Sevince engeller olmasaydı...

“Merhaba Yeşim Hanım, yazılarınızı okuyorum. Çok faydası oluyor, teşekkür ederim. Sevgilimle tanışalı birkaç ay oldu, ikimiz de birbirimizi çok seviyoruz ve evlenmek istiyoruz. Sevgilimi annemle tanıştırdım, ilk tanışmada evlilik konusu açıldı yanlış olsa da. Aramızda mezhep farklılığı var, tek engelimiz bu aile yapılarımız, yaşamlarımız farklı, fakat gerçekten çok seviyorum. Annemin konuşmaları sevgilimi çok yıprattı. Bir süre ayrı kaldık, ikimiz de yapamadık barıştık, fakat annem istemiyor. Karşımda bir sürü örnek varken üzülmeni istemiyorum diyor. Ne sevgilimden ayrılmak istiyorum ne de ailemi karşıma almak istiyorum. Bir girdabın arasında gibiyim. İkisinin arasında kaldım. Bir yanım akışına bırak sev diyor, bir yanım geleceğin, ailen diyor. Keşke mezhep, yaşam farklıları olmasaydı, iki insan birbirini sevince engeller olmasaydı. Düşüncelerinizi bekliyorum.”


Yeşim Tijen’in cevabı:

Hani başınızı kaldırıp gökyüzüne bakarsınız ya, bazen masmavi bazen gri bulutlarla bezeli, ucu bucağı olmayan semada kanatlarını çırparak uçan kuşlara bakıp da özendiğiniz olur mu sizin de? Ben kimi zaman onları zevkle seyrederim. Küçücük narin bünyeleriyle gökyüzüne meydan okuyuşları hoşuma gider, ama biliyorum ki uçarak meydan okusalar da ruhlarında korkuları vardır, çünkü kuşlar özgür değildir. Ağaçlar, dağ, taş, gökyüzü, denizler onlarındır da yine de özgür değillerdir. Bizler bunu bilir nedense bilmemezlikten gelip onların özgürlüğüne gıptayla bakarız. Kim bilir belki de onlar da bize bakıyorlardır özenerek. Aslına bakarsanız, ne insanlar ne hayvanlar hiçbir canlı özgür değildir. Özgürlük sadece sözcük olarak vardır yaşamlarda, reel olarak kimse özgürlüğü yaşamaz. Bunu hep ister, hayal eder ama ulaşılması imkansız bir hayal gibi zihinlerde kalır sadece.


İnsanların özgürlüğü yalnız canını korumaktan ibaret değildir, bir sürü toplum baskısı, gelenek-görenek baskısı, din baskısı, aile baskısı vardır. Bunca baskının arasında insanlar yine de insan olmaya çalışırlar. O oradan kulağını büker günah der, öbürü oradan sakın ha der, diğer başka biri ayıplar hiç olur mu der, bunca baskının, ayıbın arasından adım adım yol almaya çalışır. İnsanlar gençken bilmez kolay gelir her şey, gençliğin ateşi, gücü her şeyi halletmeye yeter sanır. Yetmediğini yaşayarak, yıpranarak görür, akıl torbasında biriktirdiklerine de tecrübe denir. Kimi yaşayarak kimi yaşananları gözlemleyerek edinilir. Keşke sevmek her şeye yetseydi ama yetemiyor. Yaşamda insanlar dinen etnik kimliklerine göre maalesef ayrışmış. Yüzyıllardır süregelmiş bir durum bu ve yine keşke diyeceğim hepimiz sadece insanlığımızdan sorumlu tutulsaydık güzel olmaz mıydı? Ama bugüne değin böyle gelmiş şeyler bir anda değişime uğramaz. Aileler arasında mezhep farklılığı varsa sevgili okurum, aşılması zordur.


Anneniz babanızın da üzerinde bir aile baskısı vardır, olacaktır ve bugüne değin de olmuştur. Gözle görülmeyen, elle tutulmayan, hissedilen, bilinen tek sizin mutlu olmanız doğrultusunda karar veremezler. Mezhep ayrılıkları yaşayarak evlenen çiftlerin çok sağlam durmaları kör, sağır, dilsiz olmaları gerekir. Neden derseniz, çevre ve her iki aile bu evliliği sözleriyle, ruhlarındaki olumsuz düşünceleri dışa hissettire hissettire sallarlar ve güçleri yeterse de yıkarlar. Sonra da gördün mü bak mezhepleri ayrıydı, yürütemediler derler. Her iki ailenin inandıkları Allah’ın birliği de olsa yine de ibadetleriyle, yaşam tarzlarıyla, birçok şeyiyle ayrışabilirler.


Tüm bu saydıklarım aşılamaz mı, aşılabilir. Bunun için çok büyük iki yürek ve dayanmak içinde sabır gerekir. Yani sevgili okurum, insanlar geçmişten bu yana bazıları yanlış bazıları doğru bir sürü şeyi siz deyin gelenek, ben diyeyim kanun haline getirmişlerdir. İleriki nesle de düşen bunlarla cebelleşmek olmuştur.


Görüyorum ki anneniz olaya daha duygular yoğunlaşmadan son noktayı koymak istemiş, olamayacağını düşündüğünden. Mutlaka çok iyi bir gençtir, yaşadığınız güzel bir sevgidir ama hayatı sadece duygularınızın yönlendirmesine izin vermemelisiniz. Bu konuda, bu yaşınızda dizginleri elinizde tutmayı öğrenmeli ve de başarabilmelisiniz. Aslında siz de farklılıkları sezmişsiniz, yani mantıken bakabiliyorsunuz yaşadıklarınıza. Onu sevmek, onun sizi sevmesi bunlar mutluluk verse de daha siz çok gençsiniz baş edemezsiniz, yaşayacağınız sorunların altında kalabilirsiniz. İyisi mi annenizin sözünü dinleyin. Onun gibi temiz, iyi niyetli bir genci tanıdığınız için mutlu olun. Kalbinizin bir köşesinde hatıra olarak saklayın bu arkadaşlığı derim ben. Birkaç ayda sevgi değil hoşlanmadır yaşadığınız. Unutursunuz birbirinizi, hem daha çok gençsiniz. Sizin önceki mailinizi de bildiğimden aile baskısından kaçayım derken yanlış bir evliliğe adım atmayın, yıpranırsınız. Her ikiniz de evlilik için acele etmeyin. Evlilik bir kaçış olarak görülünce yanlış kararalar verilebiliyor. Üniversiteyi okuyun, biraz evinizde prensesliğinizi sürdürün, yani keyfini çıkarın evinizin, annenizin, babanızın. Şu an anlamsız gelse de bu genç kızlık günlerinizi, yatağınızı toplamak, masa hazırlamaktan başka sorumluluğunuzun olmadığı bu günleri arayacaksınız ilerde.


Evlilik büyük bir sorumluluktur. Bembeyaz gelinliklerin büyüsüne kapılmayın, koşa koşa gitmeyin bu sorumluluğa. Kendinizi hazırlayarak gidin ki çabuk yorulmayın. Bu arada ben bana yazdığınız mailde artık asi bir genç kızı görmediğim için mutlu oldum, sevgiler…


***



Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...

İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com

Twitter: @yesimtijen


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.