Eski DVD'ler...

Çok uzun zamandır düğün DVD’sini izlememiştim. Yeğenlerim bizdeydi ve bütün gün dolaştık, oynadık. “Akşam ne oynasak?” diye düşünüyorlardı, dedim “Gelin, düğün DVD’sini izleyelim.”


Onlar çok eğlendi, benim de içim söküldü. Orada olan, elini yanağını öptüğüm, beraber dans ettiğim sevdiklerim yok. Arzu Abla, anneannem, Arkın’ın teyzesi Talia Teyze, eşi Muhittin Enişte… Şimdi aramızda olup da Alzheimer–demans olan, bizi gördüklerinde tanımayan aile büyüklerimiz, sevdiklerimiz...


Çocuklar güldüler, eğlendiler. Ben boğazımda koca bir düğümle izledim. Kaç saat geçti üzerinden, kendime gelemedim. O düğüm kocaman orada. Anneannemle karşılıklı dans etmişiz, sarılmışım, öpmüşüm. Tekrar tekrar izlemek istedim o anı. Normalde hiç dans etmeyen dedem pistte benimle. Şimdi ise anneannemi kaybettiğimizden beri annemde. Yürümeye bile hali yok… Arzu Abla’yı yazamıyorum zaten. Bütün düğün onun sayesindeydi. Herkesin turuncu kravatı, turuncu süslemeler… Çok erken gitti aramızdan, çok erken…




Bu DVD’leri eskiden gereksiz bulurdum. Şimdi ise bozulacaklar diye kopyalatmayı düşünüyorum. Telefona da çektim görüntüleri. Mesela bu fotoğrafa anneannem ve ben… Çekemedim daha fazlasını, çocuklar üzülmesin diye. Yaprak Dökümü gibi... Orada varlar, ama şimdi yoklar… Sarılmışım, ama şimdi sarılamıyorum.


O dönem görüştüğümüz ama şimdi hayatımda olmayan akrabalarım, o zaman minnacık şimdi kocaman olan kuzenlerim.


Benim o heyecandan zayıf ötesi halim. Arkın’ın bembeyaz yüzü…


Yaşadığımız değişim… Aramıza katılanlar, aramızdan ayrılanlar…


Sonra açtık Irmak’ın doğum videosunu. O hallerimiz. Heyecanımız. Sevincimiz. O “Ay, başarabilecek miyiz anne baba olmayı?” hallerimiz.


İyi ki ama iyi ki hayatımızın en özel günlerini çekmişiz, iyi ki kaydetmişiz.


Arkın eskiden dalga geçerdi ben düğün DVD’sini izlemek istediğimde, bugün ses etmedi. Yanımda çocuklar varken konuşamadım ama anladı gözlerimden.


Şimdi de ben bilgisayar başında bu yazıyı yazıyorum; cimcirik, babasına düğünde neden havuza atıldığını soruyor. Yine çaktırmıyorum. Tekrar tekrar onu üzmeye hakkım yok.


Ancak biliyorum ki insan tekrar tekrar üzülebiliyormuş. Kaybettiği sevdiklerini gülümseyerek anması için çok uzun zaman geçmesi gerekiyormuş. Öyle kolay olmuyormuş.


Yaş alıyoruz. Yaş alırken evet hayatın tadına varıyor, her gün yeni bir şeyler öğreniyoruz. Kendimize istediğimiz hayatı kuruyoruz, öğretilmiş hayatı değil. Büyümek çok güzel, çocuğunla büyümek şahane, büyürken tek tek aile büyükleriyle vedalaşmak ise zor.


Yazamayacağım daha fazla. Bilgisayarı kapatıp anneme gitmek istiyorum.


Bugün seni çok andım Meloş’um… Çok güzel geldi bana sana sarılıp öptüğüm görüntüler. Hissettim o anı yine yeni yeniden… Bana bakışların tarif edilemez… Fotoğrafa bakıyor bakıyor, o bakışı tarif edemiyorum.


Bu vesileyle kaybettiğimiz herkesi anmak istiyorum. Orada sarılıp öpüştüğümüz, dans ettiğimiz ama şimdi bizi görünce tanımayan büyüklerimize şifa diliyorum.


Ve her zamanki gibi bitirmek istiyorum. Çocuklarımız çok iyi, çok sağlıklı, çok mutlu olsun, onlar kendi ayaklarının üzerinde durana kadar biz yanlarında olalım, sevdiklerimizle mümkün olduğu kadar fazla zaman geçirelim, gerisi zaten gelecek. İş güç hepsi yalan.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Sevdiklerimiz içimizde büyük bir boşluk bırakarak gidiyorlar .Ama yinede Allah gençlere kıymasın sıralı ölüm versin deyip kendimizi avutuyoruz .Mekanları cennet olsun sağlıkla kalın canım ????????????????
    CEVAPLA
  • Misafir Bende babamı 1,5 yıl önce kaybetmiştim .Bu satırları boğazım düğümlenerek ,gözlerim yaşararak okudum . Babamın resimlerine hatıra diye sakladığım hırkasına bakamıyorum .Her gözüm iliştiğinde gözyaşlarım kendiliğinden akıyor engelleyemiyorum ,alışmak kabullenmek çok zor bu yüzden sizi anlıyorum
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.