Duygular coşunca akıl geride kalır!

Henüz ergenliğin başında olan çocukların sohbetlerine denk geldiğinizde sizin de dudağınız uçukluyor mu bilmiyorum…


Çoğumuz cinselliğin yaşandığı ama bir sır gibi saklandığı aile ortamlarında büyüdük. Bu nedenle cinsellikten konuşamadık. Bu suskunluğumuz nedeniyle dilimizde cinsellikle ilgili kelimelerimiz bile yok. Ya doktorlar gibi konuşuyoruz ya da yoğun bir argoyla… Yeni nesil anne-babalar eski kuşaklar gibi değil. Onlar cinselliği doğal haline getirmenin peşindeler. Ama çoğu aile ‘Bu nasıl olacak?’ sorusuyla boğuşuyor.


Çocuğun sorduğu soruları kendi cinselliğinden ayıramayanların sayısı az değil… Ayrıca hangi yaşta neye ne kadar yanıt vereceğimizi de bilemiyoruz. Bu sebeplerle susmayı ya da ertelemeyi tercih ediyoruz.


Cinsellik konusunda ailelerin üç farklı yaklaşımı olduğu söylenebilir. Birinci grup için cinsellik bir tabu. Çocuğuna ‘cinsellik ayıp ve günahtır, konuşulmaz’ mesajı veriyor. İkinci grup birinci grubunun abartılmış versiyonunu yaşıyor. Ailelerde özellikle erkek çocuğun cinsel organı abartılıp ve vurgulanıyor. Üçüncü grup ailelerin çocukları cinselliğini keşfediyor ve üzerinde durmayı bırakıyor. Aile, cinsel organının diğer organlardan farklı olmadığı mesajını veriyor.


Aslında çocuklar bu farklı yaklaşımları, anne-babaların sorularına verdikleri yanıtlardan önce tavırlarından algılıyorlar. Ve böylece birbirlerinden farklı cinsel kimlikler geliştirmeye başlıyorlar.


Kendinize hiç sordunuz mu? Çocuklarınız büyüdüğünde, nasıl bir cinsel kimlik geliştirmesini istersiniz? Bu sorunun yanıtı sizde gizli… Bizim cinsellik konusuna yaklaşımımıza paradigmalarımız yön veriyor. Paradigmalarımız cinselliğin doğal olduğunu söylüyorsa sonuç sağlıklı oluyor.


Eğer çocuklarınıza sağlıklı modeller sunmuş, doğru mesajlar göndermişseniz, iletişim kurmuşsanız korkulacak bir durum yok.


Uzmanlar “Çocukların üzerinde etkili olabilmek için konuşan ve etkileyen anne babalar olun. Denetlemeye çalışmak ve çocuğu sürekli baskı altında tutmak ilişkilerinizde sorun yaşatır. Bunun yerine çocuğun kendi kendisini denetlemesine yardımcı olun. Önemli olan bizim olmadığımız yerde çocuk kendi kendini denetleyebiliyor mu bunu görmenizdir.” uyarısında bulunuyor.


Özellikle son cümle çocuk yetiştirme felsefesi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Önemli olan bizim olmadığımız her yerde çocuğun öz kontrol geliştirebilmesi. Belki de o zaman anne-baba olarak gözümüz arkada kalmaz. Ama bu o kadar kolay değil. Çünkü korkumuzdan onları gözümüzün önünden ayırmıyoruz. Sürekli direktiflerle yönlendirmeye çalışıyoruz.


Hata yaptıklarında hatalarını biz düzeltmeye kalkıyoruz. Düzgün bir çizgide yürümeleri için sürekli destek veriyoruz. Desteği çektiğimiz anda çoğu hata yapıyor. Cinsellik konusunda bu özdenetimi kurmaları nasıl sağlanır ben bilmiyorum.


“Duygular coşunca akıl geride kalır.” derler… Bu zamanda aklı geride kalmayan çocuklar yetiştirmenin formülünü bulan varsa, beri gelsin; bize de anlatsın…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.