Gazetelerden birinde şöyle bir başlığa rastladım: “İşe organ mafyası karıştı!” Kim organ mafyasına karıştı? Hangi işe? Konu Suriyelilerle ilgili. Sanki her biri ayrı birey değilmişçesine “Suriyeliler” diyerek anlatıyoruz onları. İnsaniyetten, haktan, hukuktan bahsederken yanı başımızda olan bitenleri görmeyip dilden dile döndürüyoruz aynı soruyu “Sence de çok değiller mi? Her yerde Suriyelileri görüyorum. Bizim sokak Suriyeli kaynıyor!” gibi…


Anadolu Kadın Hareketi’nin yaptığı araştırmaya göre Suriyeli mültecilerin durumu her gün daha kötüye gidiyor. Sefalet, açılık, zorlu kış koşulları derken şimdi de işin içine Uluslararası Organ Mafyası karıştı. Müşkül durumdaki Suriyeliler birer birer kaçırılıp organ mafyasına satılıyor. Bunun yanı sıra Suriyeli aileler, Türkiye’deki zengin ailelere çocuklarını satmaya başlamış. Bu gibi haberlere yerel kaynaklardan ulaşan Anadolu Kadın Hareketi STK’ları, muhalefeti ve iktidarı duyarsız kalmakla suçluyor. Haksız da değiller…


Yaptıkları araştırmalar sonrası açıklama yapan Anadolu Kadın Hareketi’nin başkanı Birsen Temir “Türkiye'nin değişik illerindeki kamplarda kalan mülteci çocukların satıldığına ilişkin çığlığımıza ne yazık ki ilgililer kulaklarını tıkamıştır. Aylar öncesinden yaptığımız uyarılara rağmen Mardin'de, Hatay’da, Antep'te, Urfa'da hala çocuklar para karşılığı satılmaya devam edilmektedir. Bir bölümü kendilerinden yaşça çok büyük insanlarla evlendirilen bu çocuklardan, önemli bir kısmının da organ mafyasının eline geçtiği tespit edilmiştir. Uluslararası organ mafyası da bu işin içindedir. Resmi kayıtlar dışında da ülkemizde on binlerce Suriyeli bulunmakta, bunlar üzerinde çalışmalar yapan organ mafyasının özellikle aileleri tarafından kontrol altında tutulamayan, korunamayan çocukları aldıkları ifade edilmektedir. Vicdanları yaralayan bu meseleye mutlaka devletin el atması gerekmektedir" diyor.


Yazması birkaç tuş, okuması birkaç dakika söylenmesi birkaç saniye… Bu kadar basite indirgenebilir mi insan hayatı? Organ mafyası ve çocuklarını satan ailelerden bahsetmek bu kadar kolay mı? Es geçiyoruz her defasında gördüklerimizi. Ezip geçiyoruz insan olmakla övünerek, ardına sığınıp toprak aşkımızın, memleket sevdasının, aitlik, sahiplik ve binbir türlü alta çeken hissiyatla kendi türümüze sahip çıkamıyoruz. Bir annenin kendi evladını başka bir aileye satma haline gelmesi sizce ne kadar sürer? Küçük bir çocuğun yaşam hakkının elinden alınıp böbreğinin, kalbinin, gözlerinin başkasına verilmesine müsaade etmeyi mi gerektiriyor milliyetçilik duygusu?


Devlet politikaları, verilen kararlar ve tüm yönetim şekilleri bir yana dursun. Bunlarla değil derdim en azından bu yazının konusu bu değil. Milliyetçilik kisvesi altına saklanmış insaniyetten yoksun düşüce silsilesiyle uğraşmak lazım. Yolda gördüğüm Suriyeli çocuğa üç beş kuruş verip göndermek elbet bir çözüm değil. Çözüm ne, bunu da bilmiyorum. Lakin gözler önünde bu denli büyük bir yok oluş yaşanıyorken bunu görmezden gelmek tabir edilen “ulvi insanlık” değil bunu biliyorum. Yasal girişi 600 bin civarındaki Suriyeli mültecilerin kayıt altına alınmayan sayısı tahminen 2 milyona yakın… Savaştan kaçıp yaşam hakkını elinde tutmak isteyen insanlara göz yummak savaşın gerçekliğini ve insanlığı hiçe saymaktır… Savaş insanlık var oldukça başka bedenlerde başka şekillerde kendini devam ettirecektir. Ne yazık ki kendi türünü yok eden bir canlıyız. İnsan olmakla bu kadar övünüyoruz.

Kendi adıma söyleyebilirim ki ben hayvan olmayı tercih ederim. En azından dürüst bir güdüyle öldürme hissiyatı taşıyor olurdum. Nedensiz, kim olduğunu ne olduklarını bilmediğim insanların cebine daha çok para girsin diye yaşam hakkımdan hiç uğra vazgeçmiş olmazdım. İnsan hür değildir. Yönetilmeyi ve yönetimle gelen itaati kabul ettiği sürece ütopyasına yarattığı “ideal insanı” oynar. Ki bu oyunda görülen üzere başarısız bir oyun…


Yazı: Pınar Aksu


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.