Erkeklerin sarışın koca memeli sevgisini anladım ve hak verdim!

Bir kere, reklamlarda hemşire olduğu için bütün hemşirelerin alındığı, zamanında tellakların ayaklandığı bir ülkede “sarışın koca memeli” derken, çoğunun zeki ve başarılı kadınlar olduğunu kabul ederek yazıma başlamak istiyorum. Lütfen kimse genellemesin ve üstüne alınmasın. Zaten bahsedeceğim tipte sarışınlar kadar esmerler, koca memeliler kadar koca popolular da var.

Teşekkürler Kim Kardaş…

Kadınların çoğunun gerçekten akıllı ve sempatik, şirin ve anlayışlı olduğunu bir kenara bırakarak az da olsa fizikleriyle ve olmayan ya da yokmuş gibi gösterdikleri zekâlarıyla erkeklerin hayatına giren kadınlardan bahsetmek istiyorum.

Çok haklılar ve o adamları hak ediyorlar. Gerçekten görüntüsüyle dikkat çekici olup, zekâsıyla adamları yormayan; saçma sapan istekleriyle karşısındakini oyalayan, önemsiz sıkıntılarıyla erkeklere kendi büyük sıkıntılarını unutturan bu kadınlara saygı duyuyorum. Lütfen onlara laf etmeyin! Adamlara da… Çünkü bu tip kadınlar iyi geliyor ve kafayı sıfırlamalarını sağlıyor.

Benzer bir deneyimim olmuştu bir zamanlar. Sarışın da değildi, kadın da değildi tabi… Bir erkekti ama o bahsettiğimiz sınıfa yakın vasıflarda bir erkekti.

Bir nevi rebound adam olmakla kaldı. Ne demek duymuşsunuzdur. Zeta Jones’un oynadığı berbat bir filmi de vardı. Size kelimenin anlamını açıklamak için internete bakarken birisinin benden önce güzel bir açıklama yapmış olduğunu fark ettim ve sizinle paylaşmak istedim.

Tunç Pekmen şöyle tanımlamış: “Bu kelime Amerikalıların bolca kullandığı ve basketboldaki “rebound” kelimesinden türeyen bir sözcük. Rebound, basketbolda potadan dönen topun başarılı bir şekilde bir oyuncu tarafından ele geçirilmesidir. Peki, o zaman rebound sevgili nedir? Rebound sevgili; bir ilişkiden yeni ayrılan, biten ya da çıkan kişinin, kendisini toparlayan kadar ya da karşı taraf kıskansın diye kısa sürede sevgili yapması olayında, bulduğu sevgiliye verilen addır. Yani “potadan dönen” sevgilinin, yere düşmeden evvel (depresyona girme süreci ) başka oyuncular tarafından ele geçirilme olayıdır. Ama burada potadan dönen sevgili, başka oyunculara kendi isteğiyle gitmektedir.”

Nefis, çok teşekkürler kendisine. Sanırım anladınız siz de…

Benim okazyona dönelim. Doğrusunu isterseniz bilemediğim bir şey var; Bilinçaltımda baştan beri ona bu görevi mi vermiştim, yoksa zamanla mı onun bu göreve daha uygun olduğunu anladım. Ne var ki zamanla onun “koca memeli sarışınların erkek versiyonu (KMSEV)” olduğunu gördüm. Aslına bakarsanız rebaund sevgili için bir ilişkiden ayrılmış olmanıza gerek yok. İşte böyle geçiş dönemlerinde ya da hayatınızın sıkıntılı ve ağır bir zamanında, ekstra yoğunluk ve yorgunluk çekmek istemediğiniz aylarda da KMSEV’ler işe yarıyor.

Masa başında sorunlarımı kara kara “Şimdi bu ayın kredi kartını ödedim.

Yaşasın, sadece 38 taksit kaldı geriye! İşler de yetişecek gibi değil! Üstelik server da çöktü; işler iyice sarkacak şimdi! Tüh, bu arada öğretmen de okuldan aramıştı, gidemedim görüşmeye, eyvah! Çocuk ayrı fırça yiyecek, ben ayrı!

Annemin tomografi sonuçları da yarın geliyor, temiz çıksa bari… Babamın da kaşıntıları arttı. Benim sedefim ondan geçme herhalde…” diye makul bir sıraya koymaya çalışırken “Tontiiişşş öğlen ben ne yiceeeemm” diyen bir sesle kendinize geliyorsunuz. Ne parasızlık kaldı, ne tomografi, ne öğretmen fırçası…

Bitti! Tek şey karşıdaki minik açı doyurmak! Ne güzel işte yarım saat telefonda bunu tartışarak hafifliyorsunuz.

Aman o yesin diye siz yemiyor, kilo veriyorsunuz.

Arada sırada yan yana geldiğinizde bahsettiği gerçekten hafif ama komik konuları suratınızda tatlı bir tebessümle başınızı bir zamanlar otomobillerdeki köpek süsleri gibi sallayarak dinliyorsunuz. (Zaten çok sık bir araya gelmeye de gerek yok.)

Ooohhh… Rahatladınız işte!

Şimdi, sürekli hayatında kafası çalışan, zeki, işinde başarılı olan, açgözlülüğe gerek yok yeterli parası olan, “Hadi sevgilim hazırlan, akşam seni bir yere götürücem” diyen, bırakın yemekte; yolda bile anlattıklarıyla gözlerinizi yerinden çıkaran bir erkek olduğunu düşünün…

Ne kadar yorucu… Ne kadar büyük bir yük ve sorumluluk…

Cık cık cık…