Artık doktorlar bile insanlara kutsal görevlerinin gerektirdiği gibi davranmıyor. Hani hep dayak yiyen doktorları konuşuyoruz ya, peki dayak yemişten beter edilen hastaları neden konuşmuyoruz?


Son 10 aydır keşfettiğim homeopat sayesinde ilaçlardan kurtulmuş olmanın rahatlığının yanı sıra doktorları da görmez olmuştum. Geçen yıl hiç durmadan hasta oldum. Çoğu hastalığın psikolojik kaynaklı olduğun eminim artık. Mutsuz insanın bağışıklık sistemi anında zayıflar. Vücudunun en zayıf bölgesi neresi ise, oraya en yakışan hastalık ne ise o olur bana göre...


Bu hafta aniden gelen grip sandığım, 40 derece ateşle hastaneye gitmeme sebep olan, hastanede göğüs ağrımın üşütmekten değil nabzımın 150'yi bulmasından kaynaklandığının anlaşılması itibari ile gözbebeğim ailem panik oldu. Artık ilaç yok diyemezsin dediler ve o an yatırdılar beni o beyaz yatağa. Hastane bulmuş beni, bırakır mı? İlaç kullanıyorum 10 aydır diyorum, dinler mi? Hemen damar yolu açılır, serumlar şişe şişe takılır, dön arkanı aç kalçanı iğneler basılır. Kısacası yine düştüm ellerine...


Lakin bu kez ne yazık ki ben de eğdim boynumu. Neticede işin ucunda orta kulak iltihabı ve ne yazık ki bu iltihabın kalp kapakçığıma tekrar yapışma riski vardı. Ama ant olsun; hastalık geçer geçmez homeopata geri gidilir ve ilaçsız yaşama devam edilir.


Antibiyotik mi? Maalesef 5 gün direndim almamak için. Bugün damardan bastılar, yanına da bir kutu hediye ettiler.


Pazartesi gel, x uzman doktorumuz da sizi görmeli dediler.


Gittim. Doktor heybetli, lakin iğrenerek bakıyor hastaya. Eskiden doktorlar yaşlı ve asabi olurlardı ama elleri şifalı olurdu. Dokunurlardı, bakarlardı, hissederdiniz, korkardınız ama iyileşmenize umut olurlardı. Oysa şimdi öyle mi? Elleri ile asla dokunmadıkları gibi, kullanacakları aletleri bile emanet tutuyorlar. Üstelik aynı hastaneye cuma akşamından bu yana üçüncü kez gidiyorum. Doğal olarak orada yapılan diğer işlemleri söylemem gerekiyor diye düşünüyorum. Tam ağzımı açıyorum, "Cuma gecesi geldim. Acilde şunları şunları yaptılar" diye cümlemi tamamlayamadan azarımı da yiyorum. Oysa bilmesi gerekmez mi? Belki acilde o gün yapılan bir ilaç nedeni ile bugün belki de bir şey yapılmaması gerek. Üstelik benim durumumdaki gibi kronik hastalığı olan hastalar geçmiş hikayeyi söylemezlerse ne olur? Ne mi olur? Ben söyleyeyim: Gazetelerin 3. sayfalarındaki "Hastanede yanlış ilaç yüzünden öldü" haberleri çoğalır.


Artık doktorlar bile dinlemeye tahammül edemiyor. Biz insanlar birbirimizi nasıl dinleyeceğiz?


Haaa bu arada, yanlış anlaşılmasın, SGK'lıyım. Lakin bahsettiğim hastane özel hastane, yani paramla gidip doktorun tiksinç bakışlarına maruz kalıp, yeniden bir torba ilaç hediye edilip, gerekli dozda azarımı da yiyerek evime gönderildim.


Bir zamanlar ben bilinç altımda sürekli kızdığım kişilere şiddet uygulamakla ilgili hayaller kurup eğleniyordum. İyi bir kuantumcu bunu yapmamamı rica etmişti, gel de yapma! Bugün o doktoru oturduğum koltuğa bağlayıp bana yaptıklarının aynısını yapmak istedim.


Ne istiyorum biliyor musunuz?


Gerçekten doğal, insanca, duyarlı, gerçekten dinleyen, dinlediğini önemseyen, anlayan canlıların olduğu bir yerde yaşamak istiyorum!


Yazı: Nuran Başyurt

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.