Dil bozuklukları, insanlar arası iletişimi aksatan en önemli nedenler arasında bulunuyor. Kekemelikten anatomiye bağlı bozukluklara, belli sesleri telaffuz etme güçlüğünden ses çatlamalarına kadar her sorunun çözümü var aslında. Yeter ki dil ve konuşma bozuklukları uzmanlarının bu sorunlarla uğraştıklarını bilelim.


Kendimizi sözlü olarak ifade etme ya da karşımızdakini duymamaktan kaynaklanan sorunlar yaşamımızı ciddi anlamda zorlaştırıyor.


Dil ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Konrot, insanlar arası iletişimde konuşmayı patolojik olarak bozan her konunun kendi alanlarına girdiğini söylüyor. Bunlar arasında anatomiye bağlı konuşma bozuklukları, dil gelişimi sorunları, konuşmada gecikme, ses bilgisi bozuklukları (halk arasında bir harf yerine başka bir harf kullanma vb) eksik konuşmalar, belli sesleri üretememe, telaffuz edememe, yaşa ve cinsiyete uygun ses tonuyla konuşamama, ses çatlamaları, vokal nodüller, polipler, gırtlak kanseri tedavisi sonucunda gırtlağı alınmış kişilere uygulanan konuşma rehabilitasyonu ve kekemelik gibi bireyler arası iletişimle ilgili tüm sorunlar yer alıyor.


100 çocuktan 4’ü kekeme

Hem çocukları hem de ailelerini üzen sorunların başında kekemelik geliyor. Erken dönem kekemeliğin çözümlenebilecek bir sorun olduğunu söyleyen ve 2000’li yıllara kadar bu konuda tereddütleri bulunduğuna dikkat çeken konrot, ailelere; “Sorun yaşayan çocuğun yanında ona nasıl konuştuğuyla ilgili bir olumsuzluk hissettirmeyin” diyor. Aksi takdirde kekemeliğin kalıcı hale geleceğine dikkat çeken Konrot’a göre soruna erken dönemde doğru müdahale edilmesi ve uygun teknikler uygulanması beraberinde yüzde 100’lük çözüm getiriyor.


Erken dönem kekemelik daha çok 2.5-3 yaş arasında ortaya çıkıyor ve sorunun 5 yaş civarında da başlayabileceği belirtiliyor. Bu dönemde müdahale edilmemesi halinde kekemeliğin kronik hale gelme olasılığı artıyor. Erken dönemde her 100 çocuktan 4’ünde kekemelik gözlendiği, 4 çocuktan 3’ünün 6 yaşına kadar yüzde 75-80 olasılıkla sorunu kendi kendine aşabildikleri belirtiliyor. Sorunun aşılamaması halinde gecikme kaynaklı kronik kekemeliğin çözümü zorlaşıyor. İşin içine psikolojik faktörler, öğrenilmiş çaresizlik gibi olumsuzluklar girdiğinde kekemelik tedavisi içinden çıkılamaz hale geliyor. Bu nedenler, ergen ve yetişkinlerde sonuç almayı zorlaştırıyor.


Çözümde iki yaklaşım var

Sorunun çözümünde 2 farklı yaklaşım olduğu belirtiliyor. Bunlardan bir tanesinin dolaylı, diğerinin ise doğrudan terapi olduğuna dikkat çekiliyor. Dolaylı terapide yapılmaya çalışılanın ailelere çocuklarıyla kekemelikleri üzerine odaklanmadan etkili iletişim becerilerini göstermek olduğu belirtiliyor. Burada, oynanan oyunlar ve gerçek ilgi yoluyla çocuğun üzerindeki kaygının ortadan kaldırıldığı ve kekemeliğin azaldığı görülüyor. Sorun her çocukta çok olumlu olmasa da başarılı sonuçlar aldıklarını belirten merkezler de bulunuyor.


Ne söylediğine bakın

Bu uygulamada çocuğun sözünü kesmeme, nasıl konuştuğuna değil ne söylediğine dikkat etme, konuşmadaki sorunu görmezden gelme gibi unsurlar önem taşıyor. Sözel becerilerin devreye girdiği kitap okuma ve birlikte yapılan etkinlik sırasında bolca konuşma olduğu belirtiliyor. Doğrudan terapi ise, konuşmanın akıcılığına yönelik girişimler. Bunun için 2 farklı yol bulunuyor. Birincisi aileyi çocuğun terapisini yapmaya yönlendirmek, ikincisi ise çocuğu doğrudan klinikte görerek terapist olarak müdahale etmek. “Birincisini tercih ediyorum” diyen Prof. Dr. Konrot, bu uygulamada çocukla ailenin haftalık değerlendirmenin ardından her gün evde yapılacak etkinliklere yönlendirildiğini söylüyor.


Tedavi ortalama 3-5 ay sürer

Prof. Dr. Ahmet Konrot, bu teknikleri bilen uzman bir dil ve konuşma terapistinin, uygun ve doğru yaklaşımla erken dönem kekemelik sorununu 3 - 5 ay arasında çözebileceğini söylüyor. Herhangi bir geriye dönüşle karşılaşılmaması için çocuk ve aile uzun bir süre izleniyor.


Öğretmenlere iş düşüyor

Çocuğun kekemeliğinin giderilmesinde anne babalar kadar öğretmenlere de görev düşüyor. Gittikleri kreşlerde veya ilköğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin sorunlu öğrencilere yardım sağlayan terapiyi öğrenmeleri, dikkatli takip ve çocuğun konuşma terapistiyle işbirlikleri, olumlu sonuca ulaşılmasını hızlandırmakla kalmayıp bazen tek başına da mucizeler yaratabiliyor.

İşe yarayan bazı kritik ipuçları

Kekemelik anlarını görmezden gelin. (“Aman yavrum sakin konuş! Heyecanlanma! Bak yine tekrarladın!” gibi olumsuz cümleler kurmayın.) Olumlu davranışları ödüllendirme yoluyla pekiştirin.Daha çok olumlu yerlere, olumlu yönlere ve yapabildikleri ne dikkat çekerek akıcı konuşma anlarının farkını gösterip bunu küçük ödüllerle pekiştirin.


Aileler hesaplama yapmamalı

Çocuğun kekelemesiyle ilgili sayısal veriler elde etmek için uygulanan hesaplama yöntemleri bulunuyor. Buna göre konuşma terapisti bir taraf tan bir sayaçla kişinin konuştuğu heceleri sayıyor, diğer taraftan da çocuğun takıldığı heceleme ve kekeleme anlarını... Ortaya çıkan 2 rakam konuşma terapistini bazı verilere ulaştırıyor. Örneğin 350 hece konuşan bir çocuğun konuşmasın da 10 defa takılma sı (10 x 100 / 350 = Kekelenen hece yüzdesi) terapistin yaptığı ölçüm ve objektif değerlendirme ile çocuktaki ilerlemenin göstergesi olarak kabul ediliyor. Ancak, bu tür hesaplamaların sadece terapist tarafından yapılması, ailenin bu tür hesaplamalar yapılmaması isteniyor.


Haber: Ceyda Erenoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir ben kitap okurken takilmiyorum konuştum mu takiliyorum bide heyecanla dığında tanımıyorum
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.