Tokat Havaalanı’nda buhar olan altınlar…

Geçtiğimiz hafta Pınar (Özyiğit), Nora (Romi) ve ben “Deneyimli Anneler Konuşuyor” sohbet serisinin İzmir ayağındaydık. Öğleden sonra otele dönüşümüzde kuzenim aradı. Sesinden kötü bir şey olduğunu anladım. Zihnim “Allah’ım kötü bir şey olmasın” derken kalbim küt küt atıyordu. Ama korktuğunuz şeyden kaçma imkânınız bazen olmuyor.


Anneannemin beyninde emboli oluşmuş. Sağ kol, sağ bacakta hafif duyarsızlık, sağ gözde de ciddi bir görme kaybı yaşamış.


İzmir’de iki günüm keyifsiz geçti. Arkadaşlar sağ olsun, ciddi destek verdiler. 80 yaşındaki anneannem Tokat’ta yalnız yaşıyor. Belli bir yaştan sonra onları yuvalarından koparmak kolay olmuyor. O yüzden aklımız onda kalıyor.


Bu hastalık sebebiyle doktoru artık yalnız yaşamaması gerektiğini söyleyince, tedavisini de yaptırmak üzere İstanbul’a gelmesini istedik.


Teyzemle birlikte gelsinler diye uçak biletlerini aldım. Geçen Salı günü Tokat’tan Borajet Havayollarıyla geldiler. Personelin ilgisinden memnun olarak İstanbul’a indiler. Ertesi günü anneannem el çantasını istedi. Baktım, teyzem çantada bir şey arıyor ama bulamıyor.


Meğer anneannemin senelerdir biriktirdiği 26 çeyrek, 2 yarım altını çantada bulamıyormuş. Teyzem altınları eczanelerde ilaçların konduğu küçük poşete koymuş, ağzını da düğümlemiş. Poşet çantada ama içindeki altınlar yok.


Bizimkiler ilk kez uçağa biniyor. Teyzem 60, anneannem 80 yaşında…


Teyzem zaten heyecanlı biri…


Bir de annesinin hastalığı söz konusu olunca heyecanını siz düşünün artık…


Valizleri ve el çantalarıyla X-Ray cihazından geçiyorlar. Kontuardaki kadın görevli biniş kartlarını hazırlarken teyzem belki biniş-inişte yardımcı olurlar diye annesinin hastalığından söz ediyor. Anında Borajet’in sorumlusu aranıyor ve doktor çağrılıyor.


Kontuarın arkasındaki bagajlardan sorumlu olan görevli de el çantalarını istiyor.


Teyzem “herhalde usul böyle” diye el çantalarını veriyor. O sırada iki doktor yanlarına geliyor. Uçuşa elverişli bir durumu olup olmadığını soruşturup genel bir muayene yapıyorlar. O sırada bizimkilerin çantası hâlâ kontuarın arkasındaki bölümde duruyor.


Doktor “uçağa binmesinde sakınca yoktur” raporunu verdiğinde bir görevli de el çantalarını getirip teslim ediyor. Aradaki 10–15 dakikalık sürede çantalar yanlarında değil.



Teyzem kendileriyle ilgilenen görevlilerin tiplerini, çantaların kontuarın arkasındaki sedyeden bozma masanın üzerinde, Borajet’in adının duvardan aşağıya doğru perde gibi sarkan kırlangıcın yanında durduğunu anlattı.


Teyzemden ayrıntıları öğrenip hemen Devlet Hava Meydanları Genel Müdürlüğü’nü aradım. Durumu anlatınca DHMİ güvenlik müdürü Tokat Vali Yardımcısını aramamı söyledi. Havaalanından sorumlu vali yardımcısına da durumu anlattım.


Vali yardımcısı “Kamera kayıtları için hemen havaalanı amirini arayın. Bunu yapan kayıtları da silebilir” dedi. Bu sefer Tokat Havaalanı amirini aradım. Ona da durumu anlatıp kamera kayıtlarına acilen bakmasını rica ettim.


Sürpriz!


Meğer havaalanında güvenlik kamerası yokmuş!


Ama bundan Vali yardımcısının da haberi yok!


Amir durumu soruşturmak için zaman istedi. Aradan bir hafta geçti.


Son durum şu; Güvenlik kamerası olmadığı için kayıt yok. X-Ray cihazının görüntülerine bakmalarını istedim. Onların X-Ray cihazında da kayıt tutulmuyormuş!


Altınların olduğu poşette parmak izi araması yapmalarını istedim ama ne yazık ki poşette parmak izi 24 saatte kayboluyormuş.


Borajet el çantalarının kontuarın arkasına alınmasının havacılık kurallarına aykırı olduğunu kabul ediyor ama böyle bir uygulamanın yapılmış olduğunu ve altınların havaalanında çalındığını kabul etmiyor. Onlar elemanlarına çok güveniyorlarmış!

Eeee, beyler; siz elemanlarınıza güvenirken bizim altınlar buhar olup uçtu.


Kim bu mağduriyeti giderecek?


80 yaşındaki yaşlı ve hasta bir kadını üzen “ş.r.f.s.z” in yaptığı hırsızlık yanına kâr mı kalacak?


Şimdi Borajet havaalanına kamera koymadığı için topu DHMİ’ye atıyor, DHMİ de yer hizmetleri veren Borajet’e…


Arada “top” olan yine biz oluyoruz.


Tokat Havaalanında daha önce buna benzer durum yaşayanlar varsa lütfen bana ulaşsın...

“Ben elemanıma güveniyorum” demek bir kurumun yanıtı olamaz. Benim vicdanım, adalet anlayışım bu yanıtı kabul etmiyor.


Ya sizin vicdanınız kabul ediyor mu?

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.