Hey sen! Kendini bir halt sanan arkadaş!

Bu cümleyi son dönemde o kadar sık duydum ki, üstüne ben de birkaç satır yazmak istedim.


Tepki içeren bu sözler en çok geçmişten tanınan, geldiği yeri, arkadaşlarını, insanlığını unutanlar için kullanılıyor.


Bulunduğu pozisyonun getirdiği gücü kullanan bu insanlardan, eminim sizin de çevrenizde çok sayıda vardır.


Aslında onları tanımak hiç de zor değil. Bir hukukunuz olsa bile öncelikle kendilerini ulaşılmaz yaparlar.


Telefonlara, maillere, hatta direkt attığınız tweetlere yanıt vermezler. Ama yüz yüze geldiğiniz ortamlarda ‘canımlar, özledim seni, beni ara, mutlaka buluşalım’ gibi samimiyet içermeyen bu cümleler havada uçuşur.


Kendini bir halt zanneden bu arkadaşlara hak ettiğinden fazla değer vermemelisiniz. Hatta hiç değer vermemelisiniz. Çünkü insanlık namına gösterdiğiniz değer karşısında kendini vazgeçilmez, bir o kadar değerli, üstün nitelikli bulur. Siz ‘ne oluyor?’ demeye kalmadan kendini dünyanın merkezine koyar.



Bu gibi çapsızlar daha önce hiç kimseden görmediği ilgiyi gördüklerinde önce afallar, sonra sevinir hatta fazlasıyla şımarırlar.




Bu zatlara verilen değer, onlara sorsanız zaten olması gerekendir. Karşısındaki bir adım geriye gitse, bunun hesabını, onu üzerek ve kırarak sormaktan çekinmez.


Kendisi dışında hiç kimsenin fikirlerini umursamaz. Anladık, insanlığın ya da adamlığın okulu yok. İnsan doğuluyor ama insanlık sonradan kazanılıyor. Ancak bazıları hayatları boyunca insanlık vasfını kazanamıyor.


Neyse ki 40 küsur yıllık hayatımda böyleleriyle çok karşılaşmadım. Çemberi kısıtlı tutmanın faydaları… Ama özellikle iletişimle ilgili iş yapan tanıdıklarımın yakınmalarını duymazlıktan gelemiyorum. Hatta anlattıklarında onlara hak veriyorum.


Yüzünüze ‘evet efendim, sepet efendim’ diyenler arkanızdan ‘kendini bir halt sanıyor’ diye dedikodunuzu yapıyorlar. Kulaklarımla şahidim… Hak edenlere az bile söylüyorlar…


Arkadaşlarım, kardeşlerim, canlarım; Unutmayın, karakaşınız kara gözünüz için aranmıyorsunuz. Şu anda icra ettiğiniz görev nedeniyle telefonunuz çalıyor, mail kutunuz doluyor. İnanın o işi bıraktığınız andan itibaren şikâyet ettiğiniz o yoğunluktan eser kalmayacak.


Yüzüne bakmadığınız adamlar için ‘arasalar da konuşsam, bir kahve içsek’ diyeceksiniz.


Adam olup olmadığınız o görevden ayrıldığınız zamanda ortaya çıkacak.


Yani biriktirdikleriniz kadar değil, paylaştıklarınız kadar zengin olacaksınız.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.