından biri çıktı, onun yanında saf tuttular.


Bir çift laf sandıktan çıktı ama anlamadın, giderek daha fazla insanı hor gördün.


“Kim” dediğin 2 kişiden 1’i Anadolu’da, banliyöde yaşıyor. Büyükşehrin kalburüstü koordinatında konforundan vazgeçmeden hayatını sürdürmek isteyen azınlık, senin dahil olduğun grup.


Ayakkabı kutularında yer değiştiren paralar, ses kayıtları onları ilgilendirmiyor. İlk kez onları küçümsemeyen, “bu modern, bu köylü” ayrımı yapmayan bir lider gördüler. Aralarından biriydi o adam, hayalini bile kuramayacakları kadar yükseklere tırmandı. Gözleriyle görseler en büyük kötülükleri yaptığını, mahallenin medarıiftiharını kollayacaklar.


Artık anla bunu.


Anlamak, hak vermek anlamına gelmez.


Yazı: Perihan Özcan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.