Ailem beni destekliyor ama benim özgüvenim yok

Merhabalar,

Size geçen sene de yazmıştım. Üniversiteye gidemediğimi, bir sene daha çalışmak zorunda kaldığımı, psikolog olmak istediğimi... Ve dediğiniz gibi çıktı. 1 sene neymiş ki hemen geçti. %25 bursla özel bir üniversiteyi kazandım. Yıllık ücreti 29 bin TL. Babam çok istediğim için beni destekledi. Kayıt yaptıracağız fakat çok zengin bir aile değiliz. Büyük ihtimalle zorlanacağız. Bu durumdan dolayı eğitimimde başarısız olacağımı, mezun olunca iş bulamayacağımı düşünüyorum. Çok umutsuzum. İçimde eski heyecanım yok. Tabii ki hala psikolog olmak istiyorum hem de çok... Ama içimde nedenini bilemediğim bir umutsuzluk bir hevessizlik var. Sanki bütün para boşa gidecek gibi hissediyorum. Neden böyle hissediyorum? Bana yardım edin, ailem çok destekçi her türlü iş bulabileceğimi, ilerde kendi ayaklarım üzerinde duran bir kadın olacağımı söylüyor. Ailem beni destekliyor ama benim özgüven yok.


Yeşim Tijen'in cevabı:

Sorumluluklarımıza ne kadar sahipsek o kadar insan oluruz sevgili okurlar. Ben ne kadar insanım diye düşündüm. Yeterince değil. Bunu düşünmeme sebep olansa hüzünlü bir köpek… Kurban Bayramı'nı kızımla İzmir, Özdere’de bir otelde geçirdim. Aslında sakin, huzurlu bir tatildi. Deniz, güneş ve saat dokuz buçukta yorgun düşüp uyuyan anne-kız. Taa ki o köpeği görene kadar. Özdere’ye gittiğimiz ilk gün deniz kenarında güneşlenirken otelin Karamel adında köpeğiyle tanıştık. Mutlu, oyuncu bir köpekti. Bazen denize bile giriyordu. Onu seyrederken mutlu oluyordum. Hayvanların hepsi mutlu olmalı, bunu çok arzu ediyorum. Bizden sevgi, ilgi, yemekten başka ne istiyorlar? İkinci gün sahilde yine güneşlenirken bir başka köpeği fark ettik. Zayıf, bezgin bir halde kumsalda yürüyordu sonra şezlongların oraya geldi kendini kumlara bıraktı. Kızımla halinden etkilendik, hemen otelden yiyecek alıp verdik ama isteksizdi. Boynunda bir de tasma vardı. O da mı otelin köpeği diye düşündük, öğrendik ki değilmiş. Sahipsiz, terk edilmiş bir köpekti. Okşayıp sevdik. Sonra bir köşeye gidip yattı, akşam yemek zamanı köpeği aradık, bulamadık ama aklımız köpekteydi. Gözlerindeki hüzün, o mutsuz, bezgin ifadesi bizi etkilemişti. Ne yapabilirdik diye kızımla onu düşündük. Ertesi gün çarşıya inip köpek maması almaya karar verdik. Sabah uyandığımızda yine yoktu etrafta. Öğle yemeğinden sonra kızımla çarşıya gidip mama alıp geldik. Sahilde güneşlenirken bir baktık köpek gelmiş. Hemen aldığımız mamayı ona verdik. Bu mamaları daha bir iştahla yedi. Belli ki mamaya alışıktı. Bir tabağa mama, bir tabağa su koyup onu sevip okşadıktan sonra güneşlenmeye devam ettik. Bir parça huzurlu hissetmiştik kendimizi. İnsan olarak sorumluluk duyuyorduk. Bir başkasının sorumsuzluğunu telafi etmeye çalışıyorduk. Ertesi sabah köpek yine oraya gelmiş, sonra gitmiş. Bizim koyduğumuz tabaklar kumsaldan kaldırılmış. Büyük ihtimal mamalar için geldi ve gitti. Otelden ayrılırken oradakilere köpeğe aldığımız mamaları bıraktık ve gördüklerinde vermelerini rica ettik. Bizim onun için yapabileceklerimiz buraya kadardı. Sevmek ve beslemek… Bunların yetmediğini biliyorum ve üzülüyorum köpeklerin haline. Bu dünyanın sahibi sadece biz değiliz, insan olarak bize verilen o aklı iyi niyetle, sevgiyle beslemeliyiz. Tüm canlılar için; çünkü onlar bize muhtaç kaldı. Dünyayı betonla işgal ettik hayvanlara yer bırakmadık, üstelik aptallaştırdık. Sokaktaki köpeklerin haline bakınca bunu görebilirsiniz. Hepsi uyuşuk ve mutsuz... Bu durumdan duyarsızlığımızla bizlerde sorumlu değil miyiz? Biz ne kadar insanız?


Sorumluluklardır kişiyi insan yapan, ne kadar sahipse o kadar insandır. Siz üniversiteyi kazanarak size düşen sorumluluğun bir kısmını yerine getirdiniz. Çok güzel bir bölüm, sizi kutlarım. Şimdilerde özel üniversitelerin açılmasıyla ailelere bir görev düşüyor. Çocuklarına fırsat sunmak, aileniz size bu fırsatı imkanlarını zorlayacak olsa da sunuyorlar, bu bir nimet ama başka türlüsü onlara huzur vermezdi. Sizin mutluğunuz, onların kendi huzuru için anne babalar birçok şeyden feragat etmeyi çocukları için göze alıyorlar. Anne baba olmak, aile olmak işte bu! Gerektiğinde el ele vererek zor günleri sonundaki güzelliğe odaklanarak aşmak… Size düşen sızlanmak değil, bazı isteklerinizden vazgeçmek, olanlarla yetinmek, part-time çalışarak destek olmak, daha da önemlisi çok çalışarak okulu zamanında bitirmek; sizin sorumluluklarınız bunlar. Bu size sunulan bir fırsat, fırsatlar fazla düşünmeye, kaçıverir elinizden. Bir kuş gibi konar ve uçup gider, yakaladınız yakaladınız sonrası pişmanlık olur. Bir an önce bu karamsarlıktan kurtulup bu güzel bölümü kazanmanın mutluluğu içinde olmalısınız. Sizin yerinizde olmak isteyen ne kadar çok insan var, bir düşünün. Siz bu mutsuz, güvensiz halinizle kime umut ve güven verebilirsiniz? Önce siz kendinize güven duymalısınız. Başaracağım demelisiniz! Kendi mutsuz, umutsuz biri başkalarına nasıl umut verebilir. Kendinizi hemen toparlayın sorumluluklarınıza sahip çıkın. Siz kendinizin farkında değilsiniz henüz, istediniz ve kazandınız öyle değil mi? Şimdi de okuyup bitirecek ve ailenizin emeğini, kendi emeğiniz boşa çıkarmayacaksınız.


Diğer yandan her bölümde artık bir sürü öğrenci var, önemli olan kendini yetiştirmek, geliştirmek onca kişinin arasında farkınızı fark ettirebilmektir. 3 ve 4. sınıfa geldiğinizde bölümünüzle ilgili uzun süreli staj/stajlar yapın. Bol bol okuyun, insanları gözlemleyin. Bu kadar evhamlı ve korkak olmayın lütfen olur mu? Haydi başarılar sevgili okurum.


Sevgiler…


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.