Evlenecek kız yok...

“Yeşim Hanım, ben 32 yaşındayım. Kadın milletini tanıdıkça evliliğe karşı cesaretimi yitirdim. Türbanlısı namusludur dedim onlar da aynı. Evlenilecek kız yok, sadece gezilecek kız dolu. Bu konuda fikirlerinizi almak istiyorum, ben niye düzgün bir kız bulamıyorum bunca yıldır, neden kadını, erkeği bu kadar Avrupalılaşmaya özeniyor? İnanın içinden çıkamıyorum. Saygılar.”

Rumuz: Kartal


Yeşim Tijen’in cevabı:

Bir zamanlar, çok da eskilerde değil, başını yerden kaldırmayan, konuşurken karşısındaki kadının gözlerine bakamayan, utangaç mı utangaç, evden işe işten evine hayatı olan erkekler vardı sevgili okurlar ve bir erkekten bahsederken “ha o mu, çok namuslu adamdır” gibi sözler edilirdi. Bugüne geldik aşama aşama. Bugünkü gibi namus deyince sadece kadın gelmezdi ki akla. O zamanlar erkeğin de namusu vardı. Beraberce taşırlardı namusu. Sonra erkekler her türlü namussuzluğu yapa yapa çok şükür bu namuslu adam olma geleneğini de attılar üzerlerinden, ama kadından beklentileri hiç bitmedi. Onların gülmesinden kıyafetlerine, yaşam tarzlarına kadar bir baskı silsilesiyle yaşam hakkını gıdım gıdım tanıdılar. Aldata aldata, kandıra kandıra da kadının ruhsal yapısını değiştirdiler. Kendilerine erkek oldukları için her türlü var oluş hakkını tanıyıp, kadının yaşam hakkını ne yazık ki yok saydılar ve kadın kendi üstüne yüklenen baskılardan sonunda silkelenerek yeni bir kişiliğe büründü. Haksızlıkları yaşaya yaşaya haklarını zorla ele almaya başladı, sonunda kendi kabuğunu kırdı anlayacağımız. Erkeklerin hoşuna gider mi? Gitmedi tabii, rahatları bozuldu. Saçı uzun aklı kısa görüp sindirdikleri kadın uyanmaya başlamıştı. Bırakın uyansınlar sevgili okurum. Biraz iğneyi kendinize çuvaldızı başkasına batırmayı bırakıp, çuvaldızın tadına bakın, kolay mı kadın olmak? Ben sizin kadar kötümser bakmıyorum sevgili okurum. Kadın yapısı gereği erkek gibi olamaz zaten duracakları yeri bilirler. Evlenince bütün bu size göre rahat davranışları kalmayacak, anne olacaklar, eş olacaklar, gelin olacaklar, nefes alamayacaklar yıllarca. Bir gün bir bakacaklar orta yaşa gelmişler. Geride de yaşanmamış yıllar bırakmışlar. Onlar bunlarla meşgul olurken siz erkekler namusunuzu yine koruyamayacak, her şeyi yaşayacaksınız. O kadar hayatlarına dalacaklar ki okullar, öğretmenler her şey kadını sorumluluğunda. Siz nerdesiniz? Hmm, sahi siz sadece çalışıyorsunuz. Namuslu namuslu çocuğunu yetiştir, ailene koş, işine git, evinle eşinle ilgilen, akrabaları da ihmal etme derken bu arada aldatıldıklarından bazılarını hissedemeyecekler bile kadınlar. Bir tanesini yakalasalar diğerini kaçıracaklar. İşte bu çizdiğim tablo kadının hayatı olacak. Onun için şimdi flört mü ediyorlar, etsinler. Onlar belki bir iki hata yapacaklar ama eninde sonunda kadınsı ruh yapıları gereği birer hanımefendi olacaklardır, bundan yana hiç bir kuşkunuz olmasın.


Yalnız ben anlayamadım, kapalısı da açığı da aynı derken ithamda bulunuyorsunuz. Kapalısı da açığı da aynı olacak tabii. Yaşama bakışları farklı gözükse de özünde ikisi de kadın. Ne bekliyordunuz siz? Kapalıların duygularının da mı dışa kapalı olduğunu sanıyordunuz yoksa? Tüm kapalılar masum ve namuslu, daha modern giyinenler de günahkâr mıydı sizin gözünüzde diye sormak istiyorum. Namusun bekçisi giyim tarzı ya da başörtüsü nasıl olabiliyor erkeklerin gözünde anlamış değilim. Her yaşam tarzındaki insanın hatası olabilir. Sonuçta insanlar. Ne yazık ki kapalılar ve açıklar diye sınıflandırıldık son yıllarda. Eskiden de kapalı kadınlar vardı, günümüzdeki kadar çok olmasalar da biz onlara saygı duyardık, çünkü onlar dini farklı yaşarlardı. Kapalılığı sembol olarak değil de inandıkları için yaşayan, riyakârlıkları olmayan insanlardı. Hiçbir abartısı olmayan, sade inançlı insanları sizler de hatırlıyorsunuzdur eminim sevgili okurlarım. Bizler onların inançlı duruşlarına fedakâr yaşam tarzlarına saygı duyardık, günümüze gelip bir bakınca türbanlı genç kızlar ve hanımlar türedi. Onlara bakınca ne inanmışlar ne inanmamışlar diye bakıyoruz ister istemez. Sadece görüntüde kapanmışlar bazıları. Giyim tarzları gerçekten inanan insanlar olmadığını bas bas bağırıyor. O giysiler, ben eh işte bir parça türbanım kadar dindarım diyor. İki arada bir derede kalmışlar, açık değiller fakat kapalı da değiller. O taktıkları türbanla kapatamamışlar düşüncelerini. Ruhlarındaki özgürlük arzusu taşmış abartılı kıyafetlerinden. Leoparlı giyeni bile var. Mevlana'nın 7 öğüdünden birini yazmak istiyorum sizlere. Hepinizin bildiği "Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol" Sonuçta onlar da Mevlana'nın sözüne geleceklerdir. Şimdi kendilerince yaşamlarından bir çıkış yolu olarak bu tarzı yaratmışlar, ama en nihayetinde gençler onlar da. Belki modern kadın gibi değil de daha gizliden yaşıyor. Bazıları da gayet rahat kız-erkek arkadaşlığını yaşıyor. Ama yaşıyor ve yaşayacak da. O türbanın altındaki de kadın, aynı cinstenler. Bu onun yaşam hakkı kapalısıyla açığıyla, yadırgamayacağız herkesi hoşgörüyle karşılayacağız.


Sevgili okurum sizin aklınız eski zamanların kızlarında sanıyorum. Onları ararsanız bulamazsınız. Siz dönüp kendinize bakarsanız o eski zamanın yerden başını kaldırmayan utangaç erkeklerinden misiniz? Değilsiniz. Bunu düşünerek onlardaki bu değişimi olgunlukla karşılayın. Bugün sorumsuz gözüken o kızlar zamanı geldiğinde hem kendilerini hem yanındakileri yürekleriyle taşırlar emin olun. Sevgili okurlar, sizlere Mevlana’nın 7 öğüdünü okuyup, hayatınızda uygulamanız yaşam felsefesi edinmenizi öneririm. Sevgiler...


***



Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...

İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com

Twitter: @yesimtijen




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.