İletişimin çeşitli nedenlerle aksadığı durumlarda bunu düzeltmeye yarayan yöntemlerden biri de dudak okuma. Bu konudaki başarıyı artırmak ve iletişimi çok yüksek düzeyde sağlamak artık mümkün. Üstelik cep telefonunuzdan bile yapabileceğiniz alıştırmalarla...


İnsanlar arasında iletişimi en çok bozan nedenlerden birinin konuşma konusundaki aksaklıklar olduğu belirtiliyor. Bu durum kişi kaynaklı (kişide işitme sorunu olması, vb) olabileceği gibi çevreden de kaynaklanabiliyor. İkinci nedenin karşıdaki kişinin söylediklerinin gürültü nedeniyle anlaşılamaması olduğu belirtiliyor.


Üçüncü nedendeyse psikolojik yorgunluk devreye giriyor ve bu durum dikkat dağınıklığına yol açabiliyor. Karşılıklı konuşmanın zaman zaman kesintiye uğraması işitsel mesajların dudak hareketleriyle alınmasını gerektirebiliyor. Dil ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Konrot, sesin ve işitmenin yetersiz olduğu zamanlarda konuşmayı sadece dudaklara bakarak anlayabilme becerisinin kurtarıcı olduğunu ve geliştirilebileceğini belirtiyor.


Kişiye bağlı durum!

Peki, kişi sadece dudak okuyarak konuşulan her şeyi yüzde 100 netlikle anlayabiliyor mu? Konrot, “Yüzde 100 demek çok iddialı olur. Bazen yüzde 100 performans gösteren vakalar çıkıyor bazen çıkmıyor. Bunun kişiye bağlı bir durum olduğu unutulmamalı” diyor. Bebeklerin dil öğrenirken 4’üncü ay civarında gözlere, 8’inci aydan itibarense insanların dudaklarına odaklandıkları belirtiliyor. Dil gelişiminde dudak okumanın çok önemli katkısı olduğunu gösteren yeni bir araştırmaya göre, 12 aylık bebekler işitme yoluyla sorunlarını halleder hale gelmelerinin ardından, dudak okumayı sadece gerekli durumlarda kullanıyor. Prof. Dr. Konrot, bu durumun doğal bir süreç olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtiyor.

Kurslar var!

İngiltere’de özellikle yaşlılığa bağlı işitme kaybı olan kişilere destek olmak için dudak okuma kursları düzenlendiğini söyleyen Prof. Dr. Konrot, bu konuda da bazı sorunlarla karşılaşılabileceğine dikkat çekiyor. Konrot, görsel olarak birbirine çok yakın olan ses ve hecelerin (pil, mil, bil, vb) dudak hareketlerinin birbirine çok yakın olduğuna, bunları sesle ayrıştırmanın nispeten kolay, buna karşın görsel olarak ayrıştırmanın zor olduğuna dikkat çekiyor. Bu konuda ayırt edici faktörlerin ortaya konması için uzun çalışmalara ihtiyaç duyuluyor.

İşitmeyle görme arasında ilişki var!

Yapılan araştırmalar, görsel ipuçlarından alınan bilgilerin beyindeki uzantısına bakıldığında, sadece görme merkezinin değil işitme merkezinin de harekete geçtiğini, bunun işitmeyle görme arasında bir ilişki olduğunu gösteriyor. Konrot, “Siz sadece dudak hareketlerine baktığınız zaman işitme merkezi harekete geçtiği için, o sesi sanki sanal olarak duyuyorsunuz. Dolayısıyla program, basit alıştırmalardan yola çıkarak, görsel ipuçlarıyla işitsel ipuçlarını nasıl fark edebileceğinizi öğrenmenizi sağlıyor” diyor. İkinci olarak sesi kaldırarak, azaltarak, üstüne gürültü bindirerek ve görsel bilgileri daha fazla ön plana çıkararak bu alıştırmaların tekrarlanabileceği veya sesi tamamen ortadan kaldırarak farklılıkların sadece görsel olarak dudak hareketleriyle ayrıştırılabileceği belirtiliyor.


Ağız yapısı ve dudak şekli sonucu etkiliyor!

Dudak okumada, kişilerin ağız yapıları ve dudak şekillerinden kaynaklanan özelliklerin sonuca olumsuz etkisi olabileceğini belirten ve “Kimisi ağzını fazla açmadan konuştuğu, kimisi ince dudaklı, kimisi sakallı, kimisi bıyıklı olduğu için farklı kişilerin dudaklarını okuyabilmeye yönelik farklı konuşmacılar kullanarak başarıyı artırmayı hedefliyoruz” diyen Prof. Dr. Konrot, şu anki programlarında bir erkek bir de kadın konuşmacı olduğunu söylüyor. Konrot, “Gelecekte, konuşmacı sayısını artırıp kişileri dudak okumada her şeyi anlayabilecekleri şekilde yönlendireceğiz” diyor.


“ Bak, gör, duy” ne demek?

Türkiyede dudak okuma konusunda yol göstericilik yapıp daha başarılı sonuç almayı sağlamada bir ilk olan ve kişilere internet üzerinden erişebilecekleri bir sistem sunan ‘Bak, gör, duy’ programının özel yönünün, istenildiği gibi kontrol edilmesi olduğu belirtiliyor. Prof. Dr. Ahmet Konrot, değişkenleri kontrol etmenin avantajlarına dikkat çekerek, “Uygulama sonucunda doğru yanıt verip vermediğinizin istatistiksel dökümünü ve geri dönüşlerini görebiliyorsunuz. Böylece zaman içinde kendi gelişiminizi gözlemlemeniz mümkün hale geliyor. Bir başka önemli konuysa programın internet ortamında çalışıyor olması” diyor. Bilgilerin her biri sanal ortamda herhangi bir bilgisayar sistemine bağlı olmadan saklandığı için, kişi uygulamayı istediği yerde ve istediği zamanda gerçekleştirebiliyor. Uygulamayla kişiler kendilerindeki tüm gelişmeleri görüp kontrol ediyor ve istemeleri halinde daha ayrıntılı bilgilere sahip olabiliyor.


İşitme cihazları yetersiz kalıyorsa!

Cochılear implant (biyonik kulak) operasyonu geçiren kişilerin salyangoz yapıda kirpiksi sinir hücrelerinin ölmesi sonucunda konuşmayı ayırt etmelerinde meydana gelen sorun, işitme cihazlarıyla da ortadan kaldırılamıyor. İşitme cihazları, bazı kişilerde sesin duyulmasını sağlasa da konuşmaların ayrışmasına yardımcı olamayabiliyor. “Sesi duyuyorum ama ne söylediğini anlamıyorum” diye dile getirilen şikâyetler, bu soruna işaret ediyor. Bu hücrelerin kendilerini tekrar yenilemeleri mümkün olmadığı için kulağa onun görevini yapacak bir dizi elektrot yerleştiriliyor ve dışarıdan yine işitme cihazına benzer bir sistemle mikrofondan gelen sesler bilgisayarlı bir sisteme gelerek frekanslara ayrıştırılıyor. Böylece kişi yeniden ve sağlıklı şekilde duyabiliyor. Biyonik kulağın başlangıçta; yetişkin ve işitmeyi konuşma gelişiminden sonra kaybetmiş kişilere uygulandığına dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Kontrat, artık 2 yaş çocuklarının bile bu gelişmeden yararlandığını dile getiriyor.


Haber: Ceyda Erenoğlu



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.